Kadıköy düştü.. Sorumlusu Aziz Yıldırım!..
Evet, artık Kadıköy darmadağın!.. Bir başka ifadeyle Kadıköy’ün tılsımı bozuldu..
Ligde berbat bir performans gösteren Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nde de aynı fotoğrafı veriyor.. Nerede geçen sezon Chelsea’yi, İnter’i, PSV’yi, Sevilla’yı duman eden Fenerbahçe?..
Bir takım bu kadar değişebilir mi?.. Alt tarafı iki elemanını kaybetti Fenerbahçe!.. Bir, Aurelio satıldı.. İki, Deivid, sakatlandı!.. Kötü giden sürecin sorumlusu sadece iki eleman mı peki?..
Üstelik Güiza gibi İspanyol Ligi’nin gol kralı alındığı halde..
Bana göre, Fenerbahçe’yi “Her şeyi ben bilirim, her şey benim eserim” diyen “tek adam” zihniyeti yıktı..
Evet, bu durumun müsebbibi Aziz Yıldırım’dır..
Şimdi bırakalım Arsenal’i filan da biraz gerçekleri yatıralım masaya..
Sen hangi akla hizmet ederek ve de üç-beş kuruş zammı bahane ederek Zico’yu gönderiyorsun ey Aziz Yıldırım?.
Zico’nun geçen sezon hayati iki-üç hatası oldu.. Bunlar belki de şampiyonluğu kaybettirdi Fenerbahçe’ye!..
Hepsine eyvallah!.. Hepsine tamam!..
Ama herkes, Allah için söylesin, yukarıda saydığım Avrupa’nın o popüler takımlarını un-ufak eden yine Zico’nun Fener’i değil miydi?..
Brezilyalı ilk sene Fener’i şampiyon yapmadı mı?..
İkinci sene gelen ikincilik utanılacak netice mi?..
Hasıl-ı kelâm; Zico, eften püften sebeplerle Fener’den kovuldu..
Sırf, Aziz Yıldırım ve ona kayıtsız şartsız biat eden yönetim kurulu üyelerinin kaprisi yüzünden!.. Para meselesi filan hikâye..
Edu’nun bazı problemler çıkardığı iddialarına da inanmıyorum..
Ardından, yaşını başını almış, heyecanını fiziksel olarak kaybetmiş Aragones, palas pandıras getirildi..
Ve bunun da sorumlusu Aziz Yıldırım!..
Adam, İspanya’yı şampiyon yapmış..
0labilir!..
Ama taraftar şu ana bakar!..
Guus Hiddink de PSV’yi Avrupa şampiyonu yapmıştı..
Friedel Raush da Eintracht Frankfurt’u UEFA Şampiyonu yapmıştı.. Ancak Fener’de başarılı olamamışlardı..
Peki, sezon başı yapılan teknik direktör değişikliği, Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan, yağmur-çamur, kış-yaz demeden, takımlarını destekleyen o cefakâr taraftara soruldu mu?..
Niye sorulsun ki?.. Taraftar para makinesi demek!.. Forma satın alır, “I’love you Fener” diye bağırır, gel der gelir, git der gider!..
Yönetimce taraftarın tanımı bu..
Ne yazık ki, böyle bir taraftar profili oluşturuldu.. Eskiden, sorgulayan, açtıkları pankartlarla mesaj veren taraftarlar vardı.. Devr-i Yıldırım’da bunlara hiç rastlayanınız var mı?..
Rastlamayı bırakın bir kenara, taraftarlar bölündü Aziz Bey’in devr-i saltanatında...
Kimilerinin ak dediğine, kimileri kara diyecek duruma getirildi..
Kendilerini “Genç Fenerbahçeliler” olarak tanımlayan taraftarlar ve o taraftarların lideri konumunda olan “Sefa”ya tavır alındı.. Hatta, Sefa’nın maçlara bile girmesi engellendi..
Halbuki; bu çocuk bir zamanlar Başkan Aziz Yıldırım’ın gözde elemanlarındandı..
Takip ettiğim kadarıyla, Sefa mütedeyyin!.. Abdestinde namazında.. Haccını, umresini yapmış iyi bir Müslüman!..
Sporun tanımına uyan centilmenlik, kardeşlik ve dostluk hasletlerini benimsemiş birisi.. Öyle ki, Galatasaray tribün lideri Sabahattin’le umreye gidebilecek kadar da rakip takıma dost!..
Kulübün böyle insanlara sahip çıkması gerekmez mi?..
Peki, istenen ne?..
Elinden bira kutusu düşmeyen, tribünlerde yanındaki kız arkadaşıyla milletin önünde fingirdeşen manitacı taraftar figürü mü?
Tribünlerde kucak kucağa oturan ve birbirlerine sevgi ihraç eden (!) kızlı erkekli sözüm ona taraftarlara, zaman zaman biz de şahit oluyoruz Kadıköy’de!..
Hülâsa; Aziz Yıldırım, artık istirahate çekilmelidir..
Başkanlığı bırakmalıdır..
“Fenerbahçe demek ben demek” düşüncesinden de vazgeçmelidir..
Bu memlekette kökü çok daha eskilere dayanan,, Aziz Yıldırım’dan çok daha harbi ve hasbi Fenerbahçeliler var!.. Fakat bu kişilerin çeşitli sebeplerle sesleri çıkmıyor..
Yıllarca Fenerbahçe’yi takip eden bir spor adamı olarak, son olarak şunları söyleyebilirim;
Aziz Yıldırım’ın elbette yaptığı önemli işler de vardır ve bunlara da teşekkür etmek her Fenerbahçelinin vazifesi olmalıdır..
Ancak, tekraren söylüyorum ki, Aziz Yıldırım’ın miadı dolmuştur.. Gerek lig, gerekse Avrupa’daki şu perişan durum kendisinin eseridir.. Şayet direnirse o çok güvendiği Fener tribünleri onu protestolarla indirir..
Evet değerli dostlarım; Arsenal önünde bir dakikada 2 gol yiyen, maçın bitiminde ise kalesinde gördüğü gol adedi 5 olan Fenerbahçe’yi izlerken aklıma bunlar geldi..
Öyle ya!.. Kevgire dönmüş defansıyla, rakip futbolcuya ne zaman yumruk vuracağı, kafa atacağı belli olmayan dengesiz kalecisiyle, iki pası üst üste beceremeyen Maldonado ve Selçuk’uyla, Türkiye’ye futbol oynamak için değil şov yapmak için geldiği besbelli olan Carlos’uyla, ayağına top geldiğinde futbolcu olduğu anlaşılan, ancak topsuz oyunda Fener’i her vakit on kişi bırakan Alex’iyle ve hepsinden önemlisi oyuna müdahale edebilecek hızda ve heyecanda göremediğim İspanyol Hocasıyla, bu Fener Arsenal’i nasıl yenebilirdi?..
Yenemezdi elbette!..
Ya atılan iki gol ve kaçırılan birkaç gol?..
0nlar da topu topu üç-dört tane cesur yüreğin ürünüydü..
1-Güiza 2- Semih 3- Gökhan 4- Uğur..
Gerisi?
Gerisini Fener yaksanız bile göremezdiniz!..