Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

AYM’nin ‘ikame’ modeli…

AYM’nin ‘ikame’ modeli…

Bir gece vakti canınız birşeyler yemek istediğinde, ekmeğiniz yoksa ve pastanız varsa, pasta yiyebilirsiniz. Bu bir tür ikamedir…

Ama tuvalet kağıdınız yoksa, yerine zımpara kağıdı kullanamazsınız. Yani böyle ikame olmaz…

Eveet, Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan, özgürlükleri geliştirmeye yönelik değişiklikleri neden iptal ettiğinin ve iktidar partisi AKP’yi, neden ‘laikliğe karşı eylemlerin odağı’ olarak görüp, hazine yardımının yarısından mahrum etme kararı verdiğinin gerekçelerini açıkladı.

AYM, Anayasal bir kuruluş ve ‘kararları herkesi bağlıyor’.

Beğenmeseniz de uymak zorundasınız yani.

1982 Anayasası’nı hazırlayanlar, AYM’nin daha kuruluşundan itibaren yetkisi sınırlarını genişletme eğiliminde olduğunu tesbit edip, bu sınırları sıkı sıkıya tesbit eden maddeleri koymuşlar aslında.

AYM’nin neleri, nasıl yapabileceği ve dahi, neleri yapamayacağı açık ve seçik olarak yazılı Anayasa’da…

Lakin, ülkemiz ‘ikame’ konusunda benzersiz bir ülke olduğu için, mahkeme üyelerinin büyük bir bölümü, mensup oldukları dünya görüşünün gereklerini yerine getirmenin yolunu buldular.

Tabii ki ikame usulüyle..

Geçmişte TCK’nın meşhur maddeleri vardı: 141-142 ve 163. maddeler.

Kelimenin tam manasıyla, müthiş maddelerdi bunlar.

Müthiş maddelerdi, çünkü memlekette olup bitenler hususunda ağzını açma cesareti gösteren hemen herkes, bir şekilde bu maddelerden açılan mahkemelerle karşılaşma riski altında bulunuyordu.

Dini hususlarda ağzını açanların büyük bir bölümü, 163’e çarpılır; ‘sosyal’ kelimesi ile başlayan cümleler kurma gafletini gösterenlerin ekseriyeti de, muhakkak 141-142 ile tanışırlardı.

Bu maddeler kaldırıldıktan sonra, suyun başını tutanlar değişmediği için, 141-142 yerine Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddeleri ve 163’ün yerine de 312. madde ‘ikame’ edilmişti.

Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddelerinin Komünizmle mücadele için kullanılan 141-142 yerine ikame edilmesi haydi neyse ama; aslında ‘faşist eğilimleri engellemek için’ TCK’ya konulan 312. Madde’nin 163. Madde yerine ikame edilmeye çalışılması, hakikaten komedi gibi bir şeydi.

Neyse yeni TCK ile, bu hususlarda ileri sayılabilecek adımlar atıldı ve devran da biraz değişince, geçmişte yaşanan ayıplardan belli ölçüde kurtulmuş olduk…

AYM üyelerinin bazılarının kapıldığı ikame gayreti, geçmiştekilerden daha vahim.

Mahkeme’nin Anayasa değişikliklerini esastan inceleyemeyeceği şeklindeki açık hükmünü; özgürlüklerle alakalı bir teklifi ‘teklif dahi edilemez’ kategorisine sokmak, bu cümleden bir iştir…

1982 Anayasası’nı hazırlayanlar, AYM’nin herhangi bir ihlalini akıllarına getirmedikleri için olsa gerek, kararları ile ilgili herhangi bir itiraz mercii oluşturmaya, gerek görmemişler.

Dolayısıyla, -hani olmaz ya,- Mahkeme bir punduna getirip mesela ‘yeşil’ diye bir rengin olmadığı ve bunun ‘laiklik’ ilkesine aykırı olduğu kararını alsa, yapılacak bir şey yok.

Çünkü nihai yargı mercii ve kararları da herkesi bağlıyor.

İnsanımızın kahir ekseriyetinin canını yakan kararları heyecanla bekleyen ve bir avuç bile olmayan kesim açısından, zaten bir problem yok.

Ama AYM’nin bazı kararlarını nefeslerini tutarak bekleyen ve her defasında yüreklerinin en derin köşelerinde ağır sızılar hisseden kahir ekseriyet açısından, büyük problemler var. Peki şimdi ne olacak?.. Ne yapılacak?.. Ne yapacağız?..

Anayasa’yı yapma yetkisini elinde bulunduruyor olması gereken Milletimizin Temsilcileri; 11 kişiden oluşan AYM’nin kendilerini sıkıştırdığı köşeden nasıl kurtulacak ve Millete ait olması gereken hakimiyeti, yeniden nasıl tesis edecekler?..

Edebilecekler mi?..
Ya da esas soru: Bunu yapmaya niyetleri var mı?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi