Talât Paşa meddahlığı
Ermeni davası gündemden düşmedikçe, Talât Paşa da gündemden düşmüyor. "Ermeni tehciri" meselesinin en önemli ismi ve dönemin Dahiliye Nazırı Talât Paşa, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra firar ettiği Berlin'de, Ermeniler tarafından vurularak öldürülmüştü.
Türkiye'de bazı çevreler, Talât Paşa'nın çok önemli Türk büyüklerinden biri olduğunu düşünüyorlar. Hatta yeni Talât Paşa komiteleri kurup, Sultan Abdülhamid'e ve Ermenilere yeni harpler ilan ediyorlar. Bilindiği gibi, Talât Paşa, sadece Ermenilerin sürülmesinin değil, Sultan Abdülhamid'in düşürülmesinin de baş aktörlerindendi.
Dolayısıyla, "neo-kemalist kalkışma"nın en önemli figürü, sembol şahsiyeti Talât Paşa; bir taraftan Ermeni diasporasına karşı memleketi aslanlar gibi savunuyor, bir taraftan içerideki "Ulu Hakan'cı", "İttihad-ı İslâm'cı" kesimlere karşı zinde ve tetikte olmayı temsil ediyor. üçüncü bir fonksiyonu da var;
- Doğu Perinçek fikri çizgisindeki akılalmaz zigzagları hatırlayıp bunalıma girdiğinde, çalışma masasının üstündeki "A la Bonopate" pozuyla gülümseyerek, onun kendini iyi hissetmesini sağlıyor!
KİMDİR TALâT PAŞA?
Selanik'te Posta ve Telgraf İdaresi'nde küçük memurdu, gençliğinde, Sultan Abdülhamid aleyhinde faaliyetlere katıldığı için kısa bir süre hapis yatmıştı. Ama bu Selanikli gençler için olağanüstü bir olay değildi. Nitekim o da sıradan ve silik bir tipti.
Adı Mehmed Talât'tı. Ne var ki, "Talât" isminin nereden geldiği hakkında farklı rivayetler vardı. Osmanlılar bilindiği gibi, baba adını soyadı olarak kullanırlardı. Mesela Halide Edip'in babasının adı gerçekten Edip'ti. Necip Fazıl'ın babası, meşhur "Deli Fazıl"dı. Oysa Mehmed Talât'ın baba adının "Talât" olduğunu belgeleyecek hiçbir belge yoktu. Bu ismi nereden aldığı da bilinmiyordu.
Dönemin İngiliz büyükelçisinin hakkında yaptırdığı ciddi bir araştırmaya göre, geçmişi karanlık ve nesebi belirsizdi. "Bir çingene melezi" olduğundan başka hiçbir bilgiye ulaşılamıyordu. Hatta bir İngiliz seyyahı, onun hakkında şöyle yazmıştı:
- Her insanın gözünde olan fer, onda yoktu. Gözlerindeki pırıltı, insani olmaktan öte, akşam karanlığında hayvanlarda görülen cinstendi.
Bunlar, resmi İngiliz istihbarat belgelerine ve tarih kayıtlarına girmiş ifadelerdir. İstanbul'daki zaptiye (polis) teşkilatını İngilizler kurmuşlar ve yönetiyorlardı. Talât Paşa'nın en yakınına kadar sokulmuşlardı. Bu yüzden, en mahrem bilgilere ulaşmaları zor olmuyordu. İttihad ve Terakki'nin içyüzü veya Osmanlı Devleti hakkında birçok gerçeği onlardan öğreniyoruz bugün.
Hasılı İttihad ve Terakki, İngilizlere göre, "Yahudi İttihad Terakki Cemiyeti"dir. Bazı İngiliz istihbarat raporlarında, "Yahudi ve çingene melezi bir örgüt" diye geçer. "Yahudi şehri" kabul edilen Selanik'te doğup büyüyen bu hareketin İstanbul'da Sultan Abdülhamid'i devirmesi, o dönemin İngiliz hariciyesi tarafından şöyle yorumlanır:
- Yahudiler, çok gelişmiş bir mason ağı vasıtasıyla, Osmanlı yönetimini ele geçirdiler.
Hatta dönemin İngiliz büyükelçisine göre, Sultan Abdülhamid'in tahttan indirilmesinin asıl mimarı, dönemin Amerikan Büyükelçisi Oscar Strauss idi. Bu adam Yahudi olup, kardeşleri Amerika'da "Levi's" kot mağazalarını kurmuşlardı. Bütün emelleri, Ulu Hakan'ı devirip, "İsrail"in yolunu açmaktı.
İşte bütün bu hesaplar yapılırken, bizim küçük Mehmed Talât'ımızın hayatını değiştiren bir gelişme oldu; Emanuel Karasu ile tanıştı ve önce İttihad ve Terakki'nin, sonra da Osmanlı devletinin en tepesine kadar yükseldi.
EMANUEL KARASU FAKTöRü
Selanik 130 bin nüfuslu bir şehirdi. Nüfusunun yarısı veya daha fazlası Yahudi ve dönme idi. "Şemsi Efendi" olarak tanıdığımız Şimon Zvi ve Emanuel Karasu, bu topluluğun en önemli iki ismiydi. Şimon Zvi, mektepler kurarak dönme çocuklarını yetiştirmiş ve Osmanlı'nın en yüksek devlet kademelerini onlarla doldurmuştu.
Emanuel Karasu ise, İtalyan biraderlerinin desteğiyle kurduğu gelişmiş mason ağı vasıtasıyla, Osmanlı'yı tahrip planı yürütmüştü. İttihad ve Terakki Cemiyeti, Emanuel Karasu'ya ait bu mason locasının çoluk çocuğu gibiydi. Cemiyetin başındaki Mehmed Talât, cemiyetin bütün gizli toplantılarını Karasu'ya ait bir mason locasında yapardı. Kendisi de Karasu'nun "çavuş"u mevkiindeydi.
Sultan Abdülhamid'i devirme hareketi, bu gizli mahvillerde tertiplendi. Talât, bu gizli mahfillerde "paşa" oldu. Yanındaki Enver ve Cemal, asker kökenliydi; ama Talât'ın "Paşa" olması, biraz "dış kaynaklı" oldu. İhtilali başardılar ve bakanlıkları arasında paylaştılar. Türkiye masonlarının başı Cavid'i de maliyenin başına geçirdiler. Ordu kademeleri büyük ölçüde mason veya dönme subaylarla dolduruldu.
Emanuel Karasu köşesine çekildi. Bacak bacak üstüne attı. Sigarasını yaktı. Ve seyreyledi gümbürtüyü!