Şaka değil, dünyanın en büyük derbisi bu...

Şaka değil, dünyanın en büyük derbisi bu...

Evet bir büyük derbi müsabakasına daha eriştik.. Fenerbahçe, tarihi rakibi Galatasaray’la bugün bir kere daha karşı karşıya geliyor.. Başlıkta bu maç için “dünyanın en büyük derbisi” dedim.. Niçin böyle söyledim?.. İzahını yapayım..
Spor takipçileri tarafından dünyanın en çok tıklandığı ifade edilen www.footballderbies.com isimli internet sitesinin yaptığı araştırmaya göre 100 yıllık Fener-Galatasaray rekabeti dünyadaki önemli derbileri geride bıraktı.. Hem de açık ara.. Geride bıraktıkları arasında Boca Juniors-River Plate, Celtic-Glasgow Rangers, Palmeiras-Corinthians, Manchester United-Manchester City gibi dünya derbileri de var.. Bunlardan başka dünya futbol piyasasında boy gösteren ne derbiler var!.. İngiliz GQ dergisi, iki yıl kadar önce dünyanın en ürkütücü, en korkunç 10 derbisini yayınlamıştı. İncelemiştim, sunum gerçekten fecaat!.. İşin enteresanı, Fenerbahçe-Galatasaray derbisini GQ da 1. sıraya koymuş.. Anlaşılan adamlar bizi takip ediyorlar ama haksızlık da ediyorlar.. Zira, Fener-Galatasaray derbisi “dünyanın en büyük derbisi” olabilir ama “dünyanın en korkutucu derbisi” olamaz!.. Hiç olmadı ki zaten!..
Arjantin’in önde gelen iki takımı Boca Juniors ve River Plate takımları, 1968 yılında River Plate’nin El Monumental stadında karşılaşmışlar.. Boca Juniors fanatikleri Los Bosteros (pislikler) dedikleri River Plate’lilerin üzerine “yaktıkları meşaleleri” fırlatmışlar.. Bu kargaşada 74 River Plate’li taraftar ölmüş.. Araştırın tarihi, Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinde böyle korkunçluklar olmuş mu?..
İskoçya’da Protestan Rangers ile Katolik Celtic karşılaşmaları adeta bir mezhep savaşı halinde geçer.. 1975’te iki takımın sarhoş taraftarları birbirlerine baltayla, satırla, bıçakla öyle girmişler ki, 30’un üzerinde insan yaralanmış ve 8 kişi ölmüş.. Yine sorayım, bizde böyle bir derbi yaşanmış mı?.
Mısır’da Al Ahly ile Zamalek takımları arasında yapılan derbi maçları da vurdulu kırdılı geçer.. Al Ahly, Arap aleminin en eski ve en tanınmış ekibi.. 1907 yılında İngilizlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesi zamanında kurulmuş.. Zamalek ise ülkedeki yabancılar tarafından kurulan bir kulüp.. Bu takımlar 1966’da öyle olaylı bir derbi oynamışlar ki, iki takım da bir yıl futboldan men edilmiş.. 1971’deki derbi ise daha da berbat.. 300 taraftar ve 90 polis hastahanelik olmuş..
Brezilya’dan bir misal.. Aristokratların takımı Fluminense ile yoksulların ekibi Flamengo’nun rekabeti 1911 yılına dayanıyor.. 10 milyon taraftarı olan Flamengo’nun galibiyeti ya da mağlubiyeti, suç oranını ve sosyal dengeleri etkiliyor.. İşin daha da enteresanı; Brezilya’lı hukukçular yasaları hazırlarken bu takımın kazanıp kaybedeceği ihtimalleri göz önüne alıp maddeler geliştiriyorlar.. Komik mi, acayip mi, ne derseniz deyin!
İspanya’dan Sevilla ve şu anda Aurelio’nun takımı olan Real Betis’i misal vereyim.. 1905 yılında kurulan Sevilla takımı şehrin en eski kulübü.. Real Betis ise 1909’da bir fabrika işçisinin işe alınmamasından dolayı çıkan isyan sonucu doğmuş.. 1916’da iki takım arasında yapılan ve 2-2 biten maç sonunda kan gövdeyi götürmüş.. 25 ölü, 120 yaralı..
Bir misal daha..
1985’de Brüksel’in Heysel stadında Juventus ile Liverpool arasında oynanan Şampiyon Kulüpler final maçını hatırlarsınız.. Unutulacak gibi değildi zira.. Müsabaka öncesi İtalyan ve İngiliz taraftarlar birbirlerine girmişlerdi.. Sonuç fecaatti.. Büyük çoğunluğu İtalyanlardan olmak üzere 39 ölü 450 yaralı.. Peki, bizim derbilerimiz ve de özellikle dünyanın en büyük derbisi olarak gösterilen FB-GS derbisinin nesi bunlara benziyor?.
Evet, bu derbide de zaman zaman taşkınlıklar olur, geçmişte de oldu.. Ancak başka derbilerde olduğu gibi, adam öldürme, yaralama gibi olumsuz fotoğraflara kimse şahit olmadı..
Gelelim bu geceki maça.. İki takım da Avrupa yorgunu.. Keşke hep böyle yorgunluklar olsun!.. Galatasaray gitti Benfica’yı Portekiz’de yendi.. Fener ise Arsenal’den Londra’da puan çıkardı..
Bunlar kolay işler değil.. Yani; iki takım da moral noktasında iyi durumda.. Fenerbahçe’nin maçı evinde oynaması elbette avantaj.. Alex gibi bir virtüözün oynayıp oynamayacağı şu ana kadar belli değil.. Oynamazsa, Fener orta sahada tökezler.. Çünkü görüldü ki, Alex, fazla koşmasa da attığı paslar noktasında faydalı.. Alex’siz bir Fener’de Semih ve Güiza ikilisine kim top çıkartacak?.. Deplasmanda oynayacak olan Galatasaray cephesine de baktığımızda bir dörtlü görüyoruz ki, eğer günlerinde olurlarsa karşılarında kim olursa olsun silkelerler.. Adeta çelikten kafes bu dörtlü.
Kewel, Baros, Lincoln ve Arda..
Tekrar söylüyorum, bu elemanlar Kadıköy atmosferinden etkilenmezlerse, özellikle de Lincoln ve Arda iyi bir oyun tuttururlarsa Fener’in işi zora girer.. Kendi evinde bile olsa bu böyle..
“6-0’ları, 4-0’ları Fener bu sahada almadı mı” diye belki soranlarınız olabilir.. Bunlara da cevabım, “Bu Fenerbahçe, o Fenerbahçe mi ki” olur!..
Netice-i kelam; centilmence, sevgi dolu ve dostluk çerçevesinde bir müsabaka diliyorum.. Ve bir kere daha altını çiziyorum;
Herkes bunun bir spor müsabakası olduğunun bilincinde olmalı..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi