Obama hangi Türk yazarları yaktı
Adında "Hüseyin" olan Barack Obama'nın kazanması kimilerini sevindirdi, kimilerini üzdü. Obama ve McCain üzerine bahisler oynandı, dolayısıyla bu maçın kaybedenleri ve kazananları oldu..
Amerikan fimlerini bilmez misiniz, "sistemin kötü çocukları", bir de "iyi çocuklar" vardır.
İyi çocuklar sonunda kötü çocukları yakalarlar.
Yani Amerikalılar başlarını kaz tüyü yastıklarına gömerek rahat uyuyabilirler.
Son yıllarda komplo senaryosu içeren Amerikan filmlerinde "Denzel Washington" gibi siyah aktörler "iyi çocukları" oynuyorlardı.
İyi çocuklar'dan biri neden Amerikan başkanı olmasın ki!
Kötü senaryo:
Beyaz Saray'daki koltuğuna oturmadan kötü çocuklar ya başına bir iş getirirlerse ne olacak?
Onu bilemem, ama Spike Lee, Denzel Washington'dan harika bir Obama filmi çıkaracaktır.
Obama ve Yeni Amerika hakkında bir başka gün yazmayı düşünüyorum..
Ama önce Obama'yla hangi aktörler parlayacak, hangilerinin papuçları dama atılacak, ona bakalım.
PAPUCU DAMA ATILACAKLAR: "Yüzde elli yüzde elli Türkiye'de postmodern darbe" senaryosuyla nam kazanan Zeyno Baran ile tam kan neo-conlardan Rubin'in papucu Obama döneminde dama atılacaklar arasında.. Zeyno Baran ve Michael Rubin adını daha az duyacağız.. Belki Rubin "Cumhuriyet" gazetesine, Zeyno Baran da "Vatan" gazetesine Washington'dan bildirmeye devam ederek yeni bir iş kapısı açarlar kendilerine, iş, iştir.
GÖLGEDE KALACAKLAR: Neo-con'lara yakınlığıyla bilinen Hudson Enstitüsü"nün yanı sıra American Enterprises Institute gibi aşırı sağcı Cumhuriyetçi düşünce kuruluşları yeni dönemde gölgede kalacak.
YILDIZI PARLAYACAKLAR: Demokratlara yakın Center for Amerikan Progres (Amerikan Gelişmesi için Merkez) ve Brookings Enstitüsü gibi düşünce kuruluşlarının Obama döneminde yıldızı parlayacak..
PAPUCU PARLATILACAKLAR: Brookings Enstitüsü'nden Dr. Ömer Taşpınar ve CSIS (Center for Strategic and International Studies)'ten Bülent Alirıza'yı papucu parlatılacaklar arasında saymak gerekir. Brookings'çi Philip Gordon'u da yeni dönemin yıldızları arasında göreceğimizden şüpheniz olmasın. Belki de Obama, Zeyno Baran'ın kocası Matt Bryza'nın koltuğunu (Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcılığı) da Gordon'a verir.
KAYBEDENLER: Koyu Demokrat olduğu halde "Anketlere inanmayın seçimi McCain kazanacak" dediği için Michael Moore de kaybedenler arasında.. Bush eleştirileriyle kariyerine kariyer katan Oscar ödüllü televizyon mizahçısı Moore, McCain kazansaydı o da kazanacaktı. Çünkü McCain de Bush gibi mizah malzemesi bol bir Başkan olacaktı. Gitti ikinci Oscar! E her zaman ballı kaymak olmaz.
BİZDEN KAYBEDENLER: "Hem siyah hem de adı Müslümanlığı çağrıştırdığı için Obama'nın hiç ama hiç şansı yok" dediği için Hakan Aygün..
"Bugün" gazetesi yazarı Aygün'e göre Türkiye'de "Türk" ve "Sünni" olmayan başa geçemiyorsa, Amerika'da da "hristiyan" ve "beyaz" olmayan Başkan olamaz. Bu kadar da yüksekten atılmaz ki birader!
"Adı Hüseyin olan biri Amerika'ya başkan seçilsin, çıkar Taksim Meydanı'nda anırırım" dediği için Engin Ardıç'a da "Hadi bakalım kolay gelsin" diyoruz, durduk yerde başına iş aldı.
GEÇMİŞ OLSUN: Son ana kadar Mccain'in kazanacağını iddia eden, "Görünüş benim yanıldığım yönünde ve Obama önde. Seçim benim için bir sınav olacak" dediği için Mahir Kaynak Hoca'ya "Olur böyle şeyler, geçmiş olsun" diyor, daha mahir senaryolar diliyoruz.
"Tilkinin pazarda işi yoktur"..
Odatv.com'da "Ergenekon" sanıklarından Emin Gürses'in Milli Mücadele'nin gözü kara çetecilerinden İpsiz Recep'in torunu olduğunu okudum. Daha önce de yazılmış çizilmişti. Filme çekilen İpsiz Recep'in hayatı şimdi TRT'de gösteriliyor. "Emice" diye anılan İpsiz Recep'i Kadir İnanır canlandırıyor biliyorsunuz. Emin Gürses "Emice"yle aynı aileden geliyor olabilir. Ama Emice ile arasında bildiğimiz dede-torun bağı yok. Emin Gürses'in, İpsiz Recep'in kardeşinin torunu diye biliyorum. Çünkü Emice'nin çocuğu yoktu. "Hayat/Tarih" mecmuasının "Kasım 1966" sayısında gazeteci İhsan Birinci'ye konuşan Emice'nin eşi merhum Nadire Gürses Hanım bakın ne diyor:
"Emice hastalıklı idi. Küçükken korku geçirdiğini söylerlerdi. Bu sebeple çocuğumuz olmadı."
Nadire Hanım, Emice'nin kendisinden önce başka bir Rize'li hanımla evlenmiş olduğunu bilmiyorsa, o başka tabi. Rize'de evlendiklerinde Nadire hanım ondört yaşındaydı, Emice ise kırkbeşinde. Emice'nin 1928'de Karasu'da vefatına kadar on yedi yıl aynı yastığı baş koydular.
Her çeteci gibi Emice'nin de sert bir tarafı vardı. Çerkes Ethem de öyle bir adam değil miydi? Emice, Milli Mücadele'ye çeteci olarak katıldı. Ama o Çerkes Ethem gibi büyük ihtirasları olan bir adam değildi. Askeri yetkililerden gelen teklif üzerine Emice Çetesi, Hendek'teki Binbaşı Tufan Bey'in kumandasındaki 43. Alay'a bağlandı. "İpsiz Recep Çetesi" gitmiş, yerine "Kocaeli 1. Taburu" gelmişti. Emice'ye de "milis yüzbaşısı" ünvanı verildi. O artık "Milis Menzil Kumandanı Yüzbaşı Recep Reis" idi. Emice, Kurtuluş savaşından sonra İstiklal Madalyası'yla taltif edildi. Onu Topal Osman gibi Ankara'ya çekmek isteyenler olduysa da kabul etmedi. Bahçesini bellerken bir heyet geldi, "Seni Ankara'ya götüreceğiz" dediler.. Hükümet Tabibi'nden aldığı yaşlılık raporunu gösterdi Emice. O yapacağını yapmıştı. Ankara'daki politika oyunlarına ayak uyduracak biri değildi. Heyete "Tilkinin pazarda işi yoktur" diye verdiği cevap rivayet olunur ki Atatürk'ün de çok hoşuna gitmişti.
Dinlenen telefon cızırdamaz..
Atasözlerinin yaşanmış olaylardan elde edilen tecrübelerden geldiğini siz de biliyorsunuz sevgili okurlar. Mesela "havlayan köpek ısırmaz" atasözünü ele alalım. Ben de çocukken yanlışlıkla girdiğim bir tarlada azgınca havlayan bir köpeğin dehşetli saldırısına maruz kaldım ama hakikaten ısırılmadım. Ben mi daha fazla gürlediğim için ısırılmadım, yoksa o köpek havladığı için mi ısırmadı bilemiyorum. Ama o günden beri atasözlerimizin gayet yerinde olduğuna inanıyorum.
Bir süredir binlerce kişinin telefonlarının dinlendiğini tartışıp duruyoruz. "Yahu biriyle konuşurken telefonum fena halde cızırdıyor, demek ki dinliyorlar yahu" sözlerini sıkça işitiyoruz. Ee tabii, dinlemeye değer biri sayılmak insanda önemli olduğuna dair bir his uyandırıyor. Ne var ki artık "abi telefonum cızırdıyor" türünden bir böbürlenme geçmişte kaldı arkadaşlar. Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, başta ben, telefonu cızırdayan bütün ayrıcalıklı vatandaşların karizmasını çizmiş bulunuyor. Çünkü Şimşek, "Dinlenen telefonda cızırtı olmaz. Kimse dinlendiğini anlamaz. Telefonunuz son derece nettir. Cızırtı servisle ilgilidir" dedi. Siz siz olun kimselere "telefonum cızırdıyor" demeyin sakın. Muhatabınız, "dinlenen telefon cızırdamaz, senin servisin bozuk arkadaş" derse karizmanız yerle bir olur. Yani "dinlenen telefon cızırdamaz" diye çiçeği burnunda yeni bir atasözümüz daha oldu. Atasözlerinin nasıl teşekkül ettiğini şimdi daha iyi anladınız, dimi?