Çarşı, “Kasklı sapık”a da karşı mı?..

Çarşı, “Kasklı sapık”a da karşı mı?..

Tribünde yaptıkları şovların yanı sıra bol küfürlü sloganlarıyla da ün kazanan, bazen de Beşiktaş sevgisinden dolayı kendi kendilerine “bela okuyan” Siyah-Beyazlı taraftar grubu Çarşı, Beşiktaş-Kocaelispor maçında da yapacağını yaptı.. Çarşı grubunun bulunduğu tribünlerden Hüseyin Üzmez’e çok ağır küfürler edildi..
Üzmez, geçmiş yazılarımın birinde de belirttiğim gibi son sözü söylenmemiş bir davanın, başroldeki aktörlerinden biri.. Bu konuya yeniden girmek istemiyorum.. Zira bu meselede hukuki süreç devam ediyor.. Ve Üzmez, herkesin bildiği gibi önceki hafta Adli Tıp Kurumu’nun verdiği rapora göre tahliye oldu.. Duruşmasına tutuksuz olarak devam edilecek..
Sporun özünü, sporun tanımını, bu sütunlarda ya da konuştuğumuz panellerde belki 50 kere anlattık.. Hele, sporun centilmenlik, kardeşlik, dostluk, sevgi ve ahlâk olduğuna belki de 500 kere vurgu yaptık.. Ama hepsinin insanlara etki noktasında hikâyeden ibaret olduğunu gördük.. Hüseyin Üzmez, duruşması bittiğinde, mahkeme kendisini eğer suçlu bulursa zaten cezasını alacak.. İlahi ceza ise işin ayrı bir boyutu..
Velev ki Hüseyin Üzmez suçlu dahi olsa, kuruluşunda cennetmekân Sultan Abdülhamit Han’ın büyük payı olduğu söylenen Beşiktaş gibi güzide bir kulübe mensup seyircilerin böyle ağır küfür etmeye hakları olabilir mi?..
Üzmez’in çocukları, kardeşleri, kısacası akrabayı talukatı yok mu?..
Yine varsayalım ki Üzmez suçlu, peki Üzmez’in ölmüş annesinin kabahati ne?.. Bir şey daha.. Beşiktaş kulübü önüne gelene küfür eden bozuk ağızlı bu grup için ne gibi bir yaptırım uyguluyor?..
Kıymetli dostlarım; derdimiz Üzmez’i savunmak filan değil..
0nun işini yukarıda ifade ettiğimiz gibi mahkeme çözecek..
Kısacası, son sözü hukuk söyleyecek..
Ancak sporun ruhuna yakışmayacak biçimde tribünlerdeki temiz seyircileri provoke eden ayrık otlarıyla mücadele etmek, taraflı tarafsız tüm sporseverlerin vazifesi olmalıdır..
Netice-i kelâm; kendisini Beşiktaş’ın medarı iftiharı olarak lanse eden Çarşı, Hüseyin Üzmez’e koro halinde küfür edebilecek kadar hassassa, şayet, çocuk sayılabilecek pek çok kıza tecavüz iddiasıyla içeri alınan “0pera Sanatçısı Kasklı Sapık” için ne düşünüyor?..

GELELİM BEŞİKTAŞ-KOCAELİ MAÇINA..
Kocaelispor’un iki dakika içinde 2-0 öne geçmesi bana geçen sezonki Kasımpaşa müsabakasını hatırlattı.. 19 0cak 2008 Cumartesi gecesi oynanan o maçta, Beşiktaş 2 yemişti, ardından da 4 atmıştı.. Bu defa 4 de olmadı, 5 oldu.. Beşiktaş’ın başta Nobre olmak üzere her an patlamaya hazır kaliteli silahları var.. Bobo, Delgado, Holosko.. 0nların hepsi birer birer patladı ve Beşiktaş şu an “acıların takımı” hüviyetinde olan Kocaelispor’u 5 golle yolcu etti..

TEK ATTI ÜÇ KAPTI..
Kim ne derse desin, Trabzonspor sağlam gidiyor.. İyi oynasa da, kötü bir maç çıkartsa da, 3 puanı almasını biliyor..
Bu defa da Hacettepe’yi Avni Aker’de cılız ve sıkıntılı bir neticeyle de olsa 1-0 yenerek liderliğini korudu..
Keşke her takım, orta şekerli, hatta berbat bir oyun ortaya koyarak her maçtan 3 puan çıkartsa!..
Trabzonspor doğru yolda gözüküyor..
Takım, hocasına inanmış.. Hoca, futbolcularına.. Yönetim her ikisine.. Taraftarlar ise hepsine.. 0 halde; başarı gelmemesi için ne sebep var?..
Bence yok!..

ŞENOL GÜNEŞ’E REVA MI BU?..
Şenol Güneş’le ilgili bir haber okudum.. Şaşırdım gerçekten!.. Güney Kore’nin FC Seul takımını çalıştıran Milli Takımlar eski Teknik Direktörü Şenol Güneş, alacakları konusunda Türkiye Futbol Federasyonu ile davasının sürdüğünü, hakkını aramaya devam ettiğini ve davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar da götüreceğini belirtiyor..
Bakın neler diyor Şenol Hoca;
“Bugüne kadar da kimseyle kavga etmedim.. Hakkımı arıyorum.. Bana yapılan zulüm, işkence hiçbir Allah’ın kuluna yapılmadı.. Haluk Ulusoy ve ekibi beni göreve davet etti.. Bir anlaşma imzaladık.. O anlaşmada her şey yazılı.. Anlaşmayı ihlâl ettiler, keyfî olarak uygulamadılar.. Milli Takımdan alacağım olan para verilmedi.. Ben Türkiye’ye tarihinde dünya üçüncülüğü kazandıran teknik adamım.. Benim başarılarım ortada.. Sözleşmemde primler hariç ayda 50 bin YTL yazıyor.. Bunun da yarısını verdiler.. Ben buna itiraz ediyorum.. Verilmeyen primlere itiraz ediyorum.. Haluk Ulusoy federasyonunun yıkılmasının bir nedeni de benim olayımdır.. Allah onları çarptı.. Doğru iş yapmadılar.. Dava devam ediyor.. Davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götüreceğim!..”
Değerli okuyucularım, bu işe gerçekten üzüldüm.. Şenol Hoca bu memlekete futbolda ilk defa Dünya 3.’lüğü kazandırmış, efendi, dürüst ve terbiyeli bir futbol adamıdır.. Ama böyle insanların yeri maalesef Türk futbolunda yok!.. Peşinde olduğu ve bana göre de hakkı olan para, piyasada şu an telaffuz edilenlerin yanında komik bile kalıyor.. Dayısı yok Şenol Hocanın!.. Ne yapsın gariban!.. Ama kimse unutmasın ki; Şenol Güneş, sevenlerinin gönlünde yaşıyor..

NOT: 88.4 frekansından yayın yapan Lalegül FM’de hazırlayıp sunduğumuz “Hayatın İçinden” programının bugünkü misafiri İlahiyatçı Ali Rıza Demircan Hoca.. Hayatın renklerinin masaya yatırılacağı programın saati; 17.05-18.30.. www.lalegulfm.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi