Kimden yanayız, kimleri sevindireceğiz?
Bugünlerde küresel ekonomik kriz, etkileri ve çözüm yolları üzerine çok kafa yoruluyorsa da "Dünyanın en büyük sorunu nedir" diye sorulsa, nasıl bir cevap alınır?
En başta sayılacaklar arasında çevre kirliliği, küresel ısınma, hızlı nüfus artışı, terör gibi konular yer alacaktır.
Sıcak çatışmaların sürdüğü bölgelerde yaşayan insanlara sorun, onlar da savaşı gösterir şüphesiz. Hayatta kalma mücadelesi içinde olanlar, çevre kirliliğini aklına bile getirmez.
Nitekim Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında o soruya verilecek cevap da bellidir.
* * *
Hâlbuki bütün bunlar tali konular sayılır.
Hepsinden daha önemli olan mesele, gelir dağılımındaki büyük adaletsizlik.
Bir taraf göbeğini okşayıp geğirirken, öte tarafın karnı gurulduyor.
İri göbeklilerin en büyük derdi fazla kilolar ve obezite...
Berikiler ise bir deri bir kemik kalmış.
* * *
Evi, arabası, elbisesi, takısı, yediği içtiği, daima en iyisinden olacak 'efendi' takımının.
Her şeyin lüks, daha lüks, en lüks olması için yarışa tutuşanlarla, bir lokma ekmek ve bir bardak suya muhtaç durumdakilerin arasındaki uçurum, gittikçe daha da büyümekte.
Zaten savaşlar da, çevre kirliliği de buradan kaynaklanıyor.
İnsanın içindeki hırs, şehvet derecesindeki güç arzusu, doymak bilmeyen büyüme isteği, 'efendi'lerin Spartaküsler üzerine daha fazla çöreklenmesine yol açıyor.
* * *
Ne gariptir, günde bir dolar bulmakta zorlananlar ile saatte bir milyon dolar kazananlar arasında temel ihtiyaçlar bakımından hiç fark yok aslında.
Biz de kendimizi bu iki uç noktanın ortasında görmekteyiz.
Ve bu halimizle bile çok şükür, paylaşmayı biliyoruz.
Çünkü farkındayız ki paylaşmazsak, bunun hesabı sorulur.
* * *
İşte bu yüzden her sene Kurban gelince, yoksulları daha fazla düşünmek zorundayız.
Senede bir defa et yeme şansını yakalayan o insanlara yardım etmemiz boynumuzun borcu.
Aksilikler, kazalar, suistimaller, karalamalar, engellemeler olsa bile yardımseverlikten vazgeçmemiz doğru değil.
"Kaza olabilir diye araba almayacak, yola çıkmayacak mıyız? Eve hırsız girebilir düşüncesiyle, film bitmeden kalkacak mıyız?"
* * *
O türden aksiliklerin inadına daha fazla yardım etmemiz gerekir. Geğirenlere değil, yoksullara yakın durmalıyız. Lokmamızı paylaşmak, ilahi emrin gereği... Açlıkla imtihan veren kardeşlerimiz olduğunu bilirken, kulağımızın üstüne yatamayız.
İHH, Deniz Feneri, Yeryüzü Doktorları, Kızılay, Kimse Yok Mu, Can Suyu, Dost Eli gibi yardım kuruluşları kanalıyla ihtiyaç sahiplerine ulaşabiliriz.
* * *
Yeryüzü Doktorları Başkanı Prof. İhsan Karaman'la görüştük birkaç gün önce. Özel önem verdikleri Kongo'da 2005'te 3000 kurban kesmişlerdi. 2006'da 5534'e ulaştılar. Geçen yıl ise 7300 kurban kesildi.
Bu sene kriz ve malum kazalar sebebiyle 5000 civarında ancak yardım toplayabileceklerini hesaplayıp sipariş vermişler. Kongo'da 85 dolara kurbanlık temin edebiliyorlar. Fakat ancak bin adet kurban bağışı yapılmış bugüne kadar.
Bu manzaraya bakıp kimler sevinsin? Kardeşler arasında yardımlaşmayı engellemek isteyenler mi, çukur gözlerle yılda bir gelecek yardımlarımızı bekleyenler mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.