Bush umduğunu bulamadı
Bush, başkanlığı süresince gerçekleştirdiği en geniş çaplı Ortadoğu gezisini tamamlayarak ülkesine döndü. Son durak olarak Mısır’a uğrayan Bush, bu seyahatine “barış” şemsiyesini kullanarak çıkmıştı. Başkanlığa geldiği tarihten bu yana dünyanın her tarafında savaş rüzgârları estiren, yüz binlerce insanın kanına giren ve Ortaçağ haçlı saldırganlığını günümüze taşıyan Bush’un “barış” şemsiyesini kullanması zaten kimseye inandırıcı gelmemişti. Ancak o daha gezisini tamamlamadan işgalci Siyonistlerin Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirmeleri Bush’un seyahatinin asıl amacının barış değil savaş olduğunu gözler önüne serdi. çünkü bu katliam onun onayıyla ve hatta desteğiyle gerçekleştirilmişti.
Bush, Filistin’i ziyareti esnasında oradaki işbirlikçilerle görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada işgalci Siyonistlerin Filistinlilere yönelik saldırılarına ve katliamlarına destek verdiğini belli etmiş, yerli işbirlikçilerden de İsrail’le yine bu konuda yardımlaşmalarını istemişti. Filistin halkının üçte ikisinin desteğiyle hükümeti kurma yetkisi alan HAMAS’a ve onunla aynı çizgideki İslâmî Cihad Hareketi’ne karşı savaşta İsrail ile Abbas yönetimi arasında işbirliğinin güçlendirilmesini istemesi bu anlama geliyordu.
Bush’un yanında mendil gibi taşıdığı Dışişleri Bakanı Bayan Condoleezza Rice’ın Suudi Arabistan ziyareti esnasında Arap ülkelerine, İsrail işgal devletine daha çok yardımcı olmaları için çağrıda bulunması arsızlıkta iyice sınırları aşmak anlamına geliyordu. Rice’ın iddiasına göre bölgede “barış”ın sağlanabilmesi için Arap ülkelerinin İsrail’e daha fazla yardımcı olmaları gerekiyormuş. İşgalci saldırgan devlet, insanların üzerine ateş yağmuru yağdırıp katliamlar gerçekleştirirken, “barış”ın böyle bir zihniyete yardımla sağlanabileceğini ileri sürmek herhalde bir akıl ve zihinsel muhakeme kontrolünden geçmeyi gerektirir. Ama bunu iddia eden kadın ABD’nin Dışişleri Bakanlığı görevini sürdürebilmektedir.
Bush ve Rice, gerek kendilerinin gerekse işgalci Siyonist devletin iğrenç planlarının önünü açmak amacıyla “barış” şemsiyesini kullansalar da Siyonist devletin saldırgan tutumunu şiddetlendirmesi bölge ülkelerine yönelik ziyaretlerindeki planlarını etkiledi. Yönetimlerin açığa vurdukları tutumları çok samimi bulmasak da işgalcilerin katliamlarının halklarda oluşturduğu hiddeti nazarı dikkate alma ihtiyacı duyduklarını tahmin ediyoruz. ABD’nin psikolojik savaşta etki gücünü kaybetmesinin de bunda önemli rol oynadığını söyleyebiliriz.
ABD başkanının ziyaretinin en önemli amaçlarından biri de İran’a karşı bölge ülkelerinin desteğini kazanmaktı. Ama yapılan açıklamalar, özellikle de Suudi Arabistan’ın açıklaması bu konuda ABD’nin planları ve hesapları için İran’la karşı karşıya gelmeye hatta onunla arayı açmaya taraftar olmadıklarını gösterdi.
Rice’ın sözünü ettiğimiz çağrısına da Suudi Arabistan yönetimi, İsrail için daha fazla yapabilecekleri bir şeyleri olmadığını dile getirerek cevap verdi. Gerçekten de Arap ülkelerinin yönetimleri, Gazze’de bir buçuk milyon insanın vahşi kuşatmaya alınmasına göz yummakla, bu kuşatmanın yarılması için herhangi bir adım atmamakla, katliamları içi boş kınama açıklamalarıyla geçiştirmekle İsrail için yapabilecekleri her şeyi yapmışlardı. ABD’nin daha fazlasını istemeye hakkı yoktu. Ama Suud yönetiminin en azından bunu söyleyerek ABD yönetimine itirazda bulunması önemli bir cesaret olarak görüldü ve Bush’un yaptığı görüşmelerden arzuladığı desteği elde edemediği kanaatini güçlendirdi.
Seyahat programının en düşündürücü yanı ise Bush’un Mısır’dan adeta tavşan gibi kaçmasıydı. İşgalci saldırganların Gazze katliamından sonra Mısır’da basından ve sivil toplum kuruluşlarından sesler yükseltildi ve Bush’un Mısır’ı ziyaret etmemesi istendi. Bush, Mısır’da özellikle basın mensuplarının öncülüğünde düzenlenen gösterilerde barışın kargası olarak nitelendirildi ve Filistin’deki katliamdan sorumlu tutularak Mısır’a uğramadan geçmesi istendi. Bu tepkiler karşısında Bush, Mısır ziyaretini iyice kısa tutmak ve kendisinin bu ülkeye uğraması öncesinde protesto eylemleri düzenleyen basın mensuplarına görünmeden kaçmak zorunda kaldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.