Başbakan Tayyip Erdoğan değil de bizim muhtar söyleseydi, inanmayabilirdik ve bu makul karşılanırdı, ama sözün sahibi Başbakan Erdoğan bildiğiniz gibi.

Bayram namazı çıkışında bir defa daha tekrarladı.

“Bir şey biliyorum da söylüyorum” dedi.

Küresel ekonomik krizden (biz kendi aramızda ona kısaca “KEK” diyoruz, samimiyetimize binaen) dünyada en az etkilenen ülke olacağımızı söylüyor.

***

Sözün darasını düşecek olursak…

“Dünyada KEK'ten en az etkilenen ülkeler arasında yer almak” şeklinde bir netice çıkar.

Ki o kadarı da fena değil.

Kâfidir, yetiniriz.

***

Velâkin…

Bu açıklama havada kalırsa…

En az etkilenen ülkeler arasında değil de fazlasıyla etkilenen ülkeler arasına girersek…

İşte o zaman yandı gülüm keten helva.

Hükümetin ve bizzat Başbakan Erdoğan'ın zora girmesi bir yana, olan millete olur.

***

Gerçi bir yanda öyle bir tablo ile karşılaşmayı dört gözle bekleyenler de var.

İstiyorlar ki ekonomik kriz veya başka herhangi bir felaket gelsin, başımıza çöreklensin…

Öyle etkilenelim, öyle etkilenelim ki hükümet tası tarağı toplayıp gitsin.

Deprem mi olur, yangın mı olur, fark etmez.

Artık hangisi hükümeti devirecekse…

***

Ancak her ne şekilde oluyorsa, bir türlü beklenen felaket zuhur etmiyor.

Her seferinde bir şekilde kurtarıyorlar.

“Şanslı bunlar, şanslı!”

Küresel ısınma deniyor, kuraklık gelecek deniyor, susuzluk yaşayacağız, artık eskisi gibi kar yağmur yağmayacak açıklamaları yapılıyor…

Bekliyorlar…

***

Bekliyorlar ve her nasılsa yağışlar başlıyor.

Yağmurun yağmasına bile bozulanlar var azizim.

Kar yağdıkça, yağmur yağdıkça barajlar doluyor.

Barajlar dolunca, felaket bekleyenlerin ümidi suya düşüyor.

Bayım…

Bu durumda başka hal çareleri düşünmeniz gerekecek.

***

Sarıkız olmadıysa 'Benekli' olsun.

Ay ışığı uygun düşmediyse “Gün ışığı” verelim.

Anlatabiliyor muyum?

***

Fakat artık o da mı boş hayal dersiniz?

Hay aksi!