Dengeler değişiyor...
Türkiye Kupası maçları bir kere daha gösterdi ki, artık bu işin büyüğü küçüğü yok...
Ya da o eskidendi... Herhangi bir 2. lig takımının, birinci ligden bir ekiple eşleştiğinde sahadan 3-4 golle yenik ayrılması mukadderdi... Bazen de Lüleburgazspor misalinde olduğu gibi madalyonun tersi de olurdu... İşaret ettiğimiz Lüleburgazspor, yaklaşık 30 yıl kadar evvel hem Beşiktaş’ı, hem de Fener’i kupadan postalamıştı...
Keza yine 14 Aralık 1999’da bir müsabaka vardı ki, hiç bir Fenerbahçe’li o tarihi hatırlamak istemez... 2-1’lik Pendik mağlubiyeti... Ve o mağlubiyetle de Fener kupadan elenmişti...
0 maç Zdanek Zeman’ın zamanındaydı ve Zeman’ın sonu olmuştu, Rüştü ise taraftarlarca maç sonrası dövülmüştü... Tabii bunlar kırk yılın başında olan hadiselerdi, ancak iz bırakan tükenişlerdi...
Şimdi bakıyorum o kırk yılın başında dediklerimiz yavaş yavaş sıklaşıyor gibi... Belki netice olarak çıkmıyor ama oyun olarak kuvvetliyle zayıfın arasındaki makas sanki kapanıyor...
İşte Beşiktaş-Ankaragücü müsabakası... İşte Fenerbahçe-Şanlıurfaspor maçı... Ya da geçtiğimiz hafta 2. lig takımlarından Sarıyer’in, 1. lig takımı Bursaspor’u mağlup etmesi, Vestel Manisa’nın Kırıkkalespor’u zar zor 2-1’le geçmesi veyahut Adana Demir Spor’un Trabzonspor’u 1-0 da olsa yenmesi gibi... Tabiri caizse... Bütçesi 10 liralık takım, 100 liralık ekibe kök söktürüyor...
Beşiktaş Ankara’da Ankaragücü’nü yenemedi... 1-1 beraberlikle bitti maç... Beşiktaş’ın müdafaası yine kötü oynadı... Geçen yazılarımızda belirtmiştik... Beşiktaş defansı için S.O.S veriyor demiştik... Konya önünde de iyi değildi, ancak son dakika golüyle gelen galibiyet bu bozuk görüntüyü bir nebze de olsa örtmüştü... Fakat Ankara’daki maçta bir kere daha gördük ki Beşiktaş’ın defans hataları az buz değil... Ertuğrul’un ciddi ciddi düşünmesi gerekir...
Gelelim Fener’e... Bilinmeyeni çok olan bir denklem gibi Fenerbahçe!... Rakibi Şanlıurfaspor ömründe ilk defa Kadıköy’e çıkıyor, ilk defa Fener’le oynuyor ama ezilmiyor... Psikolojik olarak iyi hazırlanmışlar anlaşılan!.. Zaten 3-2’lik neticeden de ezilmedikleri belli... Fenerbahçe maça tamamen de yedekleriyle çıkmadı... Roberto Carlos, Edu, Kezman, Selçuk, Vederson, Aurelio, Deivid gibi as elemanlarını oynattı... Ama Urfa’yı zorla yendi... Uzatmanın son dakikalarında Şanlıurfaspor’lular gol kaçırmasalar beraberlik bile olabilirdi... Netice-i kelam; artık “büyük takım-küçük takım” muhabbeti sona erdi... çok koşan ve maça psikolojik olarak hazır olan, her zaman avantajlı...
Hele rakibi küçümsersen işin tam biter...
Verirler pasaportu eline...
•
SAMANDIRASPOR FİŞEK GİBİ...
Geçtiğimiz günlerde İstanbul-Bağcılar ilçesinde yapılan Kick Boks Şampiyonası’na 12 sporcu ile katılan Samandıraspor Kulübü Kick Boks takımı, 5 sıklette şampiyonluk, 1 ikincilik ve 4 siklette de üçüncülük kazanarak takım halinde “İstanbul Şampiyonu” oldu.
Samandıraspor Kulüp Başkanı ve aynı zamanda Samandıra Belediye Başkanı da olan spor dostu Yusuf Büyük, alınan bu şampiyonluklardan gurur duyduğunu açıkladı...
Şöyle diyor Yusuf Büyük; “Samandıraspor, futbolda olduğu gibi mücadele sporları olan, Wushu, Kick Boks ve Muay Thai’de de ismini duyurmaya başladı... Takım halinde İstanbul şampiyonu olan sporcularımızı ve Takım Antrenörümüz Mustan özkaran’ı tebrik ediyorum... Ve ileriki aylarda yapılacak olan müsabakalarda aynı başarıyı göstereceklerine inanıyorum...”
Bir ifadesi daha var başkanın, o da şu; “başarılı olan sporcularımızı ödüllendireceğiz... ödül onların hakkı çünkü...”
Evet değerli okuyucularım; işte “azmin zaferi” bu olsa gerek... Ama bu aslan parçalarını kim görüyor, ya da kim sütunlarında yer veriyor... Haber değeri olduğu halde ve bu haberleri hak ettikleri halde görülmüyorlar bile...
Futbolun egemen olduğu bir ülkede yaşıyoruz... Başka bir ifadeyle, “varsa futbol-yoksa futbol” felsefesinin ağırlıklı olduğu bir kulvarın koşucularıyız da diyebiliriz... Bakın biz bile bu kadarla iktifa ediyoruz... Ama hiç değilse gündeme getiriyoruz...
Samandıraspor’u, teknik heyeti ve sporun ve sporcunun dostu Belediye Başkanı Yusuf Büyük’ü tebrik ediyorum...