Altmış yıl yaşayan onbeş yıl yaşamış olur
Mutlaka biliyorsunuzdur. Ben de mâlumu bir defa daha ilan edeyim: Türkiye’de yaş ortalaması 60’dır. Yani insanlarımızdan bazıları 60 yıl yaşarlar.
Arap lisanında 60 sittin kelimesiyle sayı olarak anlatılır. Bizim de bu kelime ile ifade edilen bir atasözümüz var. Denir ki: “Sen bu işi sittin sene yapamazsın.” Yani (sen bu işi ömür boyu yapamazsın” demektir.
Ortalama bir ömrü 60 yıl olarak gerçekleştiğini ifade ettik ya; şimdi bunu biraz açalım:
60 yılın tamamı bizim (insanın) tasarrufumuzda değildir. Arzedeyim:
*Çocukluk yaşı, en son 15’tir.
* 60’dan 15’i çıkar 45 yıl kaldı.
* 45 yaşın 25 senesi uykuda ve istirahatte geçiyor.
Uyumamak elimizde, irademizde olan bir iş değil. İki gün uyumasan üçüncü gün harici bir kuvvet gelir, gözkapaklarını bastırır. Elinde olmaz, uyursun.
Uykuya daldın; on gün yatayım desen uyumak elinde değil. Hariçten gelen bir kuvvet fırlatır kaldırır. Uyuduğun zaman da uyanma bakalım. İdrar torbası şişti mi kalkacaksın. Kalkmamak elinde değil.
Uykunun mevcudiyeti bizim kendimize hakim olmadığımızı, bizim dışımızda bir kudretin varlığını haber veriyor. Bize harici bir kuvvet hükmediyor. Biz, kuvvetlerin hâkimi değiliz. Bize hükmeden bir kuvvet var. Biz o kuvvete Allah-u Teâlâ diyoruz. Başkası ne derse desin, bu kuvvet Allah (c.c.)’dür.
Biz, hâkim değiliz, mahkumuz.
Uykuya mahkumuz.
Açlığa mahkumuz.
Uyuyunca uyanmaya mahkumuz.
Sonunda da ölüme mahkumuz.
Hani nerede insanda hâkimiyet?
Ölüme mahkum olan hiç hâkim olurmu?
* 45 senenin 25 senesi uyku ve istirahatte geçiyor, o da iradenin dışında.
* Geriye 20 sene kaldı.
* Uzmanların araştırmasına göre 20 senenin beş senesi de helâda, temizlikte ve banyoda geçiyor.
* Geriye 15 sene kalıyor.
* İşte 60 senenin sadece 15 senesi senin (insanın) iradene tâbi oluyor.
Ümmet-i Muhammed’in elinde 15 sene kalıyor. O da hastalık olmazsa, âfet olmazsa, iftiradan kaynaklanan hapis olmazsa.
Müslümanlar! Elimize geçen bu 15 seneyi de mâlayanide (hiçbir işe yaramaz söz ve amelde, vebal gerektirir şeylerde) geçirirsek hangi yüzle Allah’a gidebiliriz?
Bundan dolayı zamanımızı çok iyi değerlendirelim. Vaktimizi ibadet şuuruna göre ayarlayalım...
Hele bir düşünün... Sizi bir hipermarkete soksalar. İçinde 40 bin çeşit tüketim maddesi var. Size:
“- Burada 15 dakika kalacaksın. Ne alırsan al karşılıksız senindir” deseler. Gidip çocuklar gibi içi pamuk dolu ayıya sarılır mısın? Kabağa, hıyara... sarılır mısın?
Şu insanların hâline bakınız dünyada neye sarılıyorlar? Neye sarılıyoruz? Neyin peşindeyiz?
Toplasak toplasak en son vefat eden Türkiye’nin en zengin adamı kadar toplayabiliriz. O adam topladıklarını bırakıp gitmedi mi? Biz de bırakıp gitmez miyiz?
Demek ki neyi alacağımızı, ne kapacağımızı çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Hedefimiz ne?
Amacımız, istikametimiz ne?
Musalla taşına yatanlar nereye gidiyor?
Bunları anlamadan yaşamanın hiçbir anlamı olmaz.
Yeryüzünün iki anlamlı suali var:
1- Nereden geldiniz?
2- Nereye gidiyorsunuz?
Bu soruların cevabını anlamak lazım, gereğini yerine getirmek lazım.
Sayılı günler ömrümüzü tüketiyor. Boşuna tüketip eli boş son menzilimize gitmeyelim.
Rabbim hepimizi ömrümüzü ibâdet şuuruyla geçirmeye muvaffak eylesin...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.