UFO TARAF
Taraf gazetesinin hareket tarzı “tanımlanamayan gök cisimleri”ni andırıyor. Bir “açılım” da biz yaparsak; UFO eşit, tanımlanamayan gök cismi… Onun için, bu gazeteye, kendi aramızda “UFO Taraf” deyip diyemeyeceğimizi tartışıyoruz.
Niçin “tanımlanamayan gök cismi” diyoruz? Çünkü nereden görüneceği, nasıl çakacağı hiç belli olmuyor. Bazılarını sevindirirken, bazılarını korkutuyor; sonra sevindirmiş olduklarını kızdırıyor, korkutmuş olduklarını sevindiriyor.
İlginç bir gazete Taraf. Kimileri onu “USA’nın Sesi radyosu” ile karıştırıyor. Kimileri “ROJ TV’nin Türkçe meâl-i âlisi” gibi görüyor. Kimileri de “Buzul Çağı Batı Avrupa sosyalizminin 19’uncu Yüzyıl Beyoğlu Levanten liberalizmine evrilmiş bir alt-sınıf üyesi” diye değerlendiriyor.
Fakat tanımlanamamasının asıl sebebi, kendini tanımlamaya yanaşmıyor olması… Taraf gazetesi ortaya bir “kimlik” sermiyor. Taraf gazetesi bellibaşlı muhalif kimlikleri bünyesinde topluyor; karşısındaki düzene, bu kimliklerden bazen biriyle vuruyor, bazen öbürüyle… Kendi kimliğini açıklamaksızın, habire vuruyor!
***
Taraf gazetesinin ilginçliği isminden başlıyor. Bu ismi ilk duyanlar, 90’lı yıllarda yayınlanmış “Taraf” isimli dergiyi hatırlamadan edemiyor. Taraf gazetesinin kimlik bilgilerine dair pek çok ipucu, belki de 90’lı yıllarda bulunacak.
91’den 95’e kadar kâh aylık, kâh haftalık yayınlanan Taraf dergisi, İslâmî kesimin bir yayın organıydı. Yayınlandığı dönemde, gündemi şiddetle sarsıyordu. Aylık nüshâlarının pek çoğu, haftalık nüshâlarının tamamı toplatılmıştı. Hattâ o zamanın adlî mevzuatına göre, bazı nüshâları daha matbaa aşamasında, henüz yayınlanmadan toplatılmış veya “sansürlüdür” ibaresiyle yayınlanmak zorunda bırakılmıştı.
Cumhuriyet gazetesi neredeyse Taraf’ın her sayısını “ihbar” niteliğinde sütunlarına taşıyordu. Laikliği ile tanınmış bir çok köşe yazarı, yerden yere vuruyorlardı. Özellikle Emin Çölaşan, haftada bir mutlaka Taraf’tan bahsetmeden uyuyamıyordu. Önay Alpago, Algan Hacaloğlu, Uluç Gürkan gibi SHP milletvekilleri konuyu Meclis gündemine taşıyor, Başbakan Çiller’e, böyle bir derginin yayınlanmasına nasıl izin verdiğini soruyorlardı.
Sert bir üslûbu vardı Taraf dergisinin. Küfürden kaçınmıyordu. Zamanın politikacılarına, bürokratlarına sokak kavgası yaparmışçasına en ağır kelimelerle hücum ediyordu. Bir benzeri yoktu. Haftalık olarak 40 sayı kadar yayınlanıp, ortalığı bir hayli karıştırdıktan sonra, DGM kararıyla resmen kapatıldı. Bütün çalışanları, hattâ aboneleri bile tutuklandı, senelerce hapis yattı.
Ama Taraf dergisi, kapatıldıktan sonra da bir müddet ortalığı karıştırmaya devam etti. Bazı RP milletvekillerinin oraya gönderdikleri bayram tebrikleri, verdikleri röportajlar, 28 Şubat döneminde oldukça başlarını ağrıttı. Dahası, partinin kapatılma gerekçeleri arasında yer aldı.
***
Bugünkü Taraf gazetesine gelince… İslâmî bir yayın organı değil. Devlet büyüklerine “sin-kaflı” kelimelerle hücum da etmiyor. Ama göz göre göre “Taraf” ismini almasına bakılırsa, eski Taraf’ın misyonuna saygı duyan bir “tarafı” var: “Soylu muhalefet, her şeyi göze alanlarındır!”
Bugünkü Taraf gazetesi, aslında eski Taraf dergisinin değil, eski Nokta dergisinin bir devamı sayılabilir. Nokta dergisi, birtakım gizli devlet belgelerini yayınlayınca, sahibine gözdağı verilerek susturulmuştu. İsim hakkı sahibinde kaldığı için, oradan kopanlar, kendileri gibi düşünen daha büyük gruplarla birleşerek, bugünkü Taraf’ı oluşturdular.
“Kendileri gibi düşünen” dememiz, lâfın gelişi… Taraf gazetesi elbette “düşünen kalemler”den oluşuyor ama, - tekrar edelim- düşünceleri arasında bir “kimlik”ten çok, “bir kimlik bunalımı” göze çarpıyor. İnsan, “kötüyü” tarif ederken onlarla gurur duyuyor ama, “iyiyi” tarif etmelerine sıra gelince, kaçacak delik arıyor.
Taraf gazetesi, bugüne kadar “kötü” diye boyuna bizdeki “militaristlik-sivillik” çelişkisini gösterdi. Manşetlerinde hep bu sert muhalefetin izleri vardı. Tarihî, siyasî, ekonomik, sosyâl bütün meselelerin gerisinde bu noktayı gördüler. Ve bu yürek isteyen tavır, onları, benzeleri arasında hemen öne çıkardı:”Bugüne kadar hangi gazete, falan devlet makamını bu denli şiddetle eleştirdi?”
Evet ama, “iyi”den söz etmeye gelince niçin bu kadar “yüreksiz”, bu kadar “düşüncesiz” olduklarını akıllar almıyor. Taraf gazetesi “iyi” yerine bize yalnız “AB patentli fahişeleri”, “AB patentli ayyaşları”, “AB patentli sosyâllikleri” gösteriyor. “Militarist muhtariyet kötü, AB Cumhuriyeti iyi!” demeye getiriyor.
***
Sonuç: Taraf gazetesi, belli bir tanımı olmayan, ancak bir isim benzeriyle tanımlanabilen, satır aralarında “AB Cumhuriyeti” özlemleri gözlenen belirsiz emeline rağmen, yalnız yanlışı dile getirirken doğruyu söyler ve yalnız haksızı eleştirirken haklı olabilir; onun için de “UFO Taraf” denmesi mantığa uygundur!