Farz edin ki şehrin çıkışında, kenar bir mahallede küçük bir avlusu olan mütevazı bir camide imamsınız… Bir cenaze arabasının arkasına atılmış iki küçük tabut, öğlen ya da ikindi vakti, cenaze namazlarının kılınması için camiinize kadar getirilmiş… ‘İçlerinde kimler var?’ diye soruyorsunuz…
‘Boylarından büyük fetvalar veren iki ölü’denince, aklınıza o meşhur ikiliden başkası gelmez sanırım… Gözünüz bir o tabutta, bir diğerinde… Allah’ın dinine meydan okuyan ‘iki meni’, ağzını ardına kadar açıp ‘hamm!’ demeyi bekleyen bir çukura konmak ve kurtçuklar sofrasına yem olmak için arabadan indirilmeyi bekliyorlar…
Tabutlar indiriliyor ve siz, ellerinizi sabunla defalarca yıkıyorsunuz…
Yaşıyor olsalardı şu soruları sorardınız;
- ‘Hocam, münafık bir insanın tabutunu taşımak ‘guslü’ gerektirir mi?’ Ya da;
- ‘Hocam,münafık bir kişinin kabrinin iki metre derin olması, diğer ölmüşlere zarar verir mi?’ Ya da;
- Münafık birinin cenaze namazı ‘abdestsiz’ kılınır mı?
‘Tartışmalı bir konu! İlmihallere çok hurafeler karışmış!Siz inanmayın onlara!’ derlerdi … Ama diyemiyorlar…
Tabutlar musalla taşına konur ve azıcık kalabalık saf tutar ve klasik konuşmayı beklerler sizden… Cemaate dönüp;
Muhterem cemaat! İçinde cehennem ayetleri geçen süreleri biliyor musunuz? Diye sorarsınız… ‘Sadece üç-beş kısa süre biliyoruz!’ cevabını aldıktan sonra; Peki,bu iki ölünün kimler olduğunu biliyor musunuz? Diye sorarsınız… Adlarını işiten herkes , ‘Bana müsaade’der ve siz, C.arabası şöförü ile başbaşa kalırsınız…
Bugüne kadar, ‘Allah’ın azabına kavuştu!’ denilen hiçbir cenaze namazı kıldırmadığınız aklınıza gelir… Elleriniz tekbir getirmek için yerinden kalkmaz olur… C.Arabası şoförüne dönüp;
‘ Yoksa… ! Bü iki ölünün ‘camiye getirilmesi’ kamera şakası mı?’ Diye sorarsınız…
Şoför;
- ‘Hocam valla yok öyle bi şaka’ Kıldır da şunların namazını gömelim gitsin.’ Der…
- ‘Tamam da arkadaşlar, bir münafığın namazı nasıl kıldırılır? Bilmiyorum ki dersiniz’
- ‘Peki, naapcaz bunları?’ Sorusuna da;
- ‘Boş bi araziye atın gitsin. Ben kıldıramam’ demek isterdiniz ama, siz memursunuz… Diyemezsiniz…
- ‘Aldığınız yere iade edin… Hoca efendi beğenmedi deyin!…Tut ki, kıldırmıyorum!’ der, sürgüne razı olursunuz…
Apar topar tabutlar arabaya yüklenir, camii ve mahalle ‘kötü bir lakapla’ anılmaktan kurtulmuş olur…
Camiye tekrar girip, iki rekat şükür namazı kılar evin yolunu tutarsınız…
Vay bee!
Ne gündü! Dersiniz…
----------------------------------Bitti.---
Not;
- Cenaze arabasından kira almayan Diyanet işleri bakanlığına,
- Kısa filmimizde ‘imam’ rolünü üstlenen siz sayın okurumuza,
- Cenazeye cemaat olmayan tüm vatandaşlarımıza, çok teşekkür ediyoruz…
- Cenazesini kıldırmadığımız ikiliyi de tövbeye davet ediyoruz… Hepsi bu…