Mevlana’nın vasiyeti
Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî rahmetullahi aleyh hazretlerinin ismi Muhammed Celâleddîn’dir. Efendimiz, üstad, bilgin anlamına gelen Mevlânâ ona vasfını beyan etmek için verilmiştir. Neden “Rûmî”dendiğini de merak ediyor olabilirsiniz. Şundan dolayı Mevlânâ’ya Rûmî denmiştir. Bir zamanlar diyar-ı Rûm olarak bilinen Anadolu’yu mekan tuttuğundan Batı dünyası onu Rûmî olarak bilmesindendir ki, ismine yaşadığı diyarın sıfatı eklendiğinden dolayıdır. Bazılarının zannettiği gibi Hz. Mevlânâ’nın Rûmlarla alâkası yoktur.
Zaten Hz. Mevlânâ, 1207 yılında Horasan’ın Belh şehrinde dünyaya gelmiştir.Babası âlimlerin en takdire şayan olmuşlarından (Sultanu’l-Ulema’dan) Behaeddin Veled, annesi Mü’mine Hatun’dur.
Mevlânâ Hazretleri 17 Aralık 1273 tarihinde vefat etti. Kendisinden sonra gelenlere şöyle bir vasiyette bulundu:
“* Size gizli ve alenî Allah (c.c.)’dan korkmanızı,
* Az yeminizi,
* Az uyumanızı,
* Az söylemenizi,
* Günahlardan çekinmenizi,
* Oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi,
* Dâimâ şehvetten kaçınmanızı,
* Avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan (sürekli bir arada bulunmaktan) uzak durmanızı,
* Kerem sahibi olan sâlih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır.
* Sözün en hayırlısı az ve öz olandır. Hamd, yalnız ve tek olan Allah’a mahsustur.”
Mevlânâ Hazretleri’nin günümüz insanına (Müslümanlarına) verdiği çok önemli mesajlardan biri de şudur:
“Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?” diyerek sâlih insanların inançlarından, amellerinden, tebliğ, irşâd ve nasihatlerinden taviz ve fâsıla vermeden vazifelerine devam etmeleri gerektiğini telkin eder. Hani günümüz Müslümanlarından yaşantılarındaki anormalilklere mâzeretler uydurmaya kalkışanlar var ya, işte onları kuzgun ve bülbül örneği vererek uyarır.
Mevlânâ kaddesallahu sırrıhul aziz hazretlerinin şu hikmet pınarı sözleri de hepimiz için almamız gereken hikmet ve ibret dolu nasihatlerindendir. Bakın hepimize neler diyor Mevlânâ:
* Paranı ver, gönlünü ver, selâm ver, canını ver; ama Sırrını verme!
* Günlerini say, servetini say, büyüklerini say; ama Yerinde sayma!
* Ekmek ver, kulak ver, bilgi ver, ama hiçbir zaman Boşverme!
* Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol; ama Bölücü olma!
* Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen; ama Kendini beğenme!
* Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle; ama Kin besleme!
* Dâvet et, hayret et, affet, tövbe et; ama İhanet etme!
* Hedefte koş, yardıma koş; ama Ortak koşma!
* Elini aç, gözünü aç, kapını aç; ama Ağzını açma!
* Okumaktan zarar gelmez, oku; ama Lânet okuma!
* Râkibini geç, sınıfını geç; ama Gülüp geçme!
* Ev al, araba al, abdet al; ama Beddua alma!
* Zulmü devir, nefsi devir; ama Çam devirme!
* Yaklaş, konuş, tanış; ama Uşaklaşma!
* Doğrul, devril; ama Eğrilme!
* Seslen, uslan; ama Yaslanma!
* İtil, atıl; ama Satılma!”
Bu nasihatları asla gözardı etmeyelim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.