Ergenekon içeride, organizasyon dışarıda!
Bunlar 'ama'sız yaşayamazlar. Zira bunların gazeteciliği de, siyasetçiliği de, hukuk adamlığı da menfaat üzerine inşa edilmiş. Sanki aynı yerden emir almış gibiler. Hani içeride bir Ergenekon var da, asıl Ergenekon örgütlenmesi dışarıda. Yani asıl beyin takımı, bütün unsurlarıyla dışarıda. Bu örgütlenmenin basın ayağı da, yargı ayağı da, siyasi ayağı da tam anlamıyla oturmuş durumda.
Böyle bir kanıya varmak için o kadar çok sebep var ki... Onursal Başkanlık diye bir sistemle Türkiye'nin başına bela edilmiş bazı isimlerin akıl hocalığında, ortalığı bulandıran, kafa karıştıran ve açıkça hedef gösteren bir medya ve sadece kendi kitlesini kanalize etme gücüne sahip, ancak zinde güçlere de 'laiklik, cumhuriyetin temel değerleri, irtica' gibi kavramlar üzerinden mesajar gönderebilen bir siyasi akım... İşte şebekenin üç ayağı. Her döneme bakın. Bu üç ayağı mutlaka görürsünüz. Zaman zaman bu ayakların 4 hatta 5 olduğu da gözlenmiştir. Çünkü arada üniversiteler ve TSK da kendine düşeni yapma gayreti içinde bu organizasyonun bir aşamasında yer alıyorlar.
Türkiye'nin onlarca yıl kaybetmesine neden olan darbeler, muhtıralardan sonra, yine kayıp yılların mimarı olan 367 skandalı ve devamındaki süreci tek tek incelediğimizde bu ayakların müthiş bir uyum içinde çalıştığını görüyoruz. Bu ayaklar, son olarak Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e rest çekmesi, İsrail'in devlet terörü işlediğini açıkça tüm dünyanın gözü önünde söylemesi, Davos'u bu vesile ile tanımadığını açıklaması gibi, sadece Türkiye değil, tüm dünyayı ilgilendiren müthiş gelişme sonrasında da aynı oyunu sahneye koydular.
Bazıları önce nabız yokladılar-Deniz Baykal gibi-ama önce öncü kuvvetlerini devreye soktular. Yani önce saldırttılar. Nabız yoklayacaklar ya... Onur Öymen'i konuşturdu Baykal, derhal milletten sert tepkiler. Bir kaç isim daha aynı saldırıyı yaptı. Tavır yine aynı. Ama dünya ayakta, millet ayakta, Türkiye'nin dört bir tarafında kitleler akın akın destek mesajları veriyor. Dünya ayakta, komşu Yunanistan medyası bile 'Hoş geldin Davos Fatihi' manşetleri atıyor, Erdoğan adına besteler yapılıyor, yüzbinlerin katıldığı mitingler düzenleniyor, Arap medyası kendi liderlerinin adeta yüzüne tükürüyor, kukla yönetimler bile alttan alttan destek mesajları yayınlıyor, İsrail Büyükelçisi kameraların karşısına geçip sükûnet çağrısı yapıyor, saymakla bitmez ki...
Peki, bizim şebeke ne yapıyor. Çok basit, 367'nin mucidini-ne alakaysa-konuşturuyorlar. O onursal bir makamda ya... Hani millet olarak onur duyacağımız bir şeyi olmasa da bazılarının onun akıl hocalığı olmadan yaşayamadığını artık öğrenmiş olduk. Şebekenin bir ayağı yargıyı hemen koyuyor, damgayı vuruyor ve hedefi gösteriyor. Peşinden ne mi oluyor, Aydın Doğan medyası başta olmak üzere Cumhuriyet gazetesine kadar varan malum çevre inanılmaz bir saldırı hareketi başlatıyor. Geçmişte yaptıkları sahtekârlıkları tamamen bir kenara bırakarak, bütün dünyanın destek verdiği bir gerçeği karalamaya çalışıyor. İşte örgütlenme bu, millet ayakta, millet coşkulu, en Kemalist’i bile 'işte bu' diye haykırırken bunlar 'ama' diyerek kesiyorlar sözlerini.
İşte bu 'ama' bitiriyor işi. Bu 'ama' öyle bir şifre ki, hepsine sunulmuş bir emir gibi.
Ergenekon'un amele takımı, suikastçı, itirafçı, bombacı, kaçakçı, bıçakçı, bölücü, darbeci takımı dalga dalga içeri alındı. Beyin takımı dışarıda. Birileri bir numara, iki numara üzerinden senaryolar çiziyor, birileri şemalarda üstü çizili isimleri tahmin yarışına giriyor. İçeride ya da dışarıda, Ergenekon(belki adı başkadır) denen örgütün beyin takımı aktif. Faaliyetlerini hız kesmeden yürütüyor. Ayakları hala sağlam, yargı, siyaset ve medya. 'Ama'yı yerleştirmiş piyonlarının ağzına, saldırdıkça saldırıyorlar.
İllegal Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'den, eş durumundan yazar Ruhat Mengi'ye kadar... Ahmet Hakan'dan korkak Ertuğrula kadar... Her dönemin şapkasını alıp kaçan Çoban Sülü'sünden, Ergenekon'un avukatına kadar... (ben başka bir rolünün olduğuna inanıyorum) hepsi aynı şifre ile konuşuyor. İnanmayan gündemi iyi takip etsin. Kimse de bunlar birbirinden habersiz konuşuyor demesin.
Bu işin 'ama'sı 'mama'sı yok. Bu yapılanma tesadüfî değil, ciddi bir organizasyon. Kökeni kadar genişliği de akıl sınırlarını zorlayacak cinsten. Bireyleri, (siz adına halk da diyebilirsiniz) tamamen reddedip, inandıkları şey uğruna ya da hedefledikleri şey uğruna her türyü kirli tezgâhı planlayacak kadar insanlıktan soyutlanmış insanların ayakta tutmaya çalıştığı bir düzen. Ve ellerinde sayısız senaryolar. Bir gün mutlaka bitecek bu senaryolar, lakin o güne kadar çok dikkatli olmak lazım. Millet olarak uyanık olmak lazım, nasıl mı, artık herkes herkesi tanıyor nasıl olsa, konuşanları iyi takip edin ve iyi analiz edin, bakın bakalım aralarında fark görebilecek misiniz?
Bunlar 'ama'sız yaşayamaz çünkü, bunlar aynı sistemin bir parçası ve aynı yerden emir alıyorlar.