ABD ve İsrail dostluğu Türkiye’yi zorluyor
ABD'de kim ya da hangi ekip yönetime gelirse gelsin İsrail'e her durumda destek verme politikalarında değişiklik olmuyor. Kuruluşundan bu yana BM'nin İsrail'e karşı yaptırım uygulamasını engelleyen de ABD oluyor. Sanki, ABD'nin varlık sebeplerinin başında İsrail'e destek vermesi geliyor. İsrail'in 22 gün boyunca Gazze'yi bombalaması karşısında dünya ayağa kalkarken tek kılı kıpırdamayan ülke ABD oldu. Hatta, İsrail vahşetine açıktan destek veren ülke de ABD idi.
Davos'ta yaşanan kazanın (!) ardından da ABD benzer tutumunu sürüdürüyor. Toplantıyı terk ettiği için Başbakan Erdoğan suçlanıyor, yanlış yaptığı ileri sürülüyor. Hatta bununla da kalınmıyor, "Bir daha olmasın" yollu ikazda bulunuluyor. Hemen belirteyim ki "Bir daha olmasın" denirken bu ikazın hedefinde sadece Türkiye var. ABD Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Robert Wood'un şu değerlendirmesi dikkat çekici değil mi?:
"Öyle anlaşılıyor ki çok sert ifadeler kullanmışlar ve Başbakan çekip gitmiş. Bu tip şeyler talihsizliktir. Görmek istemediğimiz hareketlerdir. Çünkü, Türkiye ile İsrail, ABD'nin önemli müttefikleri ve bölgede oynadıkları önemli bir rol var. Yani bölgedeki kilit oyuncuların birbirleri ile iyi bir işbirliği içinde olmaları çok önemli. Benim izahım bu."
Bu arada ABDdışişleri çevrelerine atfen gazetelere yansıyan başka bir haberde de şu değerlendirme yapılıyor:
"Başbakan'ın vicdanen çok önemsediği bir meselede ve Davos gibi açık bir tartışma ortamında saygı sınırlarını zorlayarak kalkıp gitmesini, kolay kabul edilebilir bulmuyoruz".
Dikkat edilirse ABD kaynaklı tüm değerlendirmelerde tek taraflı olarak Türkiye Başbakanı saygısızlık yapmakla suçlanıyor. Bu bakımdan görünen o ki, ileriki günlerde Türkiye, İsrail ve ABD tarafından sıkıştırılmaya çalışılacak. Zaten bunun işaretleri de görülmeye başlandı.
İsrail'de yayınlanan bir gazetede dün yer alan haber İsrail'in ileri teknoloji ürünü silahları Türkiye'ye satmamayı düşündüğü şeklindeydi. Bir bakıma Türkiye'nin İsrail ile daha önce silah alışıyla ilgili imzaladığı anlaşmayı rafa kaldırmak gibi bir düşünceye sahip oldukları belirtiliyor. Halbuki Türk halkı Başbakan Erdoğan'dan benzer tavrı bekliyor. Yani İsrail ile gerek silah alımı ile ilgili gerek askeri alanda ve özellikle de İsrailli pilotların Konya'da eğitim görmelerine imkan veren anlaşmayı iptal emesi beklenirken, İsrail ve ABD şimdiden karşı atağa geçmiş görünüyorlar.
Bu bakımdan Türkiye'nin sadece İsrail'in değil ABD'nin de dostluk ve müttefikliğini yeniden sorgulaması gerekiyor. Görünen ve bilinen o ki, İsrail ve ABD iki yapışık ikiz gibidir ve Türkiye'nin ABD ya da İsrail ile arasında bir ihtilaf çıktığında Türkiye yalnız kalmaya mahkumdur. Kesinlikle Türkiye'nin haklılığı bir anlam ifade etmeyecektir. Bundan önceleri etmediği gibi.
Meseleye bu açıdan baktığımızda Türkiye özellikle İsraille ilişkilerini sorgulamadan ve bu yönde bir adım atmadan Başbakan'ın Davos'ta sergilediği tavır bir içgüdüsel tepkiden öte gitmiş olmayacaktır ve Filistin davasına da kesinlikle müsbet bir etkisi olmayacaktır.
Böyle olunca da Başbakan Erdoğan'ın Davos'taki tepkisi sadece iç politikaya yönelik ve yaklaşan seçimler için bir yatırım anlamına gelecektir.
Başbakan Erdoğan Davos'ta dik durarak gururumuzu okşadı ama, hemen arkasından İsrail ve ABD'den gelen açıklamalar gurur kırıcı mahiyettedir ve tüm bu açıklamalar karşısında sürekli olarak alttan alan ise Türkiye olmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.