Üretim artmadan fiyatlar emirle düşmez
Üniversitelerde ekonomi derslerinde serbest piyasada fiyatları arz ve talebin belirlediği öğretilir. Yani, eğer üretim (arz) talebin altında kalıyorsa fiyatlar yükselir, eğer üretim talebin üzerinde ise fiyatlar düşer. Elbette her zaman böyle olmayabilir. Ancak, ana kural budur diye öğretilir. Bu bakımdan tüketicinin artan fiyatlar karşısında ezilmesini önlemenin üç yolu vardır. Birincisi ve en önemlisi üretimin artırılmasıdır. İkincisi ise üretimin kısa sürede artırılmadığı bir durumda özellikle gıda maddelerinde yönetimler üreticileri destekleyerek fiyatların yükselmesini engellerler. Yani farkı devlet karşılar. Bu yola üretici ve tüketiciyi korumak için zaman zaman başvurulması gerekebilir ama bunun sürekli kılınması başka sıkıntılara yol açar. Bir üçüncü yol ise çeşitli sebeplerden dolayı içerideki üretim talebi karşılamadığı hallerde dışarıdan mümkünse ucuz ithalata başvurulur. Böylece tüketici korunmaya çalışılır.
Tüm bu tedbirler ülke ekonomisinin sürekli olarak istikrara kavuşmasını sağlamaz. Bunlar geçici tedbirlerdir. Esas olan üretimin artırılmasıdır. Üretim artırılmalıdır ki hem üretici korunsun hem tüketici mağdur olmasın, hem de ülke dış borçtan kurtulsun. Çünkü ithalat süreklilik arz ettiği durumda yerli üretim ister istemez bundan zarar görür. Başka ülkelerin çiftçileri zenginleştirilirken kendi çiftçimiz fakirleşir. Sonuç olarak insanlar tarım ve hayvancılık alanından çekilmeyi denerler. Yani, kırsal kesimden şehirlere göç başlar. Belki tarım ve hayvancılık kârlı hale geldiğinde tersine göç başlayabilir. Ancak, bu sanıldığı kadar kolay değildir. Ülkemizde 1950’lerde başlayan kırsal kesimden şehirlere göç, köylerimizi boşaltmış birkaç yaşlı insanın oturduğu yerler haline gelmiştir. Bunun sonucu olarak tarım ürünleri ve hayvancılıkta dışa mahkûm hale geldik.
Bunun için öncelikli olarak kırsal kesimi yaşanabilir hale getirmek gerekiyor. Bunun da ötesinde geçmişte ekildiği halde yıllardan beri ekilmeyen arazilerin ekilmesinin sağlanması şart. Bu yönde zaman zaman bir takım tedbirler alındı. Söz gelimi arazi sahiplerine dönüm başına destek ödemesi yapıldı. Ancak, bu ödeme araziye yapıldığı için tarımsal üretimde istenen artışı sağlamadı. O zamanlar bu durumu dile getirmiştim. Bu bakımdan destek ödemenin ürüne yapılması gerekiyor. Böylece çiftçi hem aracıların insafına terk edilmemiş hem de tarımsal üretimde gerileme olmamış olurdu. Araziye dönüm başına ödeme yapıldığı takdirde bu arazilerin tamamının ekilip ekilmediğinin ciddi olarak kontrolü gerekiyor. Kontrol yapılmadığı ya da yapıldığı halde dostluk ve akrabalık ilişkileri sebebiyle yıllar öncesinden tarım arazisi vasfını kaybetmiş arazilere de ödeme yapılabildi. Bu arazi sahipleri de oturdukları yerden para kazanmış oluyorlar. Tarımla uğraşan kesimlerin tümünü bu yola başvurduklarını söylemek elbette doğru olmaz. Ancak, kontrol sağlıklı olmadığı takdirde gerçekten devlet desteği alan ve arazisini eken ile ekmeyen aynı çuvala konulmuş oluyor.
Seçimler öncesi fiyatları düşürmek için topluma sunulan tanzim satış merkezleri seçimlerle birlikte varlığını kaybetmeye başladı. Böyle olunca iktidarın tanzim satış merkezlerini sadece seçimlere dönük hayata geçirdiği birer seçim yatırımı olarak kullandığı ortaya çıktı. Şimdi iktidar yanlısı ve bazı muhalif gazeteler söz birliği etmişçesine, “Tanzim bitti, fiyat arttı” ya da “Tanzim çöktü fiyatlar patladı” başlığı altında haberi veriyorlar. Netice itibariyle ayak üstü bir seçimi atlatmak adına alınan ve uygulamaya konular kararlar ile fiyatların dengelenmesinin mümkün olmadığı görüldü. Bunun için de sadece tarım ve hayvancılıkta değil, hayatın her alanında üretici ve tüketicinin ezilmemesi için üretim artışı sağlanmasına ihtiyaç var. Bu hususa Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu seçim kampanyası sırsında her fırsatta dikkat çekti, üretim artmadan dışa bağımlıktan kurtulamayacağımız hatırlatıldı ama iktidar kanadı tanzim satışların önünde oluşan kuyrukları varlık kuyrukları olarak takdim etmeyi tercih etti. Seçimlerden sonra ne yazık ki tanzim satışlar bitince varlık kuyrukları da son buldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.