ABD hâlâ dostumuz mu?
ABD Başkan Yardımcısı Pence ve Dışişleri Bakanı Pompeo’nun yaptıkları açıklamalar medyamızda genellikle, “ABD’den Türkiye’ye büyük saygısızlık” ve “Türkiye’ye stratejik tehdit” nitelendirmeleri ile yer aldı. Bu nitelendirmelerin yanlış bir tarafı yok. Hatta hafif olduğu bile söylenebilir. Çünkü sadece son S-400 füze alımları ile ilgili değil, hemen her konuda ABD ülkemize karşı düşmanca bir tavır sergiliyor. S-400 konusunda Rusya ile imzalanmış anlaşmanın iptal edilmesi, onun yerine kendilerinin Patriot füzelerinin alınmasını dayatıyorlar.
ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gerilmesinin tek sebebi S-400’ler de değil. Irak ve Suriye’deki terör örgütlerine sürekli silah sevkiyatı yapılıyor olması, Suriye’de terör örgütlerinin Türkiye’ye karşı tehdit oluşturur bir biçimde desteklenmesine devam edilmesi aslında iki ülke arasındaki ilişkileri kopma notasına getirmiş durumda. Belki de ilişkilerin kesilmesi gerekiyor. Bir hafta önce ABD’nin PKK/YPG terör örgütüne 300 TIR silah gönderdiği haberleri tazeliğini korurken bu def a dünkü bir gazetede, “ABD’den PKK’ya 115 bin tüfek” gönderildiği haberi vardı. Bu tüfeklerin kime karşı kullanılacağını sanıyorum sormaya bile gerek yok. Dikkat edilirse terör örgütlerinin hedeflerinin Türkiye olduğunu gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Bu cesareti de ABD’den aldıkları ortada. Diyebiliriz ki, ABD bir yandan Suriye’deki varlığının sebebini bölgeyi terör örgütlerinden temizlemek olarak açıklarken, öbür yandan Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen söz konusu örgütü silahlandırmayı sürdürüyor. Bunu da bu örgütü Irak ve Suriye’de kara gücü olarak kullanmayı planladığı açıkça ortada.
ABD bölgede Türkiye’yi dost olarak görmüyor. Hatta etkisiz hale getirilmesi gerektiğini düşünüyor. Bunun için DEAŞ terör örgütü meydandan çekilirken, yerini PKK/YPG’nin alması içinde her türlü desteği veriyor. Bu durum yıllardan beri devam ediyor. Diyebiliriz ki ABD ve yandaşları başta Suriye olmak üzere bölgede kesinlikle huzurun sağlanmasını istemiyor. Çünkü onlar karmaşadan, çatışma ve katliamlardan güç alıyorlar.
Benzer tespitleri sıkça belirttiğimi okuyucularım hatırlayacaklardır. Bir başka ifade ile ısrarla ABD ve yandaşlarından (Haçlı-Siyonist ittifakı) dost olmayacağını vurguluyorum. Ne var ki, bunca olaya ve düşmanlığa rağmen Türkiye’den yapılan açıklamalarda ABD’nin tavrının dostluğa(!) sığamayacağına vurgu yapılıyor. Çünkü hâlâ ABD dost olarak görülüyor.
Bir gazetede, “Pence’e anlayacağı dilden yanıt” başlığı altında yer alan haberde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açılmasından kısa bir alıntı aktarmak istiyorum:
“ABD’nin Türkiye’nin müttefiki olarak mı kalacağına yoksa iki ülke arasındaki dostluğu riske mi edeceğine karar vermesi gerekiyor.”
Bu cümlelerden de anlaşılıyor ki, Türkiye hâlâ ABD söz konusu olduğunda dost ve müttefik nitelendirmesini tercih ediyor. Hâlbuki ortada dost ve müttefik olarak nitelendirilecek bir ülke ve ilişki yok. Çünkü ABD’nin eylemlerinin dostluk ve müttefiklikle nitelendirilmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Yani, ABD için Türkiye’nin dost ve müttefikliği önemli değil. Onlar için ABD ve İsrail’in çıkarları önemlidir. Türkiye bu çıkarlar doğrultusundan kararlar aldığı ve hareket ettiği müddetçe dost gibi davranacaklar, aksi halde çirkinliklerini sergilemekten geri kalmayacaklardır.
ABD ve yandaşları Türkiye ile ilişkilerinin boyutunu net bir şekilde belirlemişlerdir. Türkiye onlar için vazgeçilmez dost ve müttefik değildir. Bu konuda karar vermesi gereken Türkiye’dir. Bunun için öncelikli olarak içeride birbirimize karşı meydan okuma ve kabadayılık taslamaktan vazgeçerek tek bir bütün haline gelinmesi gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.