Umut büyüdükçe zulüm küçülür
Biz Müslümanlar, umutlarımızın bağrında yalnızlığın acısını çekerek büyümüşüz. Zalimler için gerekli kefeni biçmişiz. Bizim inanç lügatimizde umutsuzluğun yeri yoktur. Çünkü umutsuzluk, Allah’ın rahmetine iman etmiş kimseler için en büyük düşmandır. Sömürünün ve zulmün hüküm sürdüğü bir ülkede, umutsuz olmak için elbette pek çok neden vardır. Ama koşullar ne kadar kötü olursa olsun, Mü’min insan için umut tükenmez. Çünkü can delinse de iman delinmez. İslâm imanını delip geçecek kurşun henüz icad edilmiş değildir. Kâfirler, zorba zalimler, Müslümanların bedenlerini delebilir ama imanlarını delemezler.
Allahû Teâla’ya tevekkül etmiş Müslüman için umut her zaman vardır. Umut, Allah yolunda mücadeledir. Umut, Hz. Musa’nın (a.s.) Firavun’a karşı, Hz. İbrahim’in (a.s.) Nemrud’a karşı verdiği mücadeleyi çağın Firavunlarına ve Nemrudlarına karşı sürdürmektir. Umut, kuyulara atılmış Yusuf’u sultan olarak görmektir. Allahû Teâla buyuruyor:
“Ey oğullarım, gidin, Yusuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf Sûresi / 87)
Umut, cemaat olmaktır. Umut, tuğyan ülkesinde tufan kopmadan karada gemiyi inşaa etmektir. Umut, muhacir için yol, mücahid için cephedir; cephe, güçsüzlerin gücü, çaresizlerin çaresidir. Cephe, cihad ile mukayyeddir. Cihad cephesi, mazlumların ve mahrumların sermayesidir. Umut, istikbali tağutlara, azmanlara bırakmama inancı ve kararlılığıdır. Umudun adı bundan dolayı cihad cephesidir.
Zulüm payidar olmaz. “Zulüm ile abad olan berbat olur.” Hiçbir zulüm düzeni ebediyen yaşayamamıştır. Hiçbir karanlık, sonsuz değildir. Umuda sarıldığımızda, zulmün karanlığının sonu daha çabuk gelecektir. Umut büyüdükçe zulüm küçülecektir. Umut iktidar olduğunda, zulmün iktidarı yıkılmış olacaktır.
Umut; suskunluğun dillere mühür olduğu, kalemlerin kırıldığı, kelâmın bittiği, güneşin ufuklardan çekildiği, karanlığın bütün ağırlığıyla kalplere çöktüğü anlarda; darda kalmış yürekleri, yaz yağmuru gibi ferahlatır… Hatırlayın Sevr Mağarası’nda kâinatın incisi, insanlığın birincisi Hz. Muhammed (s.a.v) Kur’an’ın ifadesiyle yol arkadaşı Hz. Ebubekir Sıddık’a (r.a.);
“Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir…” (Tevbe Sûresi/ 40)
Bu, imanı kurtarma uğruna verilen mücadelede umut büyütme dersidir. Düşmanımızın gücü umudumuzun tersidir. Umuttur, kızgın kumlarda serin suları fışkırtan. Umut nehridir şiir zarafetiyle şehirleri şenlendiren. Kerbelâ’yı andıran kurak ve çorak yaylalara, elvan elvan çiçekler açtırıp baharı yayan ve “Allah’a dayan, yeise kapılma!” diyen, umudun sesidir.
Umut; azmin kaynağı, şura kararının istikrarı, Allah yolunda cehdü gayret edenler için dizlerin takatidir. Allah yolunda imandan umut, umuttan komut alır yiğitler. Karanlığın karargâhını yıktıran onun nurudur. O nur ki; âşıkların yolunu aydınlatan semavi kandildir. Ye’se kapılmış yürekleri dirilten dildir.
Umut; cihad cephesinin sevdası, kalbin omurgası, yaşamın şahdamarıdır. O, kamburlaşmış tarihin belini doğrultan iman gücüdür. Umut; ölmüş toplumlara taze bir ruh ve yeniden diriliş menbaıdır. Umudunu kaybetmiş toplumlar, adil olanların değil, zalim olanların sayılarını çoğaltırlar. Çünkü umutsuz toplumların dirilişi ve direnişi olmaz.
Allah’a adanmamışsa yürek, yürek olmaz. Allah diyen yürek, Allah kapısından ırak olmaz. Allah’ın kapısından ırak olmayanların umutları tükenmez. Ye’se, umutsuzluğa kapılan mutlu olmaz. İmanlı olan umutsuz olmaz. Çünkü Müslüman için umut imandan gelir. Zalimlerin zulümleri karşısında umutlarını yitirenler, imanları delinmiş olanlardır.
Karşımızdaki zulmün ve zalimin küçülmesini, yok olmasını istiyorsak, umutlarımızı çoğaltalım. Umutlarımız ne kadar çoğalırsa, düşmanımız olan zalim de o kadar küçülmüş olur. Birçok zalimin iktidarda kalmasına sebeb olan, adaleti taleb eden ve adaletin hakim olduğu bir dünyayı özleyenlerin umutsuzluklarıdır. Müslüman olarak her umutsuzluğumuz, zulüm düzenleri için bir sermayedir. Bizim umutlarımızı yenilememiz ve büyütmemiz, zulüm düzenlerinin çöküşünü hazırlar.
Bu dünyada mutlu ve umutlu olmak, umudun bir parçası olmaktır. Umudun parçası olmak; zulme ve zalimlere karşı direnmek ve mücadele etmektir. Çağdaş Firavunların, Nemrudların zorbaların dayatmaları karşısında Müslüman halk asla çaresiz kalmaz. Hele hak ve hakikat uğruna ölen yiğitler varsa, hele halkın el-Hakk’ın hükmü ve hâkimiyeti uğruna verdiği mücadeleyi “kurtuluşa kadar!” sürdürme kararlılığına sahip bir öncüsü varsa, çaresizlik ondan uzaktır. Çağdaş Firavunların, Nemrudların, Tağutların hegemonyası altında çare, hepimize cihad cephesi kadar yakındır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.