Dikkat!... Dikkat!...
Unutma!…
Yüzlerce çocuğun; Oyun oynarken, okula giderken, okulda dersteyken, evine dönerken, fırında ekmek veya bakkalda gıda sırası beklerken veya evinde yatarken, gece yarısı kahpece öldürüldüğünü…
Küçücük elleriyle yerde cansız yatan anne ya da babasının çamura bulanmış yüzünü temizlerken, kahpe bir savaşın tekmesini yiyen masum yavruları…
Yürümekte zorluk çeken, silah seslerini bile doğru dürüst duyamayan yaşlıların “terörist” ilan edilip, vahşice öldürüldüklerini…
Unutma!…
Annelerin evlat acılarını… feyadu-figanları… kan renginde gözyaşlarını…
Evlatları annesiz-babasız, anne-babayı da evlatsız bırakan, cami, okul hastane dahil tüm yerleşim birimlerini yakıp yıkan; kahpe kurşunları… roketleri… füzeleri… bombaları… uçak, helikopter, top, tankları… kimyasal silahları… seyreltilmiş uranyum ve fosfor bombalarını…!.!.!.
Her bir parçası bir yana dağılmış yedili-yetmişli bedenleri… başsız gövdeleri… gövdesiz başları…
Ama yine de şehadet için yukarıya uzanan parmakları… aslan gibi kükreyen yiğitleri… mal, can ve kanlarını mukaddes dava uğruna sebil eden ümmetin yüz akı ve şeref sancağı olarak dimdik duran FİLİSTİNİ… GAZZEYİ…
Düşünebiliyor musun?
Bu dünyada gerçek toprak sahiplerini yerinden yurdundan eden, o insanları çocuk, genç, yaşlı, bebek, kadın demeden öldüren… Üstelik utanmadan bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka tüm bu vahşeti “toprak güvenliği(!) terörle mücadele!” kılıfına uyduran…
Ve daha da beteri dünyanın süper medeniyetleri, insan hakları beşikleri, halk egemenliği tutkunları olarak bilinen ülkelerce desteklenen…
Ve acı tarafı öldürdükleri insanların dindaş yahut ırkdaşlarına rüşvet vererek onları kendi saflarına çeken…
Ve daha da acısı o dindaşların duyarsız bir şekilde çocukların öldürülmelerine seyirci kalmasından büyük keyif alan…
TERÖRİST BİR DEVLET VAR…
Bu terörist devlet; Sonradan o coğrafyaya yerleşmiş, oraya geldiğinden beri huzuru unutturmuş, baskı ve savaşlarla yüz binlerce insanı öldürmüş, sürgüne yollamış, zindanlara atmış, aç bırakmış, ambargolar altında ezmiş…
Öldürülenler gayri Müslim olunca, yahut kendi çıkarlarına ters bir savaş çıkınca; en sert bildirileri yayınlayan, tehditler savuran, insan hakları ve uluslar arası hukuku hatırlatan liderler, öldürülenler Müslüman olunca sus-pus olmuş ve hiçbir tepki göstermemiş, çıkan sesleri de susturmaya çalışmışlar…
Kısacası!
Orada: Filistin’de, Gazze’de yani tam kalbimizde, yani tam ruhumuzda, yani benliğimizin ta içinde bir yangın var… O yangına her Müslüman ya da her insanlık bilincine sahip insan, tek damla su dökerse o yangın kül olacak…
O halde; sessiz kalma, kardeşine sahip çık, dualarında onları unutma, gücün oranında yardım et ve yardım bul, Yahudi ve ABD mallarını ve onları destekleyen medyayı BOYKOT et, boykotu yaygınlaştır. DUA ve BOYKOT u süreklileştir.
Şimdi sen; “Ben bu yangında kül olmayacak, o yangını kül edeceğim” diyor musun? “Kişisel kavgalarımı unutup Müslüman kardeşimin yahut insan temelinde benim gibi değerli olan kişilerin imdadına koşacağım” diyor musun?
Yoksa; “Bana dokunmayan yılan binyıl yaşasın” “Pis Araplar!” “Dedelerimizi arkadan vurdular” mı diyorsun?
Unutma ki; bu yalanlar Yahudi uydurmasıdır ayrıca bin yıl yaşayan yılan, bir gün mutlaka sana da musallat olacaktır!
SUSMA!
Bu vahşeti lanetle, bu insanlık suçunu haykır, nerede olursan ol ve ne şekilde olursa olsun bu zulmü dillendir… Yalancı ve riyakar terörist devletin; bu zulmü barış maskeleri ile örtmesine aldanma…
Ve şu ayetleri tefekkür et…
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 14/42)
“Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?” (Kaf 50/36)
“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar,
katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa 4/75)
Resûlullah (sav) şöyle buyuruyor:
''Müslümanların derdiyle dertlenmeyen, onlardan değildir ''
“Mü'minler, birbirini sevmede, yardımlaşma ve dayanışmada bir bedenin organları gibidirler. (öyle ki) bir organı rahatsız olduğunda diğer organlar rahatsızlık ve uykusuzluğa tutulurlar.”
Muhammed özkılınç 11/02/09