Ülkemizde yine neler oluyor?
Adamlar sanki huzur bozmak için varlar. Hem huzursuzluk çıkartıyorlar. Hem de suçu iktidara yüklüyorlar. Sanki her iktidara karşı olmak, onlar için millî bir görev. (Tabiî ki malum kartel medyasından bahsediyoruz) Her seçimde milletten ağızlarının payını alıyorlar. Onlar hangi partiyi tutarlarsa millet o partiyi yere seriyor. Utanmıyorlar da... Gazeteleri, televizyonları, dergileri, söylemleri ve yorumları ile ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar. Olmayan güçlerine bazı çevreleri inandırıyorlar amma millete yutturamıyorlar.
Bir defacık olsun, iyi niyetle halka yaklaşamıyorlar. Halk da onlar ne derse tam tersini yapıyor. Bir defacık olsun “Halkımız en doğru olanı yaptı” diyemiyorlar. Yalancı pehlivanlar gibi yenilmeye doymuyorlar. En çarpıcı gerçekleri bile göremiyorlar.
Son seçimlerde baskıcılık, dayatmacılık, darbe davetçiliği yapmasalardı... Cumhuriyet ve bayrak mitinglerinde, AK Parti’ye o kadar yüklenmeselerdi... Cici demokrasilerine biraz saygılı olsalardı... Millî mefahirimiz olan bayrağımızı ve cumhuriyeti sömürerek, halkı rencide etmeselerdi... “CHP’ye oy vermeyecek olanlar, MHP’ye versinler” demeselerdi... Kısacası AK Parti’yi mazlûm ve mağdur duruma düşürmeselerdi... AKP % 50’ye yakın oy oranı ile tek başına iktidar olabilir miydi? Bunlarda bükemediği eli öpmek gibi bir mertlik de yok... İşleri güçleri millî irade temsilcilerini atıl bırakarak, hiçbir icraat yaptırmamak... Şimdi de bu taktiği uyguluyorlar. Durmadan toplumu germe ve bunalım çıkarma peşinde koşuyorlar. Kuvvetler ayrımı umurlarında değil. Yüksek mevki ve makamlarda bulunan tuzu kuru bürokratları yalan ve yanlışlarla CHP lehinde kullanmaya çalışıyorlar. Bunda başarılı da oluyorlar. Böylece CHP’ye en büyük kötülüğü yapıyorlar.
Atatürk’ün kurduğu Halk Partisi’nin halkla barışıp kucaklaşmasına engel oluyorlar. Milletin göz bebeği millî ordusunu, seçimlerde ancak yüzde 18 oranında oy alabilen CHP’nin arkasında gösteriyorlar. Böylece kahraman ordumuza da kötülük yapmış oluyorlar. Tabiî ki bu kötülüğü açıkça da yapmıyorlar. çok defa kal diliyle değil de hâl diliyle yapıyorlar. Bunun somut örneğini, bugünlerde televizyonlarda gördük. İlk görüşümüzde gözlerimize inanamadık. çünkü inanılacak gibi değildi. Sayın Yargıtay Başsavcısı ve Danıştay Başkanı “Kanunsuz yasakların kaldırılmasının Anayasa’ya konulamayacağını” söylemişlerdi. Sayın Başbakan, “Herkes işine baksın!” diyerek balyoz gibi bir cümle ile konuyu kapattı. Arkasından TBMM Başkanımız “Hâkimler kararları ile konuşur. Sistemimizde en büyük güç Meclis’tir. Meclis’in üzerinde bir kuvvet yoktur!” dedi. Bu doğru, yerinde ve efendice söylenmiş sözleri, meydan okuma üslubu ile verdiler. Karakaya kardeşimiz “......Cinsine çeker” demez mi? İşte öyle. Medya, sayın başkanların açıklamaları üzerine balıklama atılmıştı. O güne kadar adlarını dahi bilmediğimiz sayın başkanları, bir günde kahraman ettiler. Sayın başkanlar bazı hukukçuları yanlarına alarak, resmî kıyafetleri ile bir yürüyüş yaptılar. önlerinde resmî üniforması ile bir albay yürüyordu. önce gözlerimize inanamadık. Sonra ve ertesi günü de bazı televizyon kanallarında aynı sahneyi gördük. Bizim bildiğimiz, şehirlerde asayiş polis, kırsal alanlarda ise jandarma tarafından sağlanır. Acaba sayın hukukçularımız koca Ankara’mızı dağbaşı mı zannetmişler? Kendilerini korumaya polisin gücü yetmez miydi? Acaba o albayı Genelkurmay mı göndermişti; yoksa albay kendiliğinden mi gitmişti? Eğer kendiliğinden gitmişse halkımıza ve dünyaya hangi mesajı, niçin vermek istiyordu? Biz bu hususun tahkikini yetkili mercilerden bekliyoruz. O akşam en güçlü holdingin bir TV kanalında programcı çok çarpık bir yorum yaptı. “AKP başörtüsü dayatması ile gündem değiştirmek istiyor” dedi. Ondan sonra da halkın sefaletini, açlığı, işsizliği istismara başladı. “Bu kadar sorun varken başörtüsü ile uğraşacak zaman mı?” diyordu. O kanalın sahibi olan patronun, 3 katrilyonluk vergi borcunun, “uzlaşma” adı altında yüzde 90’ına Maliye tarafından çizgi çekilmişti. Eh pes yani. Başörtüsünü mesele yapan AK Parti mi? Yalancı, iftiracı, mugalatacı kanal sahibi patronun marifetlerini daha 1-2 gün önce sürmanşetinde “Haydi ordan yalancı!” sözüyle Vakit ortaya koydu. Denilecek ki AKP böylelerine niye iyilik yapıyor? Ne yapsın AK Parti? çalıyı dolaşmak zorunda. O medyanın bir partiyi tutması da, o partiye atması da felâket. çünkü halkımız onların dediklerinin tam tersini yapıyor. Saygılarımızla...