Mevlüt Özcan

Mevlüt Özcan

"Onların kalbleri vardır, bununla idrak etmezler"

"Onların kalbleri vardır, bununla idrak etmezler"

Şuurumuz açık mı, kapalı mı?
İnsanın ekmeğe suya ihtiyacından daha fazla Allah (CC)'a ihtiyacı vardır. Midesini düşünüp kalbini ihmal edenleri Kur'ân-ı Kerîm sık sık uyarır: "...Onların kalbleri vardır, bununla idrak etmezler..."(Araf sûresi, âyet: 179) buyurularak bu hususa dikkat çekilir.

Şuursuz kimseler yaptıkları işin iyi mi kötü mü olduğunu bilmezler. Başkalarının helâkine de sebep olurlar. Şuursuz insanlar, hep işin kargaşalık tarafındadırlar. Hadiselerdeki inceliği idrak etmezler. Peki şuur ne demektir? diye sorulursa, bunun cevabı şudur: Şuur, anlama ve anlayış demektir. İdrak etmek, fehmetmek de aynı mânâdadır. Şöyle de diyebiliriz: Şuur, ruhi hâdiselerin, nefsimizde ve içimizde cereyan eden olayların vasıtasız bir surette bilinmesi halidir. Meselâ: Bir şeye üzülüyorum, üzüldüğümü de bilmiyorum. İşte bu üzüntüyü bilme hali şuurdur.

Şuurlu dendiğinde bilinçli insan, şuursuz insan bilinçsiz insan demektir.Şuursuz insanların kalp gözleri kapalıdır, ibret almazlar. Hakikatlere kulak vermezler, gerçekleri işitmezden, görmezden gelirler. İnsan imanını kaybedince herşeyini kaybediyor. Kalp boşalınca firaset, şuur, idrak gibi güzel melekeler yok olup gidiyor. Ortada robot gibi bir insan kalıyor. Yani, problemli biri.

Şuursuz insanlar hadiseleri değerlendiremezler. Hadiselerin haklı-haksız taraflarını sezemezler. Değerlendirmede hata yaparlar, günah işlerler, zulüm etmiş olurlar. Bu husus Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle beyan edilir: "Allah'ı ve mü'minleri aldattıklarını zannederler. Ancak kendi nefislerini aldatmışlardır. Yaptıkları işlerin farkında değillerdir." (Bakara sûresi, âyet: 9)

Muhterem Müslümanlar!
İslâm'ın emir ve yasakları kişiye bir şahsiyet kazandırır. Emirleri yapan, nehiylerden kaçan bir Müslüman; zihnini iradesinin kontrolüne verir. Dıştan gelen her hadisenin haberi sansüre tabi tutulur. Kişinin şahsiyeti şuur altından gelen tesir ve temayüllerle renklenir. Bu tesir ve temayüllerin hayra ve yüceliklere müteveccih bulunmasıyla şahsiyet kemâle yönelir. İslâmiyet kalp temizliğine çok önem vermiş, oranın temiz tutulmasını farz kılmıştır. Şuura giden yollar kontrole tabi tutulmazsa, vücut uzuvlarımıza gayr-i meşru şeyler girmeye başlar. Kalbini temiz tutmayan bir kimsenin eli, gözü, midesi, kulağı, ağzı hep ilâhî yasakları ihlâl eder. Gözünü, kulağını, dilini, elini yerinde kullanmayan kimselere şuursuz tâbirini kullanırız.

Bir örnekle konuyu biraz daha açalım:

Çeşit çeşit tartı âletleri vardır. Küçük, hassas teraziler vardır. Altını onunla tartarlar. Odun, kömürü de kantarla tartarlar. Mü'minin anlayışı, idraki çok hassastır. Mü'min firaset sahibidir. Eşyanın iç yüzünü bilmenin şuurundadır. Allah'a iman etmeyenlerin anlayışı, idraki ise kantara benzer, ince ve hassas şeyleri tartamazlar/anlamazlar. Kur'ân bir şeye helâl demişse, ondaki hikmeti çözemezler. Haram denilen şeyin inceliğini düşünemezler. Bu sefer ya inkâra yeltenirler veya kompleks olarak alay ederler. Şuursuz kimseler Hz. Peygamber (SAV) Efendimiz'in emirlerine itaat ederek kökünden ayrılıp gelen ağaçtan, Salih (AS)'in devesinin çıktığı taştan, Yunus (AS)'u yutan balıktan, Musa (AS)'nın sopasını vurarak su çıkarttığı taştan, Süleyman (AS)'ın mektubunu Belkıs'a götüren kuştan, Nuh (AS)'un gemisine binen hayvanlardan, Ashab-ı Kehf'in köpeğinden, Abdülkadir Geylâni'nin arslanından çok daha aşağı ve nasipsizdirler.

Demek ki şuur, insanın meşru bir şekilde düşünüp, güzel bir şekilde karar vermesi ve hayatını o güzel karar istikametinde tanzim etmesi mânâsını taşır. Bu, Müslümanın önemli bir vasfıdır. Bu vasfımızı kaybetmeyelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mevlüt Özcan Arşivi