Başı değil kuyruğu kesilirse daha beter sokar Engerekon!
- Lütfü Bey; Ergenekon’un çok derin bir yapılanma olduğunu artık Ergenekon Davası’nda yargılananlardan bazıları da söylemeye başladılar.
Nitekim Ergenekon Davası kapsamında yargılanan emekli general Erdal Şenel ile araştırmacı Erhan Göksel bu konuda önemli itiraflarda bulundular. Üstadım; ne diyorsunuz onların bu itiraflarına?
- Emekli general Erdal Şenel, “Bana gösterilen belgelerden Ergenekon’un çok derin bir yapılanma olduğunu anladım ve bu örgütün faaliyetlerinden dehşete kapıldım” itirafında bulunuyor. Araştırmacı Erhan Göksel ise itirafında “Ergenekon hakkındaki iddialar doğru. Ancak hesap Veli Küçük gibi piyonlara kesilecek” diyor. İşte beni de Ergenekon’da hesabın Veli Küçük gibi küçüklere kesilmesi korkutuyor. Ergenekon’un büyüklerini kurtarmak adına Ergenekon’un küçüklerinin feda edilmesi korkutuyor. Ergenekon’u engerek yılanına benzetirsek, engereğin başı değil de kuyruğu kesilirse daha da azar. Daha da beter sokar. Bütün mesele; adı ister Ergenekon olsun, ister Engerekon olsun, ülkemizdeki Gladio türü örgütlenmenin başını kesmektir. Bu örgütün halkımıza verdiği zararlara son vermektir. Bu konuda İtalya’da yapılanlar iyi bir örnektir. Bakın geçenlerde İtalya’daki Gladio’nun başı olan eski Cumhurbaşkanı Cossiga’nın itirafları yayınlandı. Cossiga itiraflarında, “Örgüt ABD’den para aldı; toprak altında gömülü olarak bulunan silahlar özel harekatçılara jandarmanın stoklarından verilen silahlardı” gibi açıklamalar yaptı. İtalya’da Gladio’nun başı, bir cumhurbaşkanı çıktı. Acaba bizdeki Gladio’nun başı bir Genelkurmay Başkanı çıkar mı! Bunun ortaya çıkması için ise Ergenekon soruşturması nereye kadar uzarsa oraya kadar uzamalı. Zaten İtalya’da bu yapıldı. 14 bin kişi gözaltına alındı, 7 bin kişi sorgulandı. Gözaltına alınıp sorgulananlar arasında generallerden medya patronlarına kadar her kesimden insan vardı. Gladio’nun başına işte böyle ulaşıldı. Oysa bizdeki Ergenekon’da hapse konulan birkaç general de dışarı çıkartıldı; içeride üst seviyede tutuklu kalmadı. Bilelim ki ülkemizdeki Gladio türü derin yapılanmanın başına ulaşılamazsa yine bizi bekler karanlık suikastlar, bombalı eylemler, faili meçhul cinayetler! Ve yine bizi bekler darbeler!
AL SANA OY, GEL BENİ SOY!
- AKP lideri Tayyip Erdoğan’ın sağ kolu Şaban Dişli’den sonra, CHP lideri Deniz Baykal’ın sağ kolu Mehmet Sevigen hakkında da yolsuzluk iddiaları belgeleriyle ortaya konuldu. Bu durumda millet “İktidar liderinin de, anamuhalefet liderinin de sağ kolu böyleyse ne olacak bu ülkenin hali” demez mi?
- Bırakın bugünü, bizim ülkemizde siyasetçinin dünü nedir? Siyasetçilerimizin dünü hırsızlıklarla, yolsuzluklarla dolu değil midir? Mesela geçmişten beri iktidara her gelen parti haksız kazançlar sağlayarak kendi zenginlerini üretmemiş midir? Ta CHP’nin tek parti olduğu dönemden beri bu böyle değil midir? Hele de demokrasiye, çok partili döneme geçtiğimizden beri iktidara gelen partilerin liderlerinin yakınlarını, yandaşlarını zengin etmesi alıp başını gitmemiş midir? Maalesef bizim ülkemizde seçimler “Al sana oy, gel beni soy” anlamına gelmiştir! Maalesef bizim ülkemizde demokrasi dediğiniz, hırsızını seçme özgürlüğünden başka bir şey değildir! Maalesef bizde seçim dediğiniz, sağcı hırsızlar mı soysun seni, yoksa sosyal demokrat hırsızlar mı tercihini yapmaktan ibarettir! Maalesef ülkemizde kirli siyasetten temiz siyasete geçilememiştir. Mesela niye ülkemizde iktidar partisi ile iktidara gelme ihtimali bulunan partinin milletvekili, belediye başkanı olmak için adaylar birbirini yer? Hiç şüphesiz ki bunlar milletvekili maaşı, belediye başkanı maaşı almak için birbirlerini yemezler. Milletvekili olmanın, belediye başkanı olmanın imkanlarını kullanarak büyük rantlar yemek için birbirlerini yerler! Bakın CHP lideri Deniz Baykal’ın sağ kolu Mehmet Sevigen’in aracılık yaptığı İstanbul’un en değerli yerindeki yeşil alanı inşaat alanına çevirip büyük rant elde etme projesi nasıl gerçekleşmiş? Mehmet Sevigen’in aracılığında CHP’li ve AKP’li belediye meclis üyelerinin rant ittifakı yapması sonucu gerçekleşmiş. Ben size bir şey söyleyeyim mi, sadece milletvekilliği, belediye başkanlığı maaşına razı olmaları söz konusu olsa, bunlar milletvekili de, belediye başkanı da olmaz. Hatta partiler milletvekili, belediye başkanı adayı bulamaz! Milletvekili, belediye başkanı olmak için şimdiki gibi aday çokluğu değil, aday yokluğu durumu yaşanır!
İLKELERİ İLKESİZLİK!
- AKP Hükümeti’nin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ABD’ye gidip kalp ameliyatı olmasını, CHP yandaşı medyanın bazı yazarları, “Atatürk hastalığının en ileri dönemlerinde bile yurt dışına gitmeyi düşünmemiş, kendisini Türk doktorlarına emanet etmişti” diyerek eleştirdi. Ne diyorsunuz onların bu eleştirisine?
- Atatürk ile aynı fikirdeyim; ben de yurt dışına gitmez, kendimi Türk doktorlarına emanet ederdim. Hele de ülkemizin pek çok hastanesinde dünya çapında başarılı kalp ameliyatları yapılabildiğine göre, bunun için yurt dışına gitmeyi bir an bile düşünmezdim. Şimdi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ameliyat olmak için ABD’ye gitmesini “Atatürk hastalığının en ileri dönemlerinde bile yurt dışına gitmeyi düşünmemiş, kendisini Türk doktorlarına emanet etmişti” diyerek eleştiren CHP’li yazarlara gelelim. Bunlar vakti zamanında Turgut Özal’ın da kalp ameliyatı olmak için ABD’ye gitmesini “Atatürk kendisini Türk doktorlarına emanet etmişti; Turgut Özal ise kendisini Amerikan doktorlarına emanet etti” diyerek eleştirmişlerdi. Peki ama CHP’liler, sosyal demokratlar, onursal başkanları Erdal İnönü’nün tedavi olmak için ABD’ye gitmesini niye hiç eleştirmediler? Yine CHP’liler, sosyal demokratlar, kendi liderlerinden İsmail Cem’in ABD’ye gidip tedavi olmasını niye hiç eleştirmediler? Niye “Atatürk kendisini Türk doktorlarına emanet ederken, Erdal İnönü ile İsmail Cem’in kendilerini Amerikan doktorlarına emanet etmeleri yanlıştır” demediler? Bir şey yanlışsa, kim yaparsa yapsın yanlıştır. Yanlış gördüğünüz bir şeyi AKP’li siyasetçi yapınca eleştirir, CHP’li siyasetçi yapınca eleştirmezseniz, sizin bu yaptığınızın adı ilkesizliktir, tutarsızlıktır. İşin daha da beteri bu CHP’li yazarlar, ABD karşıtı olduklarını söyleyip de başları, dişleri, kalpleri azıcık ağrıdığında bile hemen Amerikan Hastanesi’ne koşarlar. İlkesizliği ilke edinmiştir bunlar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.