Tağutların ziyareti, mazlumlara ihaneti hatırlatır
Tağutları, Firavunları, Azmanları bol olan bir dünyada yaşıyoruz. Tuğyan sel olmuş insanların üzerine akıyor. Tuğyana tutunan insan hem kendisini, hem ailesini, hem de çevresini yakıyor. İslâm topraklarının büyük bir kesimi fiilen müstevli tağutların istilâsı altındadır. Tağutlar, girdikleri beldelerde taş üstünde taş bırakmadılar. Günümüzde küresel tağutlar Amerika ve Rusya’dan çıkmaktadırlar. Gerek Rusya, gerek Amerika ve gerekse bunların avaneleri hükmündeki İsrail gibi ülkeler, hem insan, hem de medeniyet katilleridir.
Batı’nın, Amerika’nın değerleri, kriterleri üzerine hayatı oluşturmak demek, onların zulümle, ihanetle, kanla, talanla inşaa ettikleri dünyayı kabul etmek demektir. Böyle bir dünya, efendilerine, sözüm ona tağutlarına benzemek için yüzünü ağartmaya ya da saçlarını düzleştirmeye çalışan kölelerin dünyasıdır.
Barack Obama’nın Türkiye’yi ziyaret etmesine sevinenler, tuğyana umut bağlayanlardır. Barack Obama; Amerika’da Beyaz Saray’ın zenci kölesidir, dışarıda ise Beyaz Saray’ı temsil eden küresel bir tağuttur. Tağutlar, insanlığa tuğyandan gayrisini armağan etmezler. Barack Obama, Amerikan conilerinin bir İslâm toprağı olan Irak’ta işlemiş oldukları cinayetleri sürekli kılmak ve conilerin nöbet değişimlerini kolaylaştırmak, güvenli kılmak için Türkiye’ye gelmektedir. Ayrıca Şeytan Amerika’nın; Irak’ta Lozan’la yırtılıp atılan Wilson prensiplerine uygun olarak haritayı yeniden çizmek, enerji kaynaklarının üzerine oturmak -özellikle Kerkük’ü kontrolünde tutmak-, Irak’taki dinî ve etnik grupları bir daha bir araya gelemeyecek şekilde birbirine düşürüp, Irak’ı parçalamak, böylece İsrail’e tehdit teşkil eden bir devleti ortadan kaldırmak siyasetine işlerlik kazandırmak ve fiilen Türkiye’yi de buna ortak etmek için gelmektedir. Şunu bilelim ki; Amerika eli kanlı bir katildir. Irak’ta milyonlarca Müslüman’ı katletmiştir. Irak’ın yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını talan etmiştir. Irak’ta Müslüman halkın namusunu payimal etmiştir. Bir medeniyeti yağmalamış ve ele geçirdiği medeniyetin kalıntılarını talan etmiştir. Dolayısıyla Amerika hem bir insaniyet, hem de bir medeniyet düşmanıdır. Katil Amerika’yı “Medeniyetlerin Buluşması” konferansına davet etmek, bizzat insanlığa ve medeniyete ihanet etmektir. Bakınız Nisan 2003… Amerikan ve İngiliz işgâl güçleri Bağdat’ın kontrolünü ele geçirir geçirmez, Irak tarihsel birikimini birkaç saat içerisinde kaybetmiştir. Babil, Asur ve Sümerler başta olmak üzere, çeşitli uygarlıklara ait nadide eserler; Batılı burjuvaların koleksiyonlarındaki yerini almak için yola koyulmuştur. Ve ardından Moğol zorbalığını aratmayan görüntüler düştü haber ajanslarına. İşkenceler, baskınlar, katliamlar ve ekilen fesat tohumları… Dolayısıyla Amerika medeniyetler platformuna değil, insanlık suçundan, medeniyet soykırımından dolayı suçlu sıfatıyla mahkemelere çağrılmalı ve cezalandırılmalıdır. Amerika, insaniyet ve medeniyet suçundan dolayı cezalandırılmadığı müddetçe, bulaşıcı küresel bir mikrop olarak yayılmaya devam edecektir. Allahû Teâla bizi uyarıyor:
“Ey imân edenler! Mü’minleri bırakıp, kâfirleri dost edinmeyiniz! Yoksa Allah’a, aleyhinizde olacak apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz.” (Nisâ Sûresi, 144)
“Sakın zulmedenlere meyletmeyiniz! Öyle yaptığınız takdirde, ateş sizi yakalar ve Allah’tan başka sizin dostlarınız yoktur! Ve size yardım da edilmez!” (Hud Sûresi, 113)
Katil Amerika’ya dost olmak, Bağdatlı, Basralı, Kerküklü, Süleymaniyeli Müslüman bebeklerin kanlarını akıtan tağutlara ortak olmaktır. Amerikalılarla, Yahudilerle birleşmek, onları sevindirmek, Iraklı Müslümanlara, Filistinli Müslümanlara ihanet etmektir. Tağutlara iltifat etmek, tağutların elinden sağ salim olarak kurtulan mazlumları yeniden kendilerine teslim etmektir. Çünkü tağutlara iltifat kendilerine ülfeti, tağutlara ülfet ise külfeti beraberinde getirir. Allahû Teâla haber veriyor:
“(Melike:) Gerçek şu ki, krallar bir ülkeye girdiklerinde orayı ifsad edip bozguna uğratırlar / tarümar ederler; oranın soylu ve onurlu insanlarını aşağılarlar ve işte öyle yaparlar.”(Neml Sûresi, 34)
Yani istilâcı tağutların, zorbaların davranış tarzı (her zaman) böyledir. Tağutların beraberlerinde getirdikleri tek şey zulümdür. Onlar zulmün tüccarlarıdır. Mazlum ve mahrum halklar, tağutların işkence alanlarıdır.
Dünyada en kötü şey, zalimlerle beraber olmaktır. Tağutların ziyareti ile mazlumların ihaneti ikizdir. Tağutları memnun etmek, onların rızasını ve onayını almak amacıyla tağutları ziyaret edenler veya tağutlar tarafından ziyaret edilenler, mazlumlara ihanet edenlerdir.
Tağutlar; siyasette dönerli, kan dökmekte hünerlidirler. Silahlanmak ilimleri, masumları öldürmek ise talimleridir. Tağutlar plan ve projelerini uygulamak için ne durur, ne de aldırırlar. Onlar camiyi de, hastaneyi de vururlar. Tağutları ağırlamak, mazlumların yüreğini dağlamaktır. Kısacası tağutların ziyareti, mazlumlara ihaneti hatırlatan bir felâkettir.
Tağutlar, inatlaşmada maymun tabiatlıdırlar. Onları yaş değil, savaş hizaya getirir. Mevlana’nın güzel bir tesbiti var: “ Savaş, delilerin ellerindeki kılıçları alsınlar diye Mü’minlere farz kılınmıştır.” Mesnevi Tercemesi / Ter: Veled İzbudak, C: 4, Sh: 118) Zaman, küresel tağutlarla hesaplaşma zamanıdır.
Siz zamanın nesnesi olmak ile zamana müdahil olup, onun öznesi olmak arasındaki derin hesaplaşma ve yüzleşme nöbetinin size geldiğine inanmıyorsanız ve bu nöbete gitmeye hazır değilseniz, bir ömür boyu esir kalmaya mahkûmsunuz. Gideceğiniz yeri unutmuşsanız, geldiğiniz yere bakın!
Başını kayb etti ümmet, artık gülmez ufuklar
Bak sana feryad ediyor yetim kalmış çocuklar
Şu Irak ağıt yakıyor, çiğneniyor Kerbela
Cami kubbesinde matem, minarelerde sala
Firavunları aratmıyor çağın savaşları
Aksın akan Fırat ile Dicle’nin gözyaşları
Tarihin yağmalandı şu istikbalin tarumar
Yaşanmaz bu zilletle şahadette hürriyet var!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.