Başlığa aldığım "Seçim bitti, Obama gitti artık ekonomiye dönülmeli" cümlesi CHPGenel Başkanı Baykal'a ait. İlk bakışta sanki haklı bir ikaz ya da hatırlatma gibi görünen bu cümle üzerinde biraz düşünülünce akla çeşitli sorular geliyor. Söz gelimi seçim, ekonomiyle ilgilenmemek için bir sebep teşkil eder mi? Ya da Obama'nın gelip gitmesi ekonomiyi kendi haline bırakmayı mı gerektirir? gibi.

Ancak, öyle anlaşılıyor ki CHPlideri Baykal; seçimleri ve Obama'nın gelip gidişini iktidarın ekonomi ile ilgilenmemesinin mazereti olarak görüyor. Olaya muhalefet böyle bakar, böyle değerlendirirse iktidarın ekonomiyi seyretmekle yetinmesinin yadırganacak bir yanı kalır mı?

Eğer iktidar partisi ekonomiyi seyretmekle yetinmemiş, gereken tedbirleri daha işin başında almış olsaydı şubat ayında sanayi üretiminde yüzde 23.7 gibi can alıcı bir düşüşle karşılaşılmamış olabilirdi. Açıklanan rakamlar sürekli olarak hemen her alanda üretimde düşüş yaşandığını gösteriyor. Üretimdeki düşüş elbette ihracaattaki düşüş demektir. Hatta ithalattaki düşüşü de beraberinde getiriyor. Kısacası yaşanan kriz tüm ekonomik göstergeleri alt-üst ediyor, rakamlar küçülüyor, işsizlik artıyor. Tüm bu gelişmeler olurken seçimler ve Obama'nın gelişi gerekli tedbirlerin alınamayışının sebebi olarak gösterilebilir mi?

Hükümetlerin asli görevi halkının refah ve mutluluğunu temin edecek tedbirleri almaktır. Seçimin devreye girmesi ülke sorunlarının bir kenara itilmesinine sebep olamaz/olmamalı. Bir yabancı ülke devlet başkanının ülkemizi ziyareti de yapılması gereken işlerin yapılmamasının gerekçesi olarak gösterilemez. Bu tür gerekçelere iktidar partisi sarılsa belki bir dereceye kadar anlaşılabilir ama anamuhalefet partisinin lideri çıkıp da, "Seçim bitti, Obama gitti, artık ekonomiye dönülmeli" diyorsa yapılan iş bir durum tespitinden çok iktidara arka çıkmak, şimdiye kadar yapılmamış olanlara iktidar adına gerekçe bulmak anlamına gelmez mi?

Milyonlarca insanın mutsuzluğunu görmezden gelerek bir takım gerekçelerin arkasına sığınmak mümkün değildir. Emekliler "Perişanız, mutsuzuz" diye feryat ediyor. İşsizler ordusuna hergün yenileri katılıyor. Her alandaki üretim düşüyor. Bu arada üretimin kayıt dışına, daha doğrusu merdiven altında üretime kayıldığı ileri sürülüyor. Özellikle gıdadakı merdiven altına kayışın aynı zamanda kalitede ve sağlık koşullarında gerileme anlamına geldiğini söylemeye bile gerek yok sanıyorum.

Elbette bunu söylerken merdiven altında üretimini sürdürenleri suçluyor değilim. Kriz ister istemez toplumu ucuz mala yöneltti. Böyle olunca bazı tesisler kapasitelerini düşürmek zorunda kalırken merdiven altı üretimde artış meydana geldi. Çünkü mesele bir arz-talep meselesidir. Talep varsa bu bir yolla karşılanır.

Bu gerçekler de gösteriyor ki, iktidar yapabileceği bir şey varsa tüm dikkatini ekonomiye ve yaşanan krize çevirmek durumundadır. Şimdiye kadar alınması gerektiği halde alınmamış bir takım tedbirler varsa bunun yapılamayışı kesinlikle seçimlerle ve Obama'nın ziyareti ile izah edilemez. Velev ki anamuhalet lideri böyle bir yola başvursa bile.

Seçimler mahalli yönetimler konusunda halkın iradesini ortaya koyduğu bir zemindir. Bir diğer ifadeyle hükümetin alacağı kararlarla ilgili değildir. Obama'nın ziyareti ise kesinlikle bizim sorunlarımızı çözecek bir gelişme olarak düşünülemez. Özellikle de ekonomik kriz konusunda kendi sorunumuzu kendimiz çözmek durumundayız. Çünkü şu anda Obama'nın durumu bizden çok daha kötü. "Kelin ilacı olsa önce kendi başına sürer" misali Obama'nın ziyareti sebebiyle ekonomiye yönelik alınması gereken kararların ertelenmesi düşünülemez.

Belli ki Sayın Baykal birşeyler söylemek adına "Siçim bitti, Obama gitti, artık ekonomiye dönülmeli" demiş.