Erbakan’ı doğru anladık mı?

Erbakan’ı doğru anladık mı?

Saadet Partisi Genel Merkezi, Milli Görüş hareketinin tanınmış isimleri ve Milli Görüş Lideri. İnsanlar bunun ne anlama geldiğini sorgularken iki türlü bir düşünceye kapılıyorlar.

Birincisi olumlu olan, yani siyasi yasaklarının ardından zaten hareketin en temel taşı olması hasebiyle Milli Görüş’ün yeni hamlesine ivme kazandırmak için yeniden harekete geçeceğini açıklayacak olan Prof. Dr. Erbakan’ın düzenlediği basın toplantısı…

İkincisi yani olumsuz olanı, ortamda bulunan ya da bulunmayan isimlere göre kendine ya da farklı alanlara pay çıkartılabilecek bir liderlik mücadelesi…

Aslında öyle mi peki…

Aklıselim düşünenler bunun gerçekten çok mantıklı cevaplarının olduğunu görecektir.

Milli Görüş’ü bilenler, bu hareketin bir liderinin de olduğunu iyi bilirler.

Saadet Partisi’ni bilenler de partinin bir genel başkanının olduğunu bilirler.

Milli Görüş’ün lideri olmakla Saadet Partisi Genel Başkanı olmak arasındaki farkı anlayamayanlar, çamur yarışında baya ter döktüler…

İşi AK Parti-Numan Kurtulmuş ilişkilerine kadar vardıranlar oldu.

Kurtulmuş’u bir anda silenler, Erbakan’ı Saadet Partisi Genel Başkanı olmayı isteyecek kadar hırslı göstermeye çalışanlar, komplolar, düzenler…

Bazen çok uzun yazıp her şeyi ayrıntısıyla anlatırsın ya..

Öyle bir konu ki ne kadar ayrıntıya girsen, içinden o kadar çıkılmaz oluyor. Zaten birileri de bunun böyle olması için gayret sarfediyor.

54. hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, basın toplantısı düzenlediği salonda, o koltuğa Milli Görüş Lideri olarak oturdu.

Milli Görüş liderinin cümlelerini iyi okumak lazım. Saadet Partisi’nin her neferinin bir diğeri kadar değerli olduğunu vurgulamak için “tabelanın önemi yok” dedi.

Numan Kurtulmuş’u gözen çıkardığını düşünenlere gerçekten ders niteliğindeki “Numan Kurtulmuş Saadet Partisi Genel Başkanı’dır” cümlesini sarfetti.

“Siyasete geri mi dönüyorsunuz?” şeklindeki ısrarlı sorulara da, “Biz bu mücadeleyi bir ibadet olarak yapıyoruz. Dolayısıyla bıraktığımız bir şey yoktu ki geri dönelim” cevabını verdi.

Bunun ne yazık ki sağa, sola ya da başka bir tarafa çekilecek yanı yok.

Aksini iddia edenler haklı olsaydı, Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Ankara’da kalıp parti propagandası ve gündemle meşgul olur, ulusal mesajlar verirdi.

Ama o böyle düşünenlere ya da böyle yansıtma çabası içinde olanlara daha büyük bir ders vermek ve dünyaya okkalı bir mesaj göndermek için ilk icraatını, “İran’a gidiyorum” diyerek açıkladı.

Bu dünyaya bir mesajdı. Numan Kurtulmuş bir siyasi partinin büyük başarı elde etmiş Genel Başkanı. Erbakan basın toplantısı düzenlerken o Saadet Partisi için canla başla çalışıyordu.

Erbakan Milli Görüş lideri olarak İran’a giderken o yine Saadet Partisi Genel Başkanı olarak sağduyulu mesajlarla ortalığı bulandırmak isteyenlerin oyununu bozuyordu.

Erbakan dünyaya mesaj verirken içeride dik durmak gerektiğini iyi bilmek gerek.

İşte bütün mesele bu…

Kimse, bu kadar büyük bir mesajı küçük hesaplar uğruna kirletmemeli bence.

Bu bir ihanet olur.

İran, Siyonizm’in kıskacındaki dünyada verilebilecek mesaj için nasıl bir tercih, bunu da zaman gösterecek.

Sağlıklı düşünmek kimseye kaybettirmez. Türkiye’nin sağlıklı ve gerçek bir muhalefete ihtiyaç duyduğu bu dönemde Saadet Partisi’ni yıpratmak yanlış olur.

Bir başka yanlış da Saadet Partisi’nin kendisine yakışanın dışında bir muhalefet çizgisi izlemesi olur, bilmem yanılıyor muyum?

Herkes mesajı doğru algıladığında sorun kalmayacaktır.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi