Bu iki yüzlülük değil mi?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç'ın mahkemenin 47. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma hemen her kesimden kabul gördü. Medya konuşmayı manşetlere taşıdı. Kısacası Sayın Kılıç'ın görüşleri etrafında ittifak oluştu. Diyebiliiriz ki yıllardan beri özlem duyduğumuz bir ittifak meydana geldi. Tüm bunlar güzel. Ancak, bazı gazetelerin tavrı bana geçmişteki tutumlarını hatırlattı. Bugün Sayın Kılıç'ın konuşmasının "Haysiyet ve şeref içtihadı" diye manşete taşındığını görünce bugün bu manşeti atanların geçmişte insanların haysiyet ve şerefini nasıl hiçe saydıklarını hatırladım.Fikrini beğenmediklerine karşı nasıl da acımsız olduklarını, nasıl yargısız infaz yaptıklarını, kesinlikle mahkeme kararını beklemeye gerek duymadıklarını hatırladım. O zaman da bugün Sayın Kılıç'ın sözlerini manşete taşırken hatırladıkları haysiyet ve şerefi hatırlamalarını isterdim. Bu bakımdan bugünkü tavırlarını samimi bulamadım.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç "Yargı kararı olmadan suçlu ilan edilen insanların onurları yok edilmektedir" sözleri "Tarihi konuşma" olan nitelendirilip bu sözler "Haysiyet ve şeref içtihadı" olarak sunuluyor. Elbette doğrudur. Yargı kararı olmadan hiç kimse suçlu ilan edilemez/edilmemeli, yargısız infaza tabi tutulamaz. Bunu yapanlar hukuku çiğnemiş, suç işlemiş olurlar. Ancak, Sayın Kılıç'ın sözleri sadece bugünün değerlendirmesi olarak algılanmamalıdır. Her zaman ve dönem için geçerli ve doğru bir değerlendirmedir. Bugün eğer Ergenekon soruşturması sebebiyle bir takım yargısız infazlar yapılıyorsa bunu yapanlar suç işlemektedirler. Ama, aynı şeyler 28Şubat Süreci için de geçerliydi. Bugün Başkan Kılıç'ın sözlerine sarılanlar, insanların haysiyet ve şerefini hatırlayanlar eğer 28 Şubat sürecinde bunu hiç hatırlamamış, özellikle bazı gazete ve televizyonlar kendilerini polis, savcı ve hakim yerine koyarak insanlar daha mahkemeye bile çıkartılmadan mahkum etmişlerse, kısacası kamuoyu önünde linç etmekte bir beis görmemişlerse bugün Sayın Kılıç'ın sözlerini "Haysiyet ve şeref içtihadı" olarak manşete taşımalarını samimi bulmak mümkün olabilir mi?
Akıl için yol birdir. Sayın Kılıç'ın tüm konuşmasına yürekten katılıyorum. Söylenenlerin en kısa zamanda hayata geçirilmesi gerektiğine, bunun için her türlü yasal düzenlemenin biran evvel yapılması gerektiğine inanıyorum.
Yargısız infazın insanlar arasında ayrışmaya ve kırgınlıklara, bununda sisteme karşı güvensizliğe yolaçtığına bu köşede çeşitli kereler dikkat çektik. Hem 28 Şubat sürecinde hem de Ergenekon soruşturması sırasında yasaların çiğnenmesine karşı uyarı görevimizi yaptık. Ancak, bir kısım medya nedense 28 Şubat sürecinde tam bir vurdum duymazlık sergiledi. O dönemde haksızlığa ve zulme uğrayan insanların haysiyet ve şerefi onları hiç ilgilendirmedi; taki Ergenekon soruşturmasına kadar. Hemen belirteyim ki 28 Şubat sürecinde yapılanlar karşısında sessiz kalınmış ise bugün de sessiz kalınması gerektiğini savunuyor değilim. Çünkü böyle bir tavır tutarsızdır, ikiyizlülüktür. Önemli olan sergilenen yanlışlar karşısında her zaman ve her dönemde aynı tavrı sergileyebilmektir. Eğer bugün yargı kararı olmadan insanların suçlu ilan edilmesi yanlış ise -ki yanlıştır- dün de yanlıştı ve bunun böyle kabul edilmesi ve buna göre tavır belirlenmesi gerekirdi. Hukuku emniyet güçleri, savcılar, hakimler ve medya mensupları siyasi ve ideolojik yaklaşımlarına uydurmaya çalışırlar, bunun için eğip bükerlerse gün gelir aynı çarpık uygulama onlarında karşısına çıkabilir. Hukukun üstünlüğünü savunan herkesin her dönemde aynı tavrı sergilemesi gerekir. Adalet herkes için gereklidir, toplumsal barış ve huzurun temel şartı da adaletin hakim kılınmasıdır. Hukukun herkese eşit uygulanmasıdır. İnsanlar siyasi ve ideolojik yaklaşımlarına göre emniyet güçleri ve yargı önünde farklı muameleye tabi tutuluyorsa o ülkede huzur olmaz, devlet-millet kaynaşması sağlanamaz. Gücü eline geçiren geçmişte yaşadıklarının rövanşını almaya kalkışır. Bu ise toplum için felaket demektir. Kısacası tutarlılık ve samimiyet insan olmanın önde gelen şartıdır. Bu tutarlılığı ve samimiyeti sergileyemeyen medya mensuplarının bugün haysiyet ve şeref savunuculuğuna soyunmaları inandırıcı olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.