Yollarımız çoktan ayrıldı. Sen kendini gül dalında gonca sandın, beni dağ yolunda yonca. Karşındaki Orhan Seyfi değil ki sana hak versin.

Artık bu saatten sonra mutabakat zemini aramak için gayret göstermek fuzuli.

O halde Fuzuli gibi söylemeli:

"Suya virsün bağban gülzârı, zahmet çekmesün..."


* * *
Sen hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğunu dahi bir türlü anlamadın.

Dağdaki çobanın oyu ile kendi oyunu eşit görmedin.

Senin gibi düşünmeyenlerin yaşama hakkına bile saygı göstermedin.

Demokrasi sana göre bu ülkeye yaramazdı, bol gelirdi, gereksizdi.

Güçlü olanın masaya yumruğunu vurması ve yönetmesi geçti gönlünden. Hep onu çalıp söyledin.

O yüzden güçten yana oldun, haklıdan yana değil.


* * *
Kesintisiz bölücülük yaptın.

Ucuz numaralarla acemice sihirbazlık gösterileri yaptın.

Kendini hem yasamanın, hem yargının yerine koyup kafana göre kanunlar icat ettin.

Sözüne uymayanı, kafanı bozanı infaz ettin.

İleri geri konuşarak kendini ilerici ilan ettin.

Yaptın ettin de ne oldu?

Sadece kendini meşhur ettin.

Bilmez misin şöhret afettir!


* * *
Toprak hep şeyi örter zannıyla kazıp kazıp gömdün.

Silah gömdün, cephane gömdün, bomba gömdün.

Kafasına kurşun sıktıklarını gömdün.

Boğdun, zehirledin gömdün.

Kimi asit kuyularına fırlattın.

Binlerce faili meçhule imza attın.

Biz onları faili meçhul sanıyorduk. Meğer faili meşhur imişler.

Şimdi tek tek çıkıyorlar işte.

Sen çıkan cephaneliklere bakıp küçümsüyorsun ama kazdıkça fışkırıyor.

Sen küçümsemeye devam et gülüm benim.

Bağban gülzârı ne yapacağını bilir.


* * *
Seninle yollarımız hiç kesişmemişti zaten.

Hiçbir zaman yoldaş olamadık, gönüldaş olamadık.

Bir umut diyerek, anlaşabilir miyiz acaba diyerek, azami miktarda iyi niyetle gösterilen anlama çabasını bile boşa çıkarmayı bildin... Tebrikler!


* * *
Şimdengerü sen sağ, ben selamet.

Olmadı refah... Olmadı fazilet...

Ne refahı, ne fazileti? Hiç birinden iz yok.

Artık ne sesin gelsin buraya, ne sözün ulaşsın... Mesaj gönderme, okumuyorum.

Sen başından beri halka tepeden bakan, gücü elinde bulundurana yalakalık yapan, iflah olmaz bir Ergenekoniksin.

Anlaşmamızın, bir masada buluşmamızın mümkünatı yok.

Sana laf anlatmaya çalışacağıma, denizatlarına eyer vurmaya çalışırım. Da ne dim ben sa?