Vahşet, töre, terör, sosyoloji vs.
Mardin’in Mazıdağ ilçesi Bilge köyünde, yarısı çocuk ve kadın; tam kırk dört kişinin hayatına mal olan katliamın, gerçek sebebinin ne olduğu hâlâ belli değil. Fakat gün be gün, iddia ve spekülasyonların sayısı artıyor. İlk gün kız isteme meselesi ortaya atılmıştı. Tabii hiç kimse inandırıcı bulmamıştı. Ardından başka şeyler söylenmeye başlandı. Arazi davası, kan davası, namus meselesi, alabalık çiftliğindeki rant meselesi ve nihayet koruculuk meselesi... Şayet bu vahşet, kaynağı belirsiz bir terörist saldırı değilse; besbelli cehalet ve kıskançlıktan, bölgede hüküm süren gelenek ve töreden beslenen bir kin ve öfkenin canavarlaştırdığı insanların sergilemiş olduğu caniliktir.
Lakin eldeki bilgiler, henüz iddia ve spekülasyondan öteye geçemedi. Olayla ilgili olarak tutuklanan sanıkların, kendi aralarında Kürtçe konuşarak suçlarını itiraf ettiği yolunda; gazete ve televizyonlarda yer alan haberler de, teyit edilebilmiş değil. Bilge köyüne dair haber ve yorumlar arttıkça, tuhaf bir şekilde olay giderek daha da çetrefilleşiyor!..
Sebebi de, bu vahim hadise hakkında; çalakalem haber yapılması ve her önüne gelenin sosyolog veya psikolog kesilip, bu mealde analizler yapmaya kalkışması. O kadar saçma sapan şeyler yazılıp çiziliyor ki... Kimilerine göre, Bilge köyü sakinlerinin öğretmen ile cami imamı arasında yaptığı tercih böyle bir sonuca götürmüş... Böyle haberler yapıldı iyi mi!
Bir de başından beri, herkesin kendine göre tanımlamaya çalıştığı töre meselesi var. Kimileri töre ile dini dahi birbirine karıştırıyor. Yani medyadaki geleneksel cehalet olgusu yine karşımızda. Yalnız bu arada olayı bütün boyutlarıyla ve gerçekten bilimsel metotla ele alan akademisyenler de var. Bu da işin olumlu tarafı. Şu anda ortada duran kaskatı ve o denli acı gerçek, tam kırk dört kişinin artık yaşamıyor olması ve tam yetmiş çocuğun da yetim ve öksüz kalmış olmasıdır.
Devlet ve sivil toplum kuruluşları, şimdi Bilge köyünde bu bahtsız çocukları ve onların hayatta kalabilmiş ama; tarifsiz acılara gark olmuş birkaç yakınını teselli etmeye, psikolojik yönden destek vermeye çalışıyor. Bu hadise bütün Türkiye’yi şoka soktu. Dolayısıyla vahşetin gerçek nedenleri tam olarak tespit edilip gün ışığına çıkarılmalıdır. Belki böylece, benzer faciaların tekrar yaşanmasına da set çekme imkanı doğar... Sebep gerçekten töre midir, terör müdür; terörün uzantısı mıdır, yoksa bilmediğimiz daha başka bir şey midir, her neyse halkın kafasında soru işareti bırakmayacak şekilde aydınlatılmalıdır.
BÜYÜKANIT’IN ANITLIK SÖZLERİ!..
Genelkurmay eski Başkanı Emekli Org. Yaşar Büyükanıt, ifşaatta bulunmaya devam ediyor. Konuşmalarında büyük çelişkiler, anlatım problemleri var ama, yine de geçmişteki bazı gölgeli olayların, doğrudan veya dolaylı olarak aydınlanmasına yardımcı oluyor.
Son olarak, 27 Nisan 2007’deki e-muhtıranın kendisi tarafından kaleme alındığını itiraf etti. Bu bilenler için yeni bir bilgi değil! Ama geniş kamuoyu için önemli bir haber. Yaşar Paşa, 2003 ve 2004 yıllarında darbe hazırlığı değil, ama kesinlikle tam saha pres yapıldığını söylüyor ki, bu çok ama çok mühim. Kendisi futbola meraklı bir kişi, o sebeple futbol terminolojisini kullanıyor. Lakin herkes bilir ki, tam saha pres darbe yapmak için, pardon gol atmak için uygulanır!..