Saat deyince İsviçre akla gelir. Üretiminde ve ihracında her sene rekor kırarlar. Ünlü markalar birbiriyle yarışır. Kol saati, duvar saati, masa saati, eşref saati...

Tekstil sektöründe İtalya ilk sırada yer alır.

Fotoğraf makinesi söz konusu olunca Japonlar başı çeker.

Fotoğraf makinesi olmayan bir Japon görmek değil, düşünmek bile imkânsızdır.

Otomotiv sektöründe Almanya, Japonya, İtalya, Fransa, Güney Kore, İngiltere, ABD, gazlamış gidiyorlar.

Çelikte İsveç, taklit üründe Çin...

***

Bu tabloya bakıp "Bizde ne var?" diye düşünsek, ne buluruz?

Bütün dünyaya tanıttığımız, "İşte bunun menşei Türkiye'dir" denilen neyimiz var?

Bir yoğurt...

Bir de dönerimiz.

***

Karıştır ikisini, üstüne de sos dök ve tereyağ gezdir...

Olsun İskender.

Onu da adlı adınca söyleyemezsin.

Tescil denen bir kurum engeldir.

***

Herhangi bir sahada bir numara olmayı beceremedik bugüne kadar.

Saattir, fotoğraf makinesidir, otomobildir, iş makinesidir, kamyondur her ne ise tümünde ithalatçı konumundayız.

***

Petrolümüz kısıtlı... Doğal gazımız varla yok arası.

Güneşimiz ve rüzgârımız eksik değil ama tam randıman alamıyoruz.

Bir bor'umuz var, onu da işleme kapasitesine sahip değiliz.

Tarihi eserlerimiz bol, doğal güzelliklerimiz harika fakat turizm sektörü iki yılda bir krize girmeden edemez.

***

Fındıkta en büyük üreticiyiz fakat çikolatada gerideyiz.

Tekstilde iddialıyız fakat Çin'le rekabet edemiyoruz.

Elektronikte gerideyiz.

Otomotivde montajdan öteye geçemiyoruz. Hâlâ bir otomobil markamız yok.

"Nolaydı yâr nolaydı, bir markamız olaydı..."

Çok güzel şarkılarımız, türkülerimiz var ama gâvur kısmı da ondan anlamaz.

***

60 darbesinin ürünü Devrim otomobili katakulliye getirilmeseydi, şimdiye 50 yılına yaklaşan bir markamız olacaktı.

Benzini bitmişmiş de...

Sebebe bak! Yahu benzin bittiyse, gider benzinciden doldurursun, ne diye hödüklük ediyorsun?

Böyle gerekçe mi olur?

***

Bütün bunlara rağmen Türkiye hızla büyümeye devam ediyor.

Teröre, krizlere, içeriden dışarıdan batırmak için gösterilen gayretlere rağmen, büyüyoruz.

İstikrarsızlığa, siyasî çekişmelere, naylondan tartışmalara, çetelere metelere rağmen ilerliyoruz.

Aklınız eriyor mu nasıl olduğuna?