Tarih, çok anlattı, Kabakçı Mustafa’dan beri millet olarak biz de yaşamadık, bildik darbeleri. Koltuğa ulaşamadan yarı yolda kalanlar da, siyaset koltuğuna oturup ülkeye güven, itibar ve zaman kaybettirenler de görüldü, bilindi. Ama böylesine planlar, kodlar, fişlemeler, ilk defa bu derece gün yüzüne çıkıyor.
Plan, program, proje... Anlaşılan o ki senelerce plan, proje zaman almış... Cumhuriyet mitingleri... Darbeyi davet, darbeye hazırlık... Demek ki darbeciler darbe gereği göremiyor. Bizzat kendileri provokasyonlarla suni olarak, planlı bir şekilde gerekçe hazırlıyorlar. Yani darbeler, devlet arabasının kaza yapması değil, bile bile, zorla kaza yaptırılmasıdır. Öyle mi?
Kurmaylar, eski tabirle “Erkan-ı Harp”ler, golf oynayıp, kafa çatlatıp, derin planlar kuruyorlar. Bu kadar karanlıkta, göz seçemiyor ama hissediyor. Galiba, “Sarıkız öncü keşif timi”. Devlet arabası nerede, nasıl devrilmeli? “Ay Işığı” viraja yağ dökecek. “Yakamoz” yardan yuvarlayan. “Eldiven” vatan kurtaran aslan olmalı.
Vatan kurtaran aslan?
Darbe türü vatan kurtarmaları Neyzen Tevfik’e sorarlar, cevap vermezmiş. Neyzen’i sinemaya götürürler. Filmde kız taşkın sulara düşer. Kovboy atlar, kızı kurtarır, alkışlanır ama arkadan namusunu ve banka kartını da alır. Neyzen, düzenle vatan kurtarıcılarına gönderme yaparak, “İşte böyle” der.
Kurmay bilgi, emeği ve millet imkanlarıyla hazırlanmış bu darbe plan ve projeleri, dileriz gelecek nesiller için hazır bir örnek değil, acı bir ders ve yakıcı bir ibret olacaktır. Allah, hiçbir milletin kendi silahını, kendine döndüren bir gaflet, dalalet ve hıyanet içerisine düşürmesin.
Kurmaylarımızdan siyasi olarak millete hizmet isteyenlere, Türk milletinin kapısı, her zaman açık olmuştur. Millet bütün tarihinde paşalarıyla bir bütündür. Öyle olmaya ve kalmaya kararlıdır. Tarihi camilerimizin 2-3’ünden birinin bânisi paşadır. Paşa adını taşır. Her Cuma, cemaatin duasını alır.
Millete hizmet için bilgi ve imkanlarla donanmış paşalarımızdan çok az sayıdaki de olsa, hizmet yerine darbe planlarıyla hem kendilerine, hem millete zarar veren bir yanılgıya düşmeleri milletimiz için üzüntüdür.
Bunca darbe yaşadık. Hangisinden hayır gördük ki, projelerinden hayır beklensin? Karanlık, gizli işlerde, fitnede, yani bu projelerde hayır yoktur. Kurmaylarımızın böyle çıkmaz sokaklarda ömür tüketmesi ciddi kayıptır.
Milleti fişleme ve şifre düzeneklerine, darbe projelerine bakıp, bilimsel bir ödül beklenti imkanı yoktur. Özellikle demokrasi çağında darbe; bilim, akıl ve gönül dışı bir zorbalıktır. Anaya, babaya isyan gibi, milletine nankörlüktür. Projesi, domino taşı dizmek gibi neticesiz, zaman eriten zararlı bir oyundur. Kurmay zamanına, emeğine ve milletimize yazık oluyor. Gümüş yüzüklülere kadar fişlendi. Kaymakam, şoförüne kontrol ettirildi. Millet, zaman, imkan ve itibar kaybetti. Kim ne kazandı?
Son ortaya çıkan kodlamada, eski YÖK Başkanının kodu, “Sarı öküz”, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Hilmi Özkök’ün “Yetim” imiş. Türkiye’nin savunma gücünün sembolü bir kimseye yakışan, güçsüzlük ifadesi bir kavram mı? Yoksa bu darbe de, 1960 ve 1980 darbesi gibi asker adına yapılıp askeri de hedef edinme yapısı mıdır? 1960 darbesi yetişmiş çok büyük bir subay kadrosunu emekli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Rüştü Erdelhun’u idama mahkum etti. 1980 darbesinin sadece YAŞ kararıyla Ordumuza verdiği zarar hesaba gelmez.
Aydın Doğan’ın kodu, “Karanlık Doğan”; 9. Cumhurbaşkanı Demirel, “Akıllı” imiş. Akıllı, bize destek anlamında mı? Yoksa bütün kodlar anlamsızlaştırılmış mıdır?
Bu derece detaylı, planlı, fişlemeli, kodlamalı darbe, herhalde bugüne kadar olmadı. Şimdi de olamadı. Darbe, akıl ve düşünce işi değil ki düşünerek, planlanarak yapılabilsin...
Darbelerin en büyükleri ve en başarılılarının isimleri Napolyon, Lenin, Stalin, Hitler, Mussolini’nin doğurduğu vahşetler neyi anlatıyor? Düşünen yok mu?