Aşkından darbe yapmak!..
Ergenekon soruşturması ve davası pek çok çarpıklığı ortaya döktü.. Anlayışlardaki çarpıklık, insan hakları ve özgürlük derken bazılarının ne kastettiğini gözler önüne serdi. Kısacası bu ülkede aynı kelimeye farklı anlamlar yüklendiğini açıkça gördük. Elbette bir kelimeyi kullanan her kişi kendi anlayışına göre anlam yükleyince herkesin kullandığı kelime farklı anlamlar ifade etmeye başlıyor. Kısacası bu ülkede özgürlük şarkılarını dillerinden düşürmeyen kişilerin özgürlüklerin önündeki gerçek engel oldukları görülüyor. Bu bakımdan demokrasi ve özgürlük sözlerini dillerinden düşürmeyenlere, "Vazgeçtik sizin özgürlüğünüzden ve demokrasinizden.. Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz" diyesi geliyor.
Belliki birtakım kimseler inanç özgürlüğü deyince kendi din anlayışlarının ya da inançsızlıklarının tüm topluma hakim olmasını, gerekirse bunun dayatma yolu ile sağlanmasını insan haklarına aykırı görmüyorlar. Böyle bir anlayışın sahipleri ile birlikte yaşamak zorunda kalmak gerçekten ayrı bir özgürlük kısıtlaması olsa gerek.
Dünkü Star Gazetesi'nde Alemdaroğlu'nun Ergenekon duruşmasındaki ifadesinden alıntı olarak verilen ve gazetede "İnsan hakları aşığıyım, türbana darbe yaptım" şeklindeki sözleri karşısında şaşırmamak mümkün değil. Belli ki bu anlayışın sahipleri tüm toplumun kendisi gibi düşünmesi ve kendisi gibi inanmasını istiyor. Ellerine yetki geçtiğinde de bu anlayışlarını topluma dayatmaktan çekinmiyorlar.
Benim anlayış ve inancıma göre başörtüsü dinimin emri ise bunu dinin hükmü olmaktan bir başkasının çıkarma hakkı ve yetkisi olabilir mi? Birileri bu yetkiyi ve hakkı kendilerinde hem de insan hakları adına göreblirler mi? Kızlarımızın başlarını örterek üniversiteye gitmeleri kimin insan haklarını ihlal ediyor? Birisi çıkıp da "Ben örtmüyorum sen de örtmeyeceksin? Ben senin başını örtmenden rahatsız oluyorum, öyle ise benim istediğim gibi giyineceksin" diyebilir mi? Diyorsa böyle bir dayatmayı ve zulmü nasıl olur da insan hakları ile izah edebilir? Üniversiteye başları örtülü olanları almamakla türbana karşı darbe yaptım diye birilerinin çıkıp övünebileceğini doğrusu hiç düşünmemiştim. Normal olarak insana saygısı olanların bunu yapabileceğine ihtimal vermezdim. Demek ki mesele Anayasayı falan korumak değilmiş? Onların derdi üniversiteye türbanlının girmesini engellemekmiş.. Bir başka ifade ile kendileri gibi inanmayanların okuma haklarının olamayacağına, bunun insan hakkı olarak kabul edilemeyeceğine inananlar varmış.. İnançları gereği başlarını örten kızlarımızın okumasını engellemek için gerekirse ellerindeki yetkiye dayanarak darbe bile yapabilirlermiş.
Bu anlayışı nitelendirecek kelime bulmakta zorlandığımı ifade edeyim.. Aslında çok kelime var da benim üslubum bunları kullanmama izin vermiyor. Çünkü, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir anlayışın sahiplerinin başkalarından da kendilerine saygı gösterilmesini beklemeleri mümkün olamaz. Böyle bir ülkede karşılıklı saygı ve güven oluşturulabilir mi? Ben inancımdan dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi göreceğim ve bana bu muameleyi yapanlara saygı duyacağım.. Bu mümkün değil. Bunun için darbe yapmam ama onlara karşı da saygı duymam.. Çünkü, saygı duymam için saygı değer olunması gerekir. Benim inancıma ve düşünceme saygı duymasa bile tahammül edemeyenlere ben niçin saygı duyacağım? Her halde beni hırpalayanlara karşı saygı duyabilmem için aptal olmam gerekir.. Bu memlekette bazı aptallar varsa o da kendi sorunları.. Özellikle de "Ben başı örtülüleri üniversiteye almayarak, onların okuma hakkını ellerinden alarak türbana karşı darbe yaptım!" anlayışında olanlara bırakan saygı duymayı insan tahammül göstermeke bir güçlük çeker. Toplum halinde yaşamak karşılıklı tahammülle mümkün olur. Bugün şu ya da bu şekilde son sözü söyleme hakknı kendilerinde görenler yarın bu gidişat tersine döndüğünde birikmiş olan burukluk, kırıklık ve yaşanan acının ruhlarda oluşturacağı öfkeye karşı söyleyecek söz olabilir mi?
Nasıl olsa elimde fırsat var benim gibi düşünmeyen ve inanmayanlardan hıncımı alacağım diyenler yaptıklarının yanlış olduğunu elbet bir gün anlayacaklardır.. Ama, akan bunca gözyaşının oluşturduğu gölde manen boğulmaktan nasıl kurtulacaklar bilemiyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.