Anayasa meselesi hepten rafa mı kalkıyor?
Türkiye’nin köklü bir anayasa değişikliğine, daha doğrusu yepyeni bir anayasaya mutlak ihtiyacı var... Bu ihtiyaç karşılanmadan, ülkenin doğru dürüst yönetilebilmesi, demokrasinin yerleşmesi vs. mümkün değildir. Bugünkü anayasal yapıyla devam etmek, rejimin vesayet altında kalmasına razı olmaktan başka bir anlama gelmiyor!.. Anayasa değişikliği meselesi, daha önce de burada değindiğimiz üzere, maalesef iyi yönetilmedi. İyi yönetilmediği için de, daha başlangıçta iş çıkmaza girdi. Öyle ki, Meclis’in dörtte üçü oranında bir oy çokluğu ile kabul edilmiş olan, kısmi anayasa değişikliği (10. ve 42. maddeler) bile hayata geçirilemedi. Daha da kötüsü, Millet Meclisi’nin görevi ve yetkisi dahilinde bulunan anayasa yapma ve değiştirme fonksiyonu, âdeta Anayasa Mahkemesi’nin ipoteği altına girmiş oldu...
Bütün bunlar bir hukuk devleti için, son derece olumsuz gelişmeler!..
Şiddetle ihtiyaç duyulmasına rağmen, öyle görünüyor ki anayasa değişikliği bir başka bahara kalacak. Başbakan Erdoğan’ın son açıklamalarından böyle bir sonuç çıkıyor. CHP kategorik olarak değişikliğe karşı çıkmayı bir politik strateji haline getirince, MHP de, geçmişteki cesur tavrının aksine, “Bekleyip görelim...” taktiğine başvurunca, İktidar Partisi; yaşanan acı tecrübelerin de etkisiyle, herhalde çözümü, meseleyi rafa kaldırmakta buldu!.. Oysa anayasa meselesi, gerçekçi bir çözüme kavuşana kadar, bu konu ülkenin gündeminde olmalıdır. Siyasi arenada, bilimsel ve kültürel çevrelerde, sivil toplum katında sürekli tartışılmalıdır. Tartışılması sağlanmalıdır. Bu noktada Taraf gazetesinin devam ettirmekte olduğu “Sivil Anayasa Forumu” çok yararlı bir etkinlik. Benzer faaliyetler de buna eklenmelidir. İktidar Partisi, fikren böyle bir ortamın hazırlanmasına pekala katkıda bulunabilir. Ama nedense beklenen seviyede bir aktivite yok...
Sayın Burhan Kuzu’nun ara sıra tv kanallarında yaptığı açıklamalar dışında, neredeyse yaprak kımıldamıyor. Oysa Anayasa konusu en fazla iktidarı ilgilendirmiyor mu? Yeni bir anayasanın yapılması geleceğe havale edilecek olsa bile, kamuoyunun bilgilendirilmesi; bilinçlendirilmesi, kısacası değişim ortamının hazırlanması gerekiyor. Bu noktada AK Parti, ciddi siyasî ve ilmî hazırlıklar yaparak, değişime öncülük yapabilir. Yapmalıdır!..