Baba ve oğul Bush’tan sonra Obama
Önce kendimizden ve yakınlarımızdan sorumluyuz. Neden Obama’dan bahsediyoruz? Bir hastalığın, zulmün doğduğu bünyede, vücudun kendi kendini tedavi etmesi önemlidir. Obama bu tedavinin müjdesi olabilir mi diye?
Geçen sene, “Obama seçilemez. Seçilse de öldürülür” gibi yorumlar yapılıyordu, Bu mantığın paradigması, “Obama değişimdir. Derin devlet müsaade etmez” demekti. Obama seçildi. Sömürülen, zulme uğrayan kitleler “değişim” diye sevindi.
Gizlenen güçleri her şeye hakim görenler yanıldılar. Şimdi 2. raunda ek yapmak, “sisteme uyacak, değişim yok, İsrail’e açık çek devam edecek” demek istiyorlar.
Bush’ların işi kolaydı. Kavga çıkarmak kolay. Zor olan barışı sağlamak. 12 yıl, çeyrek asrın yarısı, baba ve oğul Bush, Amerika’yı İslam’a ve İslam ülkelerine saldırtıp, yakıp yıkmak için bir alt yapı hazırladı, Irak, Afganistan, Somali’yi harap etti. Soykırım yaptı. Sudan ve Pakistan’a işret koydu. Öncü saldırılar başlattı. Sokaklardan Müslüman toplayıp, ABD üslerinde, uçaklarda işkence yaptı. Yargısız, sorgusuz Guantanamo, bu vahşet ve utanmazlığın, tüm insanlığı tehdide dönüşen simgesi oldu. “Benden değilsen düşmanımsın, teröristsin” ilkelliğini sahneledi.
Şimdi beklenti, düşmanlıktan insanlığa, savaştan barışa çıkan bir değişimdir. Bura üç yol ağzıdır: 1) Obama politikası değişimi sağlayacak. 2) Obama risk alacak, çalışacak ama barikatları aşamayacak. 3) Güce boyun eğecek. Çıkarcılara katılacak. Şimdilik bir hüküm için erken. Müslüman’ın sorumluluğu, ihtimalin kötüsüne göre tedbir almak, iyisi için destek olmaktır. Bir durum tespiti yapmak gerekirse, bu üçlü yol ayrımından ilk ikisi, yani barışa açılan değişim ve mücadele yolları, Amerika için olduğu kadar insanlık için de yararlıdır. Çıkarcıların emrine girmesi, sadece eski hal demektir, yeni bir kayıp yoktur. Bu haliyle Obama’dan bahsetmek, ümitten bahsetmektir.
Yanılgı doğuran iki neden var. 1) Her devlet adamı, eğer gizli bir örgüte mensup değilse, yani bir yerden emir almıyorsa mutlaka milleti, devleti için çalışır. Darbecilerle birleşip, milletinin iradesine savaş açan hain dünyada yüzde bir çıkmaz. Yanılanların bir kısmı burada yanılıyor. “Amerika için çalışacak, itibarını yükseltecek” diyor. Bu yanlış, Bush Amerika’sına göre düşünmekten kaynaklanıyor. Hiçbir milletin gerçek çıkarları, insanlığın çıkarlarıyla çatışmaz. Elbette Obama Amerika’ya hizmet etmelidir. Amerika diye soyguncu ve vurgunculara değil. Amerika’ya hizmet, barışla olur. Allah’ın nimeti herkese yeter. Çıkar çatışması doğuran yanlış politikalardır, ahlaksızlık ve zulümdür.
İkinci endişe, Siyonizm’in, siyasi kadrolardaki etkinliğidir. Siyonizm için ABD ve Türkiye öncelikli devletlerdir. ABD, Siyonizm’in dayandığı güç, Türkiye işgal etmesi gereken topraklardır. Masonluk için bu iki ülke çok özeldir. Bunun içindir ki, Anadolu’da küçük bir refah hareketi “yeşil sermaye” feryadı doğurmuştu. Bu nedenle önemli soru, “Obama’yı mason yaptılar mı?” sorusudur.
Obama, seçilebilmek için bir locaya girmişse dönüşü zor bir yoldadır. Ancak dikkat ettiğim noktalarda ağırlık bu tehlikenin olmadığı yönündedir. Siyonist medya, hemen sızlanmaya girmemişse de Obama’dan yana neşesi yoktur. Siyasi kanat ve lobiler tatsız. Obama’nın baştan beri söylediği, sembol icraat Guantanamo’nun kapatılmasına dahi çaktırmadan direniyorlar. ABD için 80 milyon ne ki, Guantanamo gibi Amerika imajını harap eden bir rezaletin, pisliğin kaldırılması için vermiyorlar. Avrupalı liderlerin tavırları da, eskisinden farklı. Obama, daha koltuğuna yerleşmeden İsrail’in Gazze’ye saldırması, Obama’yı zora sokmaktır. Siyonizm’in emrinde ise, niçin zora soksun?
Söz hariç, Obama aksiyonlarında, değişim doğuracak önemli icraatlar görmek henüz yoksa da, Siyonizm’in ikazına neden olanlar açık. İsrail’in başkentinin Kudüs’e naklini tehir etmesi, iki devletli çözüm ve “İsrail için artık açık çek yok” diyebileceğinin yazılıp çizilmeye başlaması gibi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.