Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Haydi Kur’ân ve Namaz seferberliğine

Haydi Kur’ân ve Namaz seferberliğine

Önceki hafta, Hz. Ömer’in, İslâm Devletinin hâkim olduğu tüm topraklarda başlattığı Kur’ân Seferberliği’nden söz etmiş; Kur’ân-ı Kerim’in gereği gibi okunmasını, öğrenilip öğretilmesini ve dosdoğru anlaşılıp yaşanmasını içeren bu seferberliğin bugüne de taşınmasının tam zamanı olduğunu söylemiştik.
Okullar yaz tatiline girdi; insanımızın büyük bölümü yaz aylarında çoluk-çocuğuyla birlikte ya tatil mekânlarına ya da memleketlerine gidiyorlar. Zaman ve mekân açısından hareketli bir döneme giriyoruz vesselam. Akıp giden zamanı çok iyi değerlendirmek ve hangi mekânlarda olursak olalım, Rabbimizle irtibat vesilemiz olan Kur’ân ve namazla ilişkimizi koparmamak, vahyî duyarlığımızı kaybetmemek zorundayız.
Namaz Gönüllülerinin “Namazla Diriliş Seferberliği” yaz-kış demeden devam ediyor. Kur’ân ve namaz eğitimi yapmak için yaz kursları açan başta camilerimiz ve Kur’ân kurslarımız olmak üzere vakıflarımız, derneklerimiz, hakka ve hayra hizmet eden tüm kurum ve kuruluşlarımız kolları sıvamış durumda. Ama yetmez. Ailelere, anne-babalara da büyük iş düşüyor. Yıl boyu bir arada bulunmakta zorlandığımız aile efradı ile birlikte evlerimizi birer Kur’ân ve namaz eğitim merkezi haline getirmeliyiz. Evlerimizde, tatil yerlerinde, memleketimizde, nerede olursak olalım, namazlarımızı cemaatle kılmalıyız, günün belli bir vaktini birlikte Kur’ân okumaya ayırmalıyız. Tatili tembellik olmaktan çıkarmalı, feyiz ve berekete vesile kılmalıyız.
Sevgili Peygamberimiz (s.) buyuruyorlar ki:
“Sizler Kur’ân’ı daima okuyup birlikte müzakere ediniz.” (Sahîh-i Buhârî, Fedailü’l-Kur’ân, 52)
“Herhangi bir cemaat, Allah’ın evlerinden birinde toplanıp Allah’ın Kitab’ını okurlar ve onu tedris ederlerse, muhakkak onların üzerine sekinet iner; kendilerini rahmet kaplar; çevrelerini melekler kuşatır ve Allah, onları kendi katındakilere anar.” (Tirmizî, Kırâat 3; Müslim, Zikir 38; İbn Mâce, Mukaddime 17; Ebû Dâvûd, Salât 349)
Bulunduğumuz her yeri Allah’ın evleri haline getirmek, birlikte Kur’ân okuyup namaz kılarak Allah’ın rahmet ve sekinet yağmurunun üzerimize yağmasına, meleklerin de bize dua etmelerine nail olmak istemez miyiz? Kur’ân’ı birlikte okuyup, anlamak ve yaşamak, Kur’ân ahlâkı ile ahlâklanmak suretiyle aile ve millet olarak huzura, sekînete ve berekete kavuşmak için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi?
Gelin; Kur’ân’ın sadece lâfzını değil, anlamını, helâlini, haramını, şaşmaz hayat ilkelerini de öğrenelim; öğrenmekle kalmayıp, çoluk-çocuğumuzla birlikte o ilkeleri yaşayarak dirilelim, hayatımıza anlam katalım, yön verelim. Namazlarımızı özellikle camide, değilse evde cemaatle ve huşû içinde, âdâb ve erkânına riayet ederek kılalım. Çocuklarımıza ve çevremize sadece namazı öğretmekle kalmayalım, namazı sevdirelim ve hep birlikte “namaz bilinci” kazanarak namazlarımızın içini dolduralım; namazda ne söylediğimizin, ne yaptığımızın farkına varalım. Böyle yapalım ki, beş vakit kıldığımız namazlarımız ve hem namazlarda hem de dışında okuduğumuz Kur’an öğütleri bizi her türlü kötülükten, pislikten, ahlaksızlıktan muhafaza etsin.
“Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazını da dosdoğru kıl. Kuşkusuz namaz, hayâsızlıktan(fahşâ) ve kötülükten(münker) alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah ne yaptığınızı bilir.” (Ankebut/45)
Unutmayalım ki, şeytani güçler ve kötülük odakları boş durmuyor. İnsanımızın ahlâkını, iffet ve hayâ duygusunu, merhametini, erdemlerini, güzelliklerini tahrip etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Tevbe suresinin 67. ayetinde, inkârcı ve fâsık/yoldan çıkmış münafık erkek ve kadınların kötülükleri emredip yaydıkları, iyilikleri/güzellikleri de engelledikleri; buna karşılık Tevbe/71’de ise, mümin erkek ve kadınların iyilikleri/erdemleri emredip kötülükleri engelledikleri ve namazlarını dosdoğru kıldıkları beyan buyrulur. Demek; kötülük odakları görevlerini yapmaya devam ediyor. Peki, ya biz inananlar? İşte bizler de, huşû dolu namazlarımızdan aldığımız güçle kötülüklere karşı duracak ve iyilikleri, güzellikleri, erdemleri emredeceğiz ki, yakıtı insanlar ve taşlar olan Cehennem ateşinden kendi nefsimizi ve neslimizi kurtarabilelim (Tahrim/6).
Gelin; Rasûlüllah’ın (s.) teşvik ettiği gibi, Kur’ân’ı öğrenen ve öğreten en hayırlılardan olalım!
Gelin; Kur’ân’ın ulvî iklimine ve namazın bereketli kucağına sığınarak, nefsimizi ve neslimizi hem bu dünyanın haram ve günah yangınından hem de ebedi dünyanın Cehennem ateşinden koruyalım.
Tatile çıkarken, yanımıza mealli Kur’ân’larımızı ve “namaz bilinci” kitaplarımızı almayı unutmayalım.
Gelin; el-birlik, Kur’ân’la ve Namazla Diriliş Seferberliğine katılalım, katkıda bulunalım!..
DAVET:
-19 Haziran Cuma günü, Saat 15.00’de, Giresun-Piraziz’de, İsmail Yücel Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Konferans Salonunda, Abdullah Yıldız, Ahmet Bulut, Cemil Tokpınar, “Namazla Diriliş”i konuşacaklar.
-Aynı gün saat 20.30’da, Giresun İl Özel İdare Kültür Sitesi’nde, yine aynı konuşmacılar “Namazla Diriliş”i konuşacaklar. Davetlisiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi