İran'daki İran'ı anlamak!
Özel bir TV kanalında, cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası meydana gelen gerginlik dolayısıyla dünya gündeminin ilk sırlarlarına oturan İran ele alınıyordu.
Açık oturumda tansiyon zaman zaman yükseliyordu.
Programa İran'dan katılan uluslar arası ilişkiler uzmanı Prof. Asgar Ferdi, ülkesine yönelik iddiaların mantık dışı olduğunu ortaya koymaya çalışıyor, bu arada Türk halkına önemli mesajlar veriyordu.
Programın sonuna doğru bir Türk gazeteciye, "İnanın ki hanımefendi, Amerika'nın düşman olduğu bir vehim değildir. O, Ortadoğu'nun Türkiye'nin, İran'ın, hatta tüm bölge ülkelerinin düşmanıdır. Bu bir gerçektir ve kesinlikle vehim değildir. Bu coğrafya içerisinde Amerika'ya yer yoktur" dedi.
Bu tespit, belki de gecenin en önemli tespitiydi.
Ferdi, sözlerini Akif'in "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı, sen şehid oğlusun incitme yazıktır atanı..." şeklindeki dizeleriyle tamamlayarak tüm Türkiye'ye, dostunu ve düşmanını tanıması konusunda hayati öneme haiz hatırlatmada bulundu.
Programda Prof. Ferdi, dünya kamuoyunda İran hakkında oluşturulan kanaatlerin gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, özetle şunları söyledi:
1-Evet bizim demokrasimiz bize özgü demokrasidir. Tıpkı Avrupa'nın, ABD'nin ve Türkiye'nin demokrasileri kendilerine özgü olduğu gibi. İran, İslam Cumhuriyeti'dir.
2-Eleştiri yönelttiğiniz velayeti fakih olsun, devlet uzlaştırma konseyi ya da diğer şura üyeleri olsun tümü halk tarafından seçilir.
3-Evet, seçimden kısa bir üre önce Farsça yayın yapmaya başlayan BBC'nin yayınları durduruldu. Zira BBC halkı kışkırtarak bugün şurada, şu saatte toplanılacak şeklinde duyurularla halkı yönlendiriliyordu.
4-Haklısınız, cep telefonlarında kısa SMS gönderimi engellendi. Zira yine bu yolla halk bir takım kişiler tarafından yönlendiriliyordu. Bunlar buhran, kriz yönetimidir. Kriz dönemlerinde bu tür önlemler doğaldır.
5-Bizim kadınlarımız iddiaların aksine hayatın her alanında varlar.
6-Sayın Ahmedinejad tüm kabine üyeleriyle tüm eyaletlere, illere bir yılda en az 2 kez giderek, halkın dertlerini bizzat yerinde dinliyor ve de yatırımları takip ediyor. Bu yüzden halkın büyük teveccühüne mazhar olmuştur.
7-Musevi, Batı'nın tanıttığı biçimde düşünceye sahip bir lider değil. O ve hanımı, başörtünün nasıl giyilmesi gerektiğinin tarifini İran'da yapmış insanlardır. Humeyni yaşasaydı, Musevi'nin yanında yer alırdı.
8-İran üniversitelerinde okuyan öğrencilerin yüzde 62'sini bayanlar oluşturmaktadır. Savaş dolayısıyla erkek azlığı iddiası komik iddiadır. Savaşın üzerinden 20 yıl geçmiştir. İnsanlar çoğalmaktadır. Dolayısıyla bayan öğrenci sayısını, savaşla ilişkilendirmek gerçek dışı bir yaklaşımdır.
9-Batı'nın baskı aracı olarak kullandığı, protesto gösterilerinin sembolü haline dönüştürdüğü gösterici kızımız Nida'nın ara sokakta ve arkadan vurulması dikkat çekicidir. Vurulan kişilerin hepsi arakalarından vurulmuşlardır. Bunun anlamı nedir? Niçin önden değil de arkadan vuruldular? Olaylara müdahale eden polisler silahsızdır ve sadece jop kullanmaktadırlar. Göstericileri katleden silahların kayıt dışı oluşu provokasyon olduğunu ortaya koymaktadır. Bu saldırıları lanetliyoruz.
10-Buhran dönemlerinde özgürlüklerin kısıtlanması doğaldır. Ülke güvenliği, özgürlüklerden daha önemlidir.
11-Burada bulunan İranlıların tümü nükleer programın devamından yanadır. Ve ülkesinin onurlu politikalarından gurur duymaktadır.
Türkiye'de oluşturulan önyargıların gerçek dışı olduğunu ortaya koyan sadece Asgar Ferdi değildi.
Emperyalistlerin maskelerini düşüren, çirkin oyunlarını deşifre eden usta gazeteci Hüsnü Mahalli ve Prof. Hüseyin Hatemi de İran hakkındaki iddiaların doğruları yansıtmadığını örnekleriyle ortaya koydu.
Hüsnü Mahalli, yabancı gazetecilerin İran'dan çıkarıldığı iddialarının gerçek dışı olduğunu zira kendisinin her gün orada bulunan yabancı gazetecilerle temas halinde bulunduğunu söyledi.
Yabancı gazetecilerin hareket alanının kısıtlandığı iddialarına karşın da " Biz de bazen Türkiye'de kısıtlamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin, Güneydoğu'ya dilediğimiz zaman elimizi kolumuzu sallayarak gidemiyoruz. Bu normal bir şey" dedi.
Seçimlere hile karıştırıldığı iddialarına karşı da Bush'un aylar sonra mahkeme kararıyla başkan seçilmesini hatırlattı. Göstericilere müdahale konusunda da, Fransa'da Mağripli gençlerin isyanında Sarkozy hükümetinin tutumunu hatırlattı.
"Fakat Fransa'nın askeri şehre dökmesine ve olaylara şiddetli biçimde müdahalesine kimse tepki göstermedi" diyerek, çifte standartçı uygulamaları eleştirdi.
Prof. Hüseyin Hatemi ise, Obama ile ABD'nin değişmediğini ısrarla vurguladı ve İranlı muhalifleri Batı'nın oyununa gelmemesi konusunda uyardı. Ahmedinejad'ın tüm tehditlere karşın Batı'ya karşı çok başarılı bir politika izlediğinin altını çizdi.
Programda Ahmedinejad'a sert eleştiriler yönelten İranlı muhalif bayanlar da, küresel medya tarafından ortaya atılan iddiaların aksine rejimle bir sorunları olmadığını ısrarla vurguladılar. Ve ülkelerinden gururla söz ettiler.
Kendilerinin oylarına sahip çıkmak amacıyla protesto eylemlerinde bulunduklarını, ülkelerinde ekonominin kötüye gittiğini, Musevi'nin savaş zamanındaki başbakanlığı dönemimde bile gıda sıkıntısı çekmediklerini dile getirdiler. Dolayısıyla Musevi'yi ekonomi ve daha fazla özgürlük tanıyacağı düşüncesiyle desteklediklerini ifade ettiler.
Bir çift söz: Bir dönem parti liderliğine aday olan meslektaşımızın akıl süzgecinden geçirmeden öne sürdüğü gerçek dışı iddiaların, programı izleyen İranlılarda "Türk gazetecilerin, entelektüellerinin bilgi düzeyleri bu mu?" şeklinde bir imaj oluşturacağı endişesiyle utandım.
İran'daki göstericiler yüzlerini kapatma gereği duymazken, Ahmedinejad muhaliflerinin siyah gözlüklerle ve kasketlerle programa katılmaları, Türk toplumunu yönlendirmeye yönelik komik bir psikolojik taktikti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.