Darbecilere taş, hadi kışlaya marş marş!
- Lütfü Bey; Honduras’ta seçilmiş Devlet Başkanı Zeleya’ya karşı ordunun yaptığı darbeye ilk karşı çıkanlar ve en sert tepkiyi gösterenler dünyadaki sosyalist ülkeler oldu. Üstadım, dünyadaki solcular askeri darbelere karşı ayaklanırlarken, bizdeki solcuların askeri darbe yanlısı tavırlarını nasıl yorumluyorsunuz?
- Bizdeki solcular dediğiniz herhalde Kemalistler oluyor? Maalesef bizim ülkemizde Kemalistlere solcu deniyor. Oysa Kemalistler solcu değil orducu. Zaten solcu olanlar, ülkeye faşizmi getiren askeri darbeleri savunur mu? İşte Honduras’ta askeri darbe oldu; peki Kemalistlerin bu darbeye karşı tepki gösterdiğini duyan oldu mu? Küba’dan Venezuela’ya kadar dünyanın bütün sosyalistleri, solcuları Honduras’taki askeri darbeye karşı çok sert tepki gösterirlerken, bizde “solcu” denilen Kemalistlerin bu darbeye karşı tepki gösterdiğini duyan oldu mu? Aslında Kemalistler bizim ülkemizde de bir askeri darbe olmasını arzulamıyorlar mı? Onun içindir ki Kemalistler askeri darbeye niyetlenenleri caydıracak yasaya da karşı çıkmıyorlar mı? Yahu bu Kemalistler dünyada artık askeri darbelere hayat hakkı olmadığını hâlâ görmüyorlar mı? İşte bizim Kemalistler gibi Honduras’taki darbeciler de dünyada darbelere karşı artık hayat hakkı olmadığını görememiş olmalılar ki, Honduras’ta askeri darbe oldu. Ama sonra ne oldu? “Darbecilere karşı taş, hadi kışlaya marş marş” şeklinde özetlenebilecek bir durum doğdu! Darbecilerin tankları halk tarafından taş yağmuruna tutuldu. Honduras halkının darbecilere cevabı “hoşt” demek oldu! Darbecilere köpek muamelesi yapmak oldu! Belli ki Honduras’taki darbeciler kendilerine aslan muamelesi yapılacağını sanıyordu. Ama artık darbecilere aslan muamelesi yapılan günler dünyada mazi olmadı mı? Nitekim Honduras’ta kendilerine aslan muamelesi yapılacağını sanarak askeri darbeye kalkışanlar madara olmadı mı? İşte Honduras’ta askeri darbe yapanların içine düştüğü bu durum, dünyanın herhangi bir ülkesinde darbe yapmaya kalkışacak generallere de ders olmalı. Darbeci generaller artık görmeli ki, onların kendilerini aslan sanıp kükremeleri kimseyi korkutmuyor. Bırakın korkutmayı, darbeci generallerin kendilerini aslan sanıp kükremeleri herkesi güldürüyor!
TÜRKİYE FAS GİBİ OLSUN!
- CHP hem 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını istiyor, hem de darbecilerin, cuntacıların sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayacak yasaya karşı çıkıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bilmem ki böylesine çelişkili bir duruma bakarak ne diyeyim? En iyisi şöyle diyeyim. Çaputtan olmaz tabak, CHP’nin demokratlığı kabak! CHP bir türlü olgunlaşamayan kabak demokrat! CHP sözde sosyal demokrat, özde fosyal demokrat! CHP’nin demokratlığı yine fos çıktı. Zaten öyle olduğu içindir ki sosyal demokratların dünyadaki örgütü Sosyalist Enternasyonal’den dışlanıyor. Zaten öyle olduğu içindir ki dünyadaki sosyal demokratlar, CHP’yi sosyal demokrattan saymıyor. Oysa CHP lideri Deniz Baykal, “12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını önleyen Anayasa’nın geçici 15. maddesini kaldıralım” diyerek demokratik bir adım atmıştı. “Nihayet CHP de demokrat oluyor” diye herkesi umutlandırmıştı. Ne var ki ardından darbecilerin sivil mahkemede yargılanmasını sağlayacak yasaya karşı çıkması bu umutları yıktı. Belli ki CHP demokratlığın ne olduğundan habersiz. Dahası, dünyadan da habersiz. Artık Fas gibi ülkelerde bile askerler sivil mahkemelerde yargılanıyor. Dünyada darbe, cunta, çete, terör gibi işlere bulaşmış subaylar sivil mahkemelerde yargılanıyor. Ne yazık ki bu konuda Türkiye dünya ile ters düşüyor. Dünyada askerler sivil mahkemelerde yargılanırken, Türkiye’de siviller bile askeri mahkemelerde yargılanıyor. Hani şu emir komuta zincirine bağlı, gelecekleri Genelkurmay Başkanı’nın iki dudağının arasından çıkacak emre bağlı askeri mahkemelerin mensuplarınca yargılanıyor. Genelkurmay Başkanlarımız askeri mahkemelere emir vermeye o kadar alışmış olmalı ki, şu anki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yaptığı gibi bu alışkanlıklarını sivil mahkemelere de taşımaya kalkışıyor. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, son basın toplantısında yaptığı gibi sivil mahkemelere bile emir vermeye kalkışıyor. Ancak artık bu duruma bir son vermek gerekmiyor mu? Türkiye’nin bu konuda Fas gibi ülkelerin bile gerisinde olduğunu görüp, “Hiç değilse Türkiye Fas gibi olsun” demek gerekmiyor mu?
DARBECİNİN GAZETECİSİ, GAZETECİNİN DARBECİSİ!
- Holding medyasının amiral gemisi denilen Hürriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, darbeci başı Kenan Evren’in yargılanmasına karşı çıkarak, “Darbe gerekliydi” diye yazdı. Ne diyorsunuz onun bu görüşüne?
- Ben holding medyası hakkında diyeceğimi çok uzun yıllar önce dedim. Holding medyasının yuvalandığı yer olan medya plazalara kışla plaza adını verdim! Onun için “Medyamız emir ve görüşlerinize hazırdır paşam” tekmilinin verildiği kışla plazalarda apoletli gazetecilerin darbeci başını savunması da, “darbe gerekliydi” görüşünü savunması da hiç şaşırtmıyor beni. Bunlar darbecinin gazetecisi, gazetecinin darbecisi! Bırakın dünün darbelerini, bugün bir darbe olsa kışla plazaları yöneten apoletli gazeteciler darbecilerin karşısında, “Medyamız emir ve görüşlerinize hazırdır paşam” diye hazırola geçmeyecekler mi? Bunlara göre darbe gerekliymiş. Acaba darbe niçin gerekliymiş? Çünkü Kenan Evren’in yaptığı darbe öncesinde günde 15 kişi ölmekteymiş. Peki 12 Eylül gününe kadar günde 15 kişi ölürken, 12 Eylül darbesi olur olmaz bu ölümler birden bire nasıl kesildi? 12 Eylül öncesinde ülkede sıkıyönetim olduğu, bunun başında da Genelkurmay Başkanı olarak Kenan Evren olduğu halde niye günde 15 kişinin ölmesi engellenmedi? Aslında bu sorunun cevabını Kenan Evren, “Darbeyi daha önceki bir tarihte yapacaktık, ancak ortamın iyice olgunlaşmasını bekledik” diye açık yüreklilikle verdi. Zaten tüm darbeciler terörü tırmandırarak darbe ortamının olgunlaşmasını beklemezler mi? İnsanları birbirine karşı kışkırtarak, kırdırarak darbe ortamının olgunlaşmasını beklemezler mi? Sonuçta darbe yapmak da, darbeyi savunmak da demokrasiye ve de insanlığa karşı suç işlemektir. O nedenle sadece darbeyi yapan generallerin değil, darbeyi savunan gazetecilerin de bu suçlardan yargılanması gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.