Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Topluma ne oldu da böylesine çıldırdı?

Topluma ne oldu da böylesine çıldırdı?

Son bir haftalık gazeteleri toplayıp sayfalarını hafiften çevirdiğinizde gördüğünüz cinayet haberleri karşısında eğer yüreğiniz titremiyorsa sizin de o cinayetleri işleyenlerden bir farkınız kalmamış demektir. Çünkü, böyle bir kayıtsızlık artık vahşet karşısında insanların duyarsızlaştığını, daha doğrusu bu tür olayları kanıksandığını gösterir ki o toplumun tepeden tırnağa psikolojik tedaviye tabi tutulması gerekir.

Şimdi bir de işlenen cinayetlerin vahşet şeklinde olması yaygınlaştı. Eskiden insanlar anlık öfkelerine kapılarak silahına sarılarak ateşlediğinde muhatabını öldürür ya da karşılıklı kavga halindeyken bıçağını salladığında hasmının öldürücü bir noktasına isabet ederdi. Kısacası, gençlik yıllarımızda cinayet işlenmişse 30-40 bıçak darbesi ile bu iş olmazdı. Yani cinayette hınç ve kinin boyutu böylesine insanın yüreğini titreten, korkutan boyutta olmazdı... Hele birde şimdi bir boğaz kesme modası salgın hastalık gibi yaygınlık kazandı. Öyle ki son zamanlarda gündeme gelen bazı salgın hastalıklar bile bu vahşetin yaygınlaşması kadar hızlı yayılmıyor. Bu ne biçim insan türüdür ki, arkadaşını öldürüyor, başını kesiyor götürüp çöp konteynırına atıyor ve hiçbir şey olmamış gibi aylardan beri dolaşıp duruyor. Belli ki yaptığı bu vahşetten pişmanlık duymuyor, vicdan azabı çekmiyor. Çünkü, bir insan vicdan azabı duyuyorsa rahat dolaşamaz, hiçbir şey olmamış gibi ortalıkta dolaşamaz. Belli ki bu tür vahşetler bir anlık öfke sonucu işlenmiyor.

Ya o bir takım kimselerin eline silahı alıp toplu katliam yapmaları... Nedir bu cinnet hali.. Bir evladın anne, baba, kardeş demeden arka arkaya eve gelen tüm yakınlarını tek tek öldürmesine, sabahtan akşama kadar aynı öfke ve kin duygusunu taşımasının bir izahı olabilir mi? Eğer varsa bu işin uzmanları toplumu uyarmak durumundadırlar.

Bir başka olayda töre adına bir genç kızın ağır yaralanmasının ardından hastaneye yetiştirilmeye çalışıldığı ambulansın önü kesilerek burada saldırganların saldırılarını sürdürmelerinin izahı olabilir mi?

Ya evladını öldüren anneler, annelerini öldüren evlatlar, çıldıran babalar... Babasının parasına bir an evvel konmak için babasıni öldüren evlatlar... Kısacası toplum bir çılgınlık hali yaşıyor... Toplumun bir kesimi böyle de ilgililer ve toplumun kendisini sağlıklı sanan kesimlerinin bu olaylar karşısındaki duyarsızlığı ve tepkisizliği çok daha ürkütücü değil mi?

Kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir toplum oluşturuldu... Paranın en yüce değer olarak sunulduğu bir ortamda oturup birde birilerinin rüşvet ve yolsuzluktan şikayet etmeleri sanıyorum toplumun gazını almaya yönelik ikiyüzlü bir hareket olsa gerek.

"Ne kadar paran var o kadar adamsın" mantığını kendisine prensip edinmiş adamlığın ölçüsü banka hesabı kabarıklığından ibaret bir vahşi kapitalizme toplumu mecbur ve mahkum ederseniz toplumu çıldırtırsınız... Bugün gelinen noktada bunu gösteriyor.

Aşk ve sevgi denilen duygu sekse indirgenmiş, artık aşk ve sevgi gibi duyguların çağdışı kavramlar olduğu anlayışının yaygınlaştırılması çağdaşlık olarak nitelendiriliyorsa bu toplumda insanların sevgisizlikten çıldırmasını nasıl önleyeceksiniz?

Sevgisizliğin temeli toplumun dinden uzaklaştırılması ile başlamış, din afyon olarak sunulmuş ama onun yerinede yüce bir değer konulamamışsa bu toplumu birbirine bağlayan, biribirine zarar vermesini engelleyen bir sebep kalır mı?

İnsanlar için para ve cinsellikten başka bir hedef yoksa, hayat sadece bu dünyadan ibaretse, dinin ahiret anlayışı bir takım sapıklar tarafından sürekli olarak ilim dış gibi birtakım nitelendirmelerle toplumdan soyutlamaya çalışılmışsa ortaya işte bugünkü çılgınlık çıkıyor?

Toplumda giderek her şeyin bir bedeli vardır anlayışı hakim olursa, cebinde parası olan bir takım temeli olmayan, sonradan görme zenginler son model arabalara binip işlerine giderken durakta otobüs ya da dolmuş bekleyen hanımları emre amade mal gibi görmeye başlarlar. Çünkü onlar için para sahibi olmak ayrıcalıklı olmak, elini uzattığını kopartıp alabilmek anlamına geliyor. İstisnalar hariç günümüz zengini için artık servetinde fakirin de hakkı olduğu anlayışı giderek unutuluyor. "Para benim değil mi isteğim yerde harcarım, toplumdaki fakirleri de devlet düşünsün" anlayışı yaygınlaşıyor. Buna karşılık devletten ne kadar vergi kaçırabilirse kendilerini o kadar akıllı sanırlar. Değer yargılarını yitirmiş yerine yenilerini koyamamış, çılgınlaşan ve arsızlaşan insanı disiplin altına alacak yasaları ya çıkartamamış, çıkartsa bile parası olanın bu yasalardan yakasını sıyırabildiği bir toplumda sanıyorum çılgınlık daha da yaygınlaşacaktır.Ve bizde bu toplumda yaşamaya mecbur olarak işin sonunu bekleyeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi