Öleceksin haberin yok!
Ramazan’ı coşku ile yaşamak
Günde en az bir kere içimizden kendi nefsimize "Öleceksin, ALLAH'a döneceksin, yaptıklarından hesap vereceksin, hazırlan, hazırlan, sakın vakit geçirme..." diye nasihat edelim.
2- Ramazan, oruç ayıdır. Bu ayda tutmuş olduğumuz oruç, çeşitli hikmetler ihtiva eder; bizlere sayısız nimetlerin kıymetini hatırlatır, geçici lezzet ve duygulardan vazgeçip sonsuza dek sürecek manevi derece ve nimetlere ulaşmanın imkanını sunar. Oruç ibadeti aynı zamanda bir irade eğitimidir.
İşte bu özelliği ile Ramazan, nefislerin terbiye edildiği, yoksulların doyurulup gözetildiği, sevap ve mükafatın arttığı; af ve mağfiretin çokça ihsan edildiği bir aydır. Tutulan oruçları, kılınan teravih namazları, okunan hatim ve mukabeleleri, iftar ve sahurları, dua, tövbe, zikir ve niyazları ile baştan sona bir feyz, rahmet ve bereket ayıdır.
Oruç, fecirden güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve birtakım başka hazzlardan uzak durmak manasına gelir. Maalesef İslâm'ı iyi anlamamış bazı kimseler Ramazanı oruç, açlık ve imsak ayı olarak değil; ziyafetten ziyafete koşmak, tıka-basa iftar etmek ayı olarak anlıyorlar. Bu yanlışlıktan ve hatalı din uygulamasından uzak durmamız gerekir.
3- Bazı belediyeler, İslâmî kuruluşlar, hatta dinî cemaatler bile; dine, Kur'ân-ı Kerîm'e, Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in ahlâk ve sünnetine, Şeriata, fıkha, tasavvufa taban tabana zıt birtakım eğlenceler, şenlikler, çalgılı toplantılar, oyunlar tertiplemektedir. Kimi yerlerde "Ramazan eğlenceleri" yazılı ilanlar, pankartlar çarpıyor gözümüze. Fesübhanellah!. Ramazan ayı, eğlence ayı mıdır? Dindar Müslümanların, bu tuzaklara düşmemeleri gerekir.
Geçtiğimiz yıllarda; bazı yerlerde Ramazan çarşıları kuruldu, Ramazan şenlikleri yapıldı. Yer ismi vermek istemiyorum... Sucuk-ekmek dükkânları... Gözleri yaşartıcı, genizleri yakıcı sucuk dumanları... Ramazan sucuğu, Kokoreççiler... Ramazan kokoreci, Mersin tantuni kebabı... Ramazan tantunî kebabı, Ramazan lahmacunu, Börek... Ramazan böreği, Tatlılar... Ramazan tatlısı... Sahlep... Çaylar, kahveler.. Ah Ramazan vah Ramazan...
Fosur fosur, tosur tosur içilen nargileler... Korkunç bir kalabalık, iğne atsan yere düşmez. Gecenin on ikisi, tesettürlü, zilli pembeli hatunlar, kollarında kundaklı çocuklar Ramazan çarşısında dolanıp duruyorlar... Kırk, elli, altmış yaşındaki insanlar çocukların yediği macunları yalıyorlar... Yahu böyle Ramazan çarşısı olur mu? Ramazan çarşısında yiyeceğin, içeceğin yanında mutlaka fikir, kültür, sanat bulunmalıdır. Bizde bunlar yok. İstanbul ilçelerinden birindeki Ramazan çarşısında açılan dönerci, köfteci, sucukçu dükkanlarında güpe gündüz satış yapılıyor ve yemek yeniyormuş. Gören biri anlattı, inanmak istemedim. Rezalet! Böyle Müslüman belediyecilere yazıklar olsun.
Geçtiğimiz senelerde Haliç taraflarında bir yerde Ramazan şenliği diye İslâm dininin ve Şeriatı'nın kesinlikle kabul etmediği iğrenç ve rezil eğlenceler tertiplediler. Çıplak karılar, mankenler, çalsın sazlar, oynasın kızlar, berbat bir müzik, ha ha ha, ho ho ho, hi hi hi... Mâlâyâni konuşmalar, fingirdeşmeler... Nargileler fosur fosur içiliyor. Ha öyle ya, Ramazan var Ramazan var... Ramazan geldi... Orucunu tutacak, akşam namazını kerahet vaktinde yalap şalap, paldır küldür kılacak ve sonra ver elini "Ramazan eğlenceleri ve etkinlikleri". Gittiği yerde cehennemî çalgılar çalınıyor, birtakım çağdaş kadınlar teganni ediyor. Yatsı ezanı okunuyor, orkestra birkaç dakika susuyor, aman ne dindarlık, ne dindarlık! Böyle Ramazan şenliği olur mu? Bunları tertipleyenleri uyarmak gerekir. Mübarek ve kutsal Ramazan ayında İslâm dininin yasaklamış olduğu çalgılı şarkılı eğlencelere sakın ha... Gitmeyelim, hele açık saçık kadınların teganni ettiği fısk meclislerden bucak bucak kaçalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.