Müslümanlar okumuyor
Sohbetler ve hâtıralar
Hatıra eserleri okumak çok kişiyi ilgilendirir. Buna sohbet konumlu özellikleri de eklerseniz böylesi kitaplar 7'den 70'e denilen miktarda herkesi ilgilendirir.
İşte buradan hareketle sizlere bugün böylesi bir kitaptan bahsedeceğim:
Kişiliğine ve ilmine hürmet duyduğum, bana ulaşan kitaplarını da mutlaka okuduğum muhterem insan Prof. Dr. Ahmet Coşkun beyefendinin elime ulaşan "Sohbetler ve Hâtıralar" kitabının 2'nci cildi en son okuduğum kitaptır. Onun için bu kıymetli eserden taze taze bahsetmek istiyorum.Aynı isimli kitabın birinci cildini yanılmıyorsam yirmibeş yıl önce okumuştum. Bir yerde bu eserden bahsettiğimde birisi bu kitabı kütüphanemde gördü. Okuyayım veririm, dedi. Gidiş o gidiş. Kim olduğunu da hatırlamıyorum. Eserin ikinci cildine muttali olunca birinci cildine ihtiyaç duydum. Üçüncü baskısını aldım, kütüphaneme yeniden koydum. Tabii ki, tekrar gözden geçirerek. Ben böyle kitapları okurken benim için önem arz eden yerleri çizerim. Bunun için de çizilerek okunmuş kitaplara bayılırım. Çünkü böyle kitapların okunması uzun zaman almıyor.
Bana göre Ahmet Coşkun hocamızın "Sohbetler ve Hâtıralar" kitabı da çizilerek okunursa tekrarı rahat okunur Ayrıca şu özelliğimi de belirtmiş olayım: Ben okuduğum kitapları çizerim, okunması bitince baştan sona bir defa daha okumak gibi gözden geçiririm. Notlar alırım, fişlerim. Yeri gelince de o konuyu üçüncü defa okumuş olurum. Okumak gibisi var mı?Allah (CC) Peygamberimiz Efendimiz (SAV)'e ilk emir olarak "OKU" buyurmuştur. Daha bunun faydası üzerinde durulur mu?Emir Allah (CC)'dan, Allah'ın adını anarak "oku"mamak Rabbü'l-Âlemin'e karşı terbiyesizlik olur.Rabbım mü'minleri o derekeye düşmeye fırsat vermesin. Herkesi hidayet üzere kılsın. En çok okuması gereken:
* Din görevlilerimiz (bu sınıfa bütün Müslümanlar girerler).
*Öğretmenlerimiz...
* Öğrencilerimiz...
*Anne adaylarımız, annelerimiz, anneannelerimiz...
*Baba adaylarımız, babalarımızdır.
Diyeceksiniz ki, herkesi dairenin içine aldın; geriye kimse kalmadı ki... Tabii ki kalmayacak. Kitap okumayan Müslüman kaliteli Müslüman olamaz ki. "Kalitesiz Müslüman"ın ne hükmü olur; kendisine bile faydası olmaz.
İtiraf edelim ki, Müslümanlar kahir ekseriyetiyle okumuyorlar. Kalite de kapasite de kalmadı. Din görevlilerimiz kusura bakmasınlar, okumuyorlar. Vaazlar, hutbeler okumadıklarının en büyük delili. Vaazların da hutbelerin de içi boş. Hocalarımız câmiye gelen hammal ile profesörü anlama ve anlatma hususunda ortak paydayı bulabiliyorlar mı? Bulamayınca insanlarımızın camiye girişi ile çıkışı arasında hiçbir farkları olmuyor. Bu herkes için günah olmuyor mu?
Diyanet İşleri Başkanlığımız görevlilerin bu açığını kapatmak için merkezi sistemle bütün camilerde aynı konuşmayı yaptırıyor. Peki bu vaazı yapan "hoca"larımızdan ne kadarı kapasiteli? Bu da sorgulanmalı. Geçtiğimiz hafta seyahatteydim. Cuma namazını taşrada bir vilâyette kıldım. Vaaz merkezi sistemle yapıldı. İlin müftüsü konuştu. Vaaz evlere şenlikti. Acaba ben mi yanılıyorum dedim. Birkaç kişiyle konuştum. Benden farklı düşünceleri yoktu. Hocalarımızın canını sıkmaya değil, gayrete gelmelerine gayret ediyorum.Okumanın yokluğundan şikayet ediyorum.Okumamanın hastalık haline geldiğinden yakınıyorum.
Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, ana-babalarımız kahir ekseriyetle okumuyor. Yetişen nesil seviyesiz yetişiyor.
Söz uzadı, asıl zikretmem gerekenleri anlatamadım.Sütunum dolunca arkası yarına kaldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.