Provokasyonu yapan kim?
Açılıma büyük ümitler bağlayanları önceki günkü pusu sonucu 4 askerimizi kaybetmemiz sanıyorum büyük hayal kırıklığına sürüklemiştir. Büyük Zaferin yıldönümü bütün yurtta coşku ile kutlanırken önce PKK'ya ait bir mağara dolusu cephaneliğin ele geçirildiği ve ele geçirilen silahlar arasında uçaksavar füzelerinin de bulunduğu haberi geldi. Çok geçmeden bir misilleme gibi bu defa da Şemdinli'de hain pusu sonucu 4 şehit verdiğimiz haberi ulaştı.Yürekler yine yandı, analar yine ağladı. Sanıyorum bu haberler 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını da etkiledi. Bunun sonucu olarak bazı konserler iptal edildi. Sanıyorum bu noktada hain pusu açılıma karşı çıkanları biraz daha sertleştirecek, "Biz dememiş miydik?" seslerini yükseltmelerine sebep olacaktır.. Sanki birileri terör sona ermesin, kavga devam etsin istiyorlar. Başbakan'ın da 4 askerimizin şehit olduğu haberinin ardından yaptığı, "Süreci engellemek, tahrip etmek, provoke etmek isteyenler olabilir. Zihinleri bulandırmak, kamuoyunu yanıltmak isteyenler olabilir" şeklindeki değerlendirme dikkat çekiciydi. Bu arada DTP Milletvekili Hamit Geylani'de açıklamasında provokasyona dikkat çekerek şu görüşleri dile getirdi:
"Bölgede herkes barış istiyor. Kürt sorununun tartışıldığı şu günlerde çözüm aranırken bu gibi provokasyonların olabileceğini daha önce de söylemiştik. Birileri barış havasının oluşmasını istemiyor"
Elbette olayın çatışmanın sürmesini hatta açılımın sona ermesi ve iç çatışmanın gündeme gelmesini isteyenlerin provokasyonu olma ihtimali yüksektir. Ancak, böyle bir tespit yapmak yeterli değildir. Kısa sürede provokasyonu kimlerin yaptığının açığa çıkartılması gerekir. Sadece provokatörleri tespit etmek de yetmez yakalanıp sorulabilirse hesap sorulması gerekir. Bu da sanıldığı kadar kolay değildir.
Bu ülkede uzun yıllar cinayetler işlendi, ülkenin tanınan sevilen insanları tek tek öldürüldü ve tüm bu cinayetler olaylarla hiçbir ilgisi olmayan kesimlere fatura edildi. Her cenaze kaldırılışında günlerce büyükşehirlerin caddelerinde "Kahrolsun şeriat, Mollalar İran'a" çığlıkları atıldı. Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılmasının arkasından da benzer görüntüleri yaşadık. Ancak, şimdi anlaşılıyor ki işlenen cinayetlerle suçlanan kesim arasında hiçbir bağlantı yok.
Demek istediğim o ki, bu olayın başlatılmış olan açılım sürecini sonuçsuz bırakmak için iç ya da dış bazı karanlık güçler tarafından tezgahlanmış olması ihtimali yüksektir ama bunun ispatı en azından şimdilik mümkün olmadığından provokatörler istediklerini elde etmiş olacaklardır. En önemli sonucu da açılımı gündeme getirenlerin bu saldırıların ardından geri adım atmaları olacaktır. Kararlılıkla çıkılan yola devam edilebilirse sanıyorum provokatörler amaçlarına ulaşamayacaklardır.
Elbette olay doğrudan PKK'nın planlı bir eylemi de olabilir. Şimdiye kadar benzer pek çok eylem yapıldı. PKK terör örgütünün bu eylemi ile "Biz istemeden barışı sağlayamazsınız" şeklinde bir meydan okuması da olabilir. Bu bakımdan terör örgütü de barış istiyorsa bu tür saldırılara son vermek, kendi isteği dışında gerçekleşiyorsa eylemin sahiplerini cezalandırması gerekiyor. İster terör örgütünün meydan okuması ister bazı iç ya da dış çevrelerin açılımı sabote etmek için gerçekleştirdiği bir eylem olsun, görünen o ki ülkemizi zor günler bekliyor.
Çünkü, bu ülkede demokratik açılım gerçekleştirmek isteyenler önemli bazı engelleri aşmak durumundadırlar. Devletin tüm kurumları aynı sesi çıkarmalı aynı tavrı sergilemelidir. Ancak, görünen o ki, hâlâ devlet kurumları arasında tam bir uyum yok. Hatta kurumlar arasında bir güç gösterisi yaşanıyor. Böyle bir ortam ise provokatörlerin işini kolaylaştırır.
Olay karşısında artık ezberlenen bazı cümlelerin tekrarlanması ne terörün önlenmesini ne de demokratik açılımın hedefe ulaşmasına yardımcı olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.