Rahmet Panayırı
Ramazan ayı güneş olur doğar hayatın merkezine. Ramazan ayı geldiğinde karanlığın bağrına seherin keskin kılıcı iner. Hudutlar hoş geldin derken güne, ferahbaş dualar kanatlanır yüreklerin menziline. Eskiyen cihan tazelenir, neşv ü nema bulur Ramazan’ın sabahında. Şefkatten yüreklerin sergilendiği, merhametin lavanta, leylak kokan sandukalardan çıkarıldığı kutlu saatler kurulur hayat ırmağında. Tüm güzelliklerin önü açılır. Bütün günler bilgelik çağına erişir hatim rahlelerinde. Şehr-i Ramazan, imanın tadının hissedildiği aydır. Çünkü o, her Müslümanın iman ayıdır. Ramazan ayı lezzetlerin içi içe sunulduğu bir zaman dilimidir. Bu lezzetleri tadabilmek için de o frekansı yakalayabilmek gerekir. İmanla tutulan her oruç bizi Allahû Teâla’ya bir adım daha yaklaştırır. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Kim Ramazan ayının orucunu inanarak, Allah’tan sevap umarak ve bağışlanma dileyerek tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Tirmizî, savm, 1/678; Riyâzu’s-Sâlihîn, 1216)
Kâinatta her şey Rahman’ın (cc) mührünü taşır. Zaman O’nun ikramıdır. İnsan için imar edilen dünya sarayı, âhiret sarayının ön kabul kapısıdır. Hayatı değerli yapan, bakanın gözü ve basiretidir. Bakmayı bilmeyen Kâbe’ye dahi nazar etse taştan başka bir şey göremez. Ebu Cehil’in bakışıyla Ebu Bekir (ra)’ın bakışı asla müsavi değildir. İkisi de baş gözüyle O’nu (sav) görmüştür. Kimin gönlünde hakikat ve iman sevgisi varsa o yücelmiş, diğeri ise alçalmıştır. Malumdur ki O’nu imanla gören sahâbe unvanını almıştır. İmanı kaybedenler, o yüce ismi de kaybetmişlerdir. Gufran ayı Ramazan’a bakan ve şahit olanlar da aynı konumdadırlar. Ramazan’ı değerli kılan iman ve onun şeâiri hükmündeki orucudur.
Zamanı kutsallaştıran imanlı insanın varlığıdır. Zira tüm kutsiyetler insanın kemale ermesi için konulmuştur. Kâbe dahi insan için inşa edilmemiş midir? Mü’minin değeri Kabe’nin değerinden daha yücedir. Yoksa onun etrafında yaşayan onu imar edip ziyaretçilerine su ikram edenlerin Allahû Teâla katında değerli olmaları gerekirdi. Asla böyle değildir. İman ve cihad ehli Kabe’yi göremese de kıymetinden bir şey kaybetmez.
Şehr-i Ramazan, bir rahmet panayırıdır. Gönüllerin ve ailelerin sarmaş olduğu ve her şeyimizle bizi kutsadığı kutsal zamanın adıdır. Zamanın doğuş ve batışını bize ihtar ederken, semanın en büyük ayetleri olan güneş ve ay ile münasebetimizi pekiştirir. Doğuştan evvel sahuru tattırırken, batışı zevkler üstü zevk haline dönüştürür. Her güneş batışını doğuşunun niyet başlangıcı haline getirir. Asla ümitsizliğe fırsat vermez.
Ramazan ayı, Hilali ve güneşi iman ve amelimize şahit tutan bir aydır.
Caddelerin iftar saatindeki sessizliği, İslâm’ın sesidir. Tüm iman erlerini iftar sofrasına toplarken adeta kıyameti sembolize etmektedir. Öten sur değil fakat Hakk’ın sedası olan ezandır. İkisi de Hakk’ın izniyle harekete geçer. Her türlü lezzetin en yüksek mevkie çıkması ancak Ramazan’ın atmosferiyledir. Bedenler acıkıp susadıkça ruhlar doyuma ulaşmaktadır. Dudaklar kurudukça, gönüller manevi zevkle kanmaktadır. Mideler küçüldükçe, maneviyatımız artmaktadır. Sağlıktan dostluğa, yardımdan fedakârlığa, sahurdan iftara, hatimden duaya ne varsa tüm hayatı nur halkalarıyla sarmaktadır.
İman insanın kalbinde saray inşa eder, amellerse o sarayı zinetlendirir. Maddi azalarımızı haz ve zevklerini, iman basiretiyle görebilenler daima mutlu olurlar. İster sıkıntı, ister sevinçli olsun her durumda kâr hanesini doldurmak mümkündür. Gönüllerin miski amber misali kokusu ile havzu Kevser içimi arsında hayatı lezzetlendirir. Buluşma noktası, randevusu cennet olana hiçbir şey ağır gelmez. Her amel cennet basamağı kabul edilir ve cennete varıncaya kadar iyiliklere doymaz. Hayatın her anı ve durumunu ibadet zevkiyle yaşamak ancak gerçek imanlı gönüllerin nasibidir. Şehvetten servete, mevkiden iktidara, uykudan çalışmaya, yürümekten koşmaya ne varsa hepsi kulluk şuuruyla ifa edilir. Oruç ise tüm varlığımızı farklı şekilde sarıp sarmalayan bir manevi hazdır. Bu yolda acıkmak ve doymak aynı lezzeti temin eder. Ömrün ve günün bereketini güneş doğmadan programlar. Kazancın ikramı olan sadaka, fitre, zekât ve iftar ve hediyelerle maddeye esaretten kendini kurtarmış olur. Gerçek mükâfatın günlerini gönlünde sayıklar. Her duruşu ve bakışı Rahman’ın cemaline hazırlık içindir. Tüm engelleri aşarak gönül âlemini Hakk’ın ziyaretine hazırlar.
Oruç, duanın yaşam ayıdır. Çünkü oruç aynı zamanda fiili dua hükmündedir. Ramazan ayı, duanın yaşam tarzına dönüştüğü aydır. Duayı vahiyle, vahyi imanla, imanı icabetle buluşturan bu ay ilimle zirveye tırmanmaktadır. Hilalin şahadetini gözleyerek, kelime-i şahadetten ölümdeki şahadete kapı aralamaktadır. Ramazan’ın hilaline şahadet orucu, Hakk’ın yücelmesine şahadet ise ölümü sevdirmektedir. Bu ay insan sevgisini ikram ile üst sıralara taşımaktadır. Sanki çağıranlar ensar, çağrılanlar ise muhacir edasıyla hareket ederler. Tüm iftarlar Rabbimiz’in, davetçisi Hz. Muhammed (sav), hizmetçileri ise biz değil miyiz? Bu ay anlatılmaz, ancak yaşanır, yazılmaz ancak hissedilir. O zevki hangi kelimeler anlatabilir ki, tatmayan bilmez dendiği gibi, tadanlar o sevgiyi çoğaltabilir.
Ramazan, çoğalan sevginin sevincidir. O, öfkenin mayınlarına set çeken, huzurun yumuşak elidir. Ramazan kararmış dünyalara ışık dağıtır. Ramazan, her evde ayrı bir güzeldir. Kiminde kalbin yetimliliğine şefkat, kiminde tütmeyen ocaklara, bolluğa anahtardır. Ramazan, imanın haritasındaki ezan çiçeğidir. On bir ayın arkasından çıkıp gelen, gülce bakışlı, bir kır gülüşüdür ruhumuza. Ramazan, gönül bahçemizdeki kandil çiçeğimizdir. Günahları çoğalan caddeleri tülleyen bir derviş yürüyüşüdür. Viran ellerin yalnızlığını yaldızlayan bir yıldız şehrayinidir.
Ramazan, esmâü’l Hüsnâ kokusudur. O, seherin muştusuyla yola düşüp, akşamın bereketiyle taşan sofralardaki şefkatin çiçek açmasıdır. Ramazan, akıp giden zaman ırmağında hayata bir rahmet bakışıdır. Başka bir ifadeyle rabbanî menzile ayarlanmış duaların, kalplerden akışıdır. Ramazan; göklere yalvaran çınarların secdeye duruşu, gecenin karanlığını süpüren günün aydınlığı, ikindi akşama el ederken, mutfaktaki kadının telaşı, akşamı dört gözle bekleyen yoksulun aşıdır.
Ramazan, sevaplarla günahları yakmak ve zamanı rahmetle yıkamaktır. Günahlarını sevaplarla yakanlar ve zamanlarını rahmetle yıkayanlar, Ramazan’ı idrak edenlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.