Türbede Yatan Siz Olsaydınız Naapardınız?
Bulunduğunuz şehre en yakın, her kültürden ve yaş gurubundan ziyaretçileri olan bir türbede yatan şahsın siz olduğunuzu bir anlık hayal dünyanızda canlandırın… Kemik yığınına ruhunuz iade ediliyor ve ziyaretçilerin dualarına, mum yakmalarına, ip bağlamalarına ve şu dua ve yalvarmalara şahit oluyorsunuz;
‘Allah’ım sen burada yatan filan hazretlerinin yüzü suyu hürmetine benim şu duama icabet et! ‘
Şimdi;
Bu duayı yapan bir ziyaretçiye sizin hiçbir fonksiyonunuz yok sanırım… O şahıs kendi evinde de aynı duayı yapsaydı Allah yine işitirdi… Türbede yatan bir zat olarak
Bu duanın kabulüne katkınızın olmadığını sanırım gördünüz...
Başka bir ziyaretçi türbenize gelip mum yakıp, ip bağlayıp sizden medet bekliyor… Yani şirk koşuyor… Onca ayetlerin, hadislerin, , diyanetin, hocaların, köşe yazarların uyarılarına rağmen türbelerde bu gibi şirkler yaşanıyor…
Şimdi…
Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün… Türbede yatan siz olsaydınız ziyaretinize gelenlerin şirk koşmasını ister miydiniz? Bundan rahatsız olmaz mıydınız? Sonuçta sizin oradaki varlığınız bazılarının şirkine vesile oluyor…
Her ziyaretçilerden sadece bir kişinin bile şirkine vesile olmanız sizin kemiklerinizi sızlatır… Türbenizin yerle bir edilmesini istersiniz inanın…
Şunu diyebilirsiniz: ben mi dedim türbem yapılsın diye? Haklısınız siz demediniz ama sonuçta her gelenlerden en az bir kişi bile oracıkta imanını bırakıyorsa orası çok tehlikelidir… Çünkü türbe ziyareti farz değil… Ki diyesin kardeşim türbeler ayakta kalmalı ve yıkılmamalı…
,,,
Eğer illa da türbede yatan zatı devreye koymak istiyorsanız Türkiye’de ne kadar türbede yatan zat varsa isim listesi çıkarılır ve bir kitapçık yapılır. O kitapçığı alırsınız dua ederken alfabetik sıraya göre isimleri tek tek sayarsınız. Türbeye gitmeye gerek yok bence…
Şimdi…
Bazı okuyucularım bana kütüb-i sittede yer almayan ve sahihliği belli olmayan bazı hadisler gönderdiler… Bu konuda son olarak size bir hadis daha okuyacağım. Bu hadisi peygamber efendimiz ölüm sekaratındayken söylemiş:
'Aişe'den (r.anha) ve İbn Abbas'tan (r.a.) rivayet edildiğine göre onlar şöyle anlatmışlardır: "Hz. Rasûlullah'a (s.a.v.) ölüm sekeratı hali geldiğinde, kendisine ait hamisa'yı (üzeri işlemeli örtüyü) yüzüne örtmeye başladı. Sıcaklık basınca yüzünü açıyordu. Kendisi bu halde iken (ümmetini) Yahudi ve Hıristiyanların yaptıklarından sakındırmak için "Yüce Allah'ın laneti Yahudi ve Hıristiyanların üzerine olsun. Peygamberlerinin kabirlerini mescitler yaptılar" buyurdu.( Buhârî, Salat, Mesacidu filbüyut (Hadis no: 435); Müslim, El-Mesacid ve Mevadiu's-Salat, babunnehyi an binail mesacidi alelkubur… (Hadis no: 531).)
Şimdi başınızı iki eliniz arasına alın ve düşünün:
Ölüm sekaratında söylenen söz, o konudaki söylemiş olduğu önceki sözleri geçersiz kılmaz mı? Ve düşünsenize ölüm sekaratında ümmeti ne ile uyarıyor?
,,,
Türbelere gitmeyin derken;
Meyhaneye mi gidin dedim Allah aşkına!
Dua etmeyin mi dedim?
Dedemin kabrine mi gidin dedim?
Kabir ziyareti yapmayın mı dedim?
Türbeleri ateşe verin ve Abdulvehhabın kitaplarından ders yapıp ezberleyin mi dedim?
,,,
Yaklaşık son iki ay bu konulara değindim… İnanın arka arkaya bu konulardan yazmaktan ben de sıkıldım… Fakat bu sitede yazıları çıkan bir yazar sorumsuzca ve cahilce, bazı âlimlerimize yaklaşımları yüzünden bu konulara değinmek zorunda kaldım…
Hemen hemen her yazısında vehhabiler şöyle, vehhabiler böyle, onlardan uzak durmak lazım, yok efendim ibn-i Teymiyye şöyle- böyle… Sen kimsin ki ibn-i Teymiyye’nin adını ağzına alıyorsun!!!
İbn-i teymiyyeyi okuyan cennete okumayan elbette ki cehenneme girecek değildir… Koskoca selef âlimlerimden sadece ibn-i teymiyye yoktur elbette ki…
,,,
Yarın (C.tesi) 17,00- kapanışa kadar ve Pazar günü 14,00-kapanış arası Ankara Kocatepe kitap fuarında- Sahra- standında olacağım inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.