Hüsnü ile Hasenibir de Livaneli
Şimdi burada üç isim var ve ikisinin birbiriyle alakası metin olmakla birlikte ikisinin üçüncü isimle ilişkisi arızi. Dolayısıyla Hüsnü ile Haseni arasındaki ilişkiyi anlamak mümkünse de Livaneli ile ilişkilerini anlamak biraz zor. Bundan dolayı kimi okurlar aralarındaki ilişki türünü merak edebilirler. Bu ilişkinin tabiatı ve mahiyeti 'kelalaka' dedirtecek türden bir ilişki. Hüsnü Mübarek tarafından UNESCO başkanlığı için aday gösterilen Kültür Bakanı Faruk Haseni Mısır'da tartışmalı bir isim. Birçok cephede savaşıyor. Özellikle Cabir Usfur gibi geride ahı gitmiş vahı kalmış veya tortusu kalmış eski Marksistler, Kültür Bakanlığı çatısı altında sürekli İslami kesimlerle didişip, atışıp duruyorlar. Birçok olaydaki tavırları nedeniyle İslami kesimlerin şimşeklerini üzerine çekiyorlar. Suudi Arabistan'ın hilafına Kültür Bakanı Faruk Haseni başörtüsüne de karşı çıkarken 'başörtüsünden sorumlu' Vakıflar Bakanı Hamdi Zakzuk ise Faruk Haseni ile zikzak bir açıdan nikap yani peçenin ibadet değil adet olduğunu savunuyor. Bununla da kalmıyor işi fiiliyata döküyor. Bakanlık koridorlarında peçeli avına çıkıyor. Aslında bu yönüyle Sarkozy'nin kültür bakanı olabilir. Ezher Şeyhi Tantavi nasıl ki Paris Camii rektörü olabilirse Zakzuk da pekala kültür bakanı olabilir.
İşte içeride Haseni çerçevesinde dinmeyen ve bitmeyen tartışmalar yaşanırken bir de meseleye Yahudi boyutu eklendi. UNESCO dolayısıyla iç cepheyi yatıştırmak isterken hızını alamayan Haseni, Yahudi çevrelere çarptı. Faruk Haseni çapraz bir yanlışa düştü Yahudiler karşısında Müslümanları, Müslümanlar karşısında da Yahudileri sattı ve böylece iki tarafı da idare edeceğini sandı ve UNESCO boşluğundan aşağıya düştü. Seyyid Kımni gibilerine devlet nişanı ve madalyası vererek Müslümanları küstürdü ve ardından da Yahudi çevreler onun Müslümanları memnun edebilmek için Yahudilerle normalleşmeyi teşvik ettiği suçlamalarına cevap olarak böyle ibareler bulunan kitaplarını yakabileceğini söylediğini basına sızdırınca olan oldu ve Hüsnü ile Haseni'nin bütün oyunları, foyaları bozuldu. Hatta Hüsnü Mübarek'in taçsız veliaht oğlu Cemal artık safra gibi gördüğü Haseni'yi 'sırtımızdan atalım' nakaratında bulunuyor. Baba ise kendisiyle birlikte ihtiyarlamış kabinesinin son fertlerinden vazgeçmiyor. Önce sadakat ve beraberlik diyor.
Hüsnü ile Haseni'nin çifte başarısızlığının tasası ve hatta tartışması da bize vurdu ve gerdi. Dolayısıyla meseleye bir tarafından 'hariçten aday' sıfatıyla Livaneli de dahil oldu. Türkiye'de züğürt tesellisi kabilinden bir tartışma yaşanıyor. Bir tarafında şarkıcı ve yazar Zülfü Livaneli var öteki tarafta ise hükümet ve Ahmet Davudoğlu kanadı. Bana kalsa absürt bir atışma ve tartışma. Bu tartışmanın taraflarından olan Zülfü Livaneli muhataplarının isimlerini bile doğru telaffuz edemiyor. Çift Hüsnü'den bahsediyor. Halbuki bunlardan cumhurbaşkanı olanının adı Hüsnü Mübarek. Ötekisi yani kültür bakanının adı ise Faruk Haseni. Hüsnü ile Haseni arasında kalmış bir Livaneli çift Hüsnü'den bahsediyor. Olayın bizdeki yansımasına gelince: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ünlü sanatçı Zülfü Livaneli'nin, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Başkanlığı'na adaylığını hükümetin istemediğine ilişkin sözlerine tepki gösterdi. Davutoğlu, Livaneli'nin yabancı yetkililerle görüşürken Dışişleri Bakanlığı ile temasa geçmediğini ifade etti. Davutoğlu, bazı ülkelere verilen taahhütler nedeniyle, Livaneli'nin aday gösterilmediğini söylemenin son derece yanlış olduğunu savundu.
Livaneli de yaptığı yazılı açıklamada, bu kuruluşlara şahsi başvuru yapılamadığını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Sayın Bakan'ın da gayet iyi bildiği gibi, hükümetlerarası kuruluşlara şahsen başvuruda bulunulmaz. Kriz, Faruk Hüsnü'nün (Haseni olacak) Arap olmasından değil, 'kitap yakarım' demiş olmasından çıkmıştır. Bunun üzerine krize çözüm bulmak isteyen bazı ülkeler, benim adaylığımla ilgili Türk hükümeti nezdinde zemin yoklaması yapmıştır. Beni 29 Ocak'ta ilk arayan kişi ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Matt Bryza'dır. Daha sonra ABD'nin UNESCO Büyükelçisi David Killion ve Kongre Dışilişkiler Komitesi Başkanı adına Alan Makowski aradı. Bu kişiler Ankara'daki büyükelçilikleri vasıtasıyla ve bizzat konuşarak adaylığımla ilgili çalışma yapmışlardır. Ama, Türk hükümeti sıranın Araplarda olduğu gerekçesiyle bu adaylığa sıcak bakmamıştır. Bu durumu Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanı Gürcan Türkoğlu ve Davutoğlu da telefonda açıklamışlardır. 'Sizin kişiliğinize karşı değiliz ama sıra Araplarda' demişlerdir."
Hüsnü ile Haseni cami ile havra arasında kalarak havlu attı. Onlar muradına eremeyince Livaneli de boş kalan kerevetin peşine düştü. Olan biten bundan ibaret.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.