Hayat kanunlarının kaynağı Kur’an’dır
Hayat kanunlarını Kur’an’dan almak, bir iman meselesidir. “Biz de Müslümanız” dedikleri halde hayat kanunlarını Kur’an’dan almayanların imanlarında sorun var demektir. Müslümanların yaşadıkları bir coğrafyada hayat kanunlarının Kur’an’ın dışındaki kaynaklardan alınması, Kur’an’a karşı sorumluluğun unutulmasındandır. İnsan birçok şeyden örneğin eşinden, çocuğundan, (ailesinden) işinden, makamından, mevkisinden nasıl sorumlu ise, iman etmiş olduğu ilahi vahiyden de aynen öyle sorumludur. Kur’an’a iman edenler, bu yüce kitaptan sorgulanacaklardır. Kıyamet günü sorguya çekilmeden evvel bu dünyada kişinin kendi nefsini sorguya çekmesi gerekir: Ben gerçekten Kur’an’a iman ettim mi? Kur’an ayetlerinin tamamına mı yarısına mı iman ettim? Kur’an hayatımda ne gibi değişikliklere neden oldu? İyiliklere, güzelliklere, doğruluklara, adalete, Allah’ın rızasına kavuşmada elimde bir adres oldu mu? Ya bu ilahi kitabın gereğini yapmazsak, ya bu emanetin hakkını vermezsek Allah’ın karşısında durumumuz ne olur? Nitekim bütün bir insanlık kendilerine indirilen bu yüce kitaptan sorgulanacaklar. “Ve hiç şüphesiz o Kur’an senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz Kur’an’dan sorgulanacaksınız.” (Zuhruf Sûresi/44)
Düşüncede, tasavvurda, eylemde boşluğa düşenler, Kur’an’ın dışında boş işlerle uğraşanlardır. Kur’an ile imanı hayatın eksenine yerleştirerek, öğrenmek, Allah’ın muradını anlamak ve onu hayatına tatbik etmek amacıyla ilişki kurulmalıdır. Akademik, felsefi, bilimsel araştırma, salt hüküm çıkarma (fıkıh) kitabı olarak değil. Bu demek değil ki bu tür incelemeler yapılmasın, elbette ki yapılmalıdır. Kur’an bir deryadır. Herkes oradan kendi yapısı ve anlayışı oranında hisseler alır. Ancak tüm bu çalışmaların iman ve takva ekseninde yapılması, Kur’an’ın bir araç değil amaç olduğu bir anlayışla yürütülmesi gerekir. Aksi halde gerçek sorunlardan uzak, afakî sorunlarla uğraşan bir konuma düşülür. Maalesef günümüzde bu sorun oldukça yaygındır. Aslında son derece yetenekli ve bilgili birçok insan, Kur’an üzerine çalışmakta ama ne hikmetse işe yarar, bir yaraya merhem ürünler ortaya konamamaktadır. Bunun sonucunda tıpkı İslam dünyası sömürgeleşirken meleklerin cinsiyetini tartışan geçmiş ulemanın pozisyonuna düşülüyor. İnsanların sorunlarından uzak, hayattan kopuk bir okuma karşısında Kur’an hazinelerini açmaz. Onu canlı, dinamik bir şekilde hayatın içinde yaşamak isteyen ve hayatının, dünya görüşünün temeline Kur’an’ı yerleştirenlere açar. Aşağılık kompleksini üzerinden atamamış, entelektüel olarak zihni karmakarışık, bu karmaşa sonucunda özgün hiçbir yaklaşım getiremeyen, oryantalist ya da egemen söylemlere teslim olmuş araştırmacılarımız, evet onlar bile bir şeyler alırlar Kur’an’dan, ancak sonuçları kendilerini bile tatmin etmez. Kötü niyetli, arzularının peşinden giden önyargılı insanlar dışında herkes Kur’an’dan kendince bir şeyler alır. Kur’an kendisine saf yürekle önyargısız yaklaşanları boş göndermez..
Genelde her insan, özelde her Müslüman bilecek ve inanacak ki; hayat kanunlarının kaynağı Kur’an’dır. Kanunlarınızın kaynağı Kur’an değilse karanlığınız çoğalıyor demektir. Kur’an kıyamete kadar insanlığın tüm sosyal, ahlaki, ekonomik, siyasi problemlerine tutarlı, kuşatıcı, ilahi çözümler sunan bir hayat kitabıdır. O bir hukuk kitabı, bir siyaset kitabı, iktisat, bilim, astronomi kitabı değildir. O bunların tümünü içerir ama farklıdır. Tüm hayata dönük olarak insanlığın daha mutlu, daha hür ve daha barışık bir hayat sürmelerinin yollarını gösteren bir hidayet rehberidir. O, karmakarışık olmuş değerler ve anlayışları yeni bir ölçüyle ele alan, bunların yanlış ve batıl olanlarını, doğru ve hak olandan ayıran bir kitaptır. Yani Furkan’dır (Al-i İmran Sûresi/4). O, Hakkın ölçüsüdür. Değer yargılarını, ölçüyü o koyar. Değişmez prensiplerin, eskimeyen ilkelerin esasıdır (Fatır Sûresi/42). Âlemler için bir öğüttür (Kalem Sûresi/52). O, Allah’tan korkup sakınanlar için öğüttür (Taha Sûresi/3). O, sadece öğüt değil aynı zamanda bir kanun, anayasa kitabıdır da (Nisa Sûresi/59, 65). Tüm ilahi kitaplar gibi Kur’an da hayata hükmetmek (Maide 44, 48, 49) ve insanlar arası ihtilafları çözmek için gelmiştir (Nahl Sûresi/64; Enam Sûresi/114). O, şifadır. Ruhlara, gönüllere, toplumsal hastalıklara şifadır (Yunus Sûresi/57; İsra Sûresi/82). Yaşadığımız dünyanın acımasız, çıkarcı, şehvet kurbanı sömürü toplumunun, hürriyete, merhamete, adalete ulaştırılmasının yolunu gösterir. Hidayet rehberidir. O’na tabi olan gerçeğe, adalete, huzur ve hürriyete ulaşır (Yunus Sûresi 57). O, doğru bilginin kaynağıdır. Tüm ahlaki, sosyal, hukuki alanlarda başvuru kaynağı O’dur. O’na sarılan kopmaz sağlam bir kulpa sarılmıştır (Bakara Sûresi/256). O, ölü toprağı serpilmiş, uyuşuk hurafelerle dolu, kendine güvenini yitirmiş topluma hayat verir, canlandırır, harekete geçirir. Doğru bir istikamette yürümesi için yolunu açar ve aydınlatır (Enam Sûresi/122). Kur’an hareket ve bereket kitabıdır. O Rabbani inkılapların kaynağıdır.
Bütün bu özelliklerine rağmen günümüzde Kur’an artık tüm bunların ötesinde bir konuma düşürülmüştür. Evlerimizin en süslü köşelerinde, yılın belli günlerinde ölülere okunan, anlamı bilinmeden telaffuz edilen, geçmişlerin hikâyelerini anlatan bir kitap haline getirilmiş, hayattan atılmıştır. Hayata egemen olmak için gelmiş olan bu kitap mahkûm olmuştur artık. Tabii ki kimse “Kur’an’ı hapsettik” demiyor. Hatta öpüp başına koyuyor. Meydanlarda Kur’an’dan, ezandan bahsediliyor, hepsi o kadar. Hayatlarımızı ise dini hayatın dışına iten seküler beşeri kanunlar şekillendiriyor. Kur’an’daki toplumsal konulardaki hüküm ayetlerini “1400 yıl öncesinde kalmış hükümlerdir, modern çağa uymaz” diyerek çağdışı ilan edenler, Allah’tan daha iyi hüküm koyabileceklerini, insanların hayatlarını daha iyi düzenleyeceklerini savunan sahte ilahlardır. Kısacası hayat kanunlarını Kur’an’dan almayan toplumlar, sahte ilahlık iddiasında bulunanların sayılarını çoğaltanlardır. Dünyada Kur’an’a uymayan ne kadar kanun varsa o kadar da sahte ilahlık iddiasında bulunan var demektir. Hayat kanunlarını Kur’an’dan almayanlar, sahte ilahlık iddiasında bulunanlardan asla kurtulamazlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.