Son iki yazımda, yaklaşık bir ay içerisinde yaşanan gelişmelerden örnekler vererek, taşların yerinden oynadığını, küresel ve bölgesel ölçekte köklü değişimlere tanık olabileceğimizi, ibrenin İsrail aleyhine döndüğünü, İran'a saldırı seçeneğinin rafa kaldırıldığını, Tahran'a yönelik olarak sadece ağır yaptırımlar uygulanması konusunda pazarlıklar yapıldığını ortaya koymaya çalıştığım sırada, yani iki gün içerisinde de sürpriz olarak nitelendirilebilecek gelişmeler oldu.

Örneğin Çin ve Rusya 34 yeni anlaşma imzaladı. İki ülke arasında imzalanan anlaşmaları değerlendiren Pekin Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Fakültesi Dekanı Cia Çingguo, " Çin-Rusya ilişkileri, Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin kesildiği 1960'lardan bu yana en iyi durumda" ifadesini kullandı.

Makedonya, bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından bu yana Yunanistan ile arasında yaşadığı isim krizini çözmeleri gerektiği yönünde bir açıklama yaptı.

Yunanistan'da Yorgo Papeanderu'nun iş başına gelmesinden sonra, her yıl Kıbrıs Rum Kesimi ile ortak biçimde yaptığı Nikiforos tatbikatı iptal edilince, Türkiye ve KKTC de, Toros tatbikatından vazgeçti.

Moskova'yı ziyaret etmekte olan Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov'la yaptıkları görüşmede İran'ın nükleer programı konusunda diplomatik yolların izlenmesinde uzlaştıklarını açıkladı.

Peki denklemlerin değişmesi, Türkiye açısından neyi gösteriyor?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ifade ettiği gibi, uluslararası ve bölgesel gelişmeler büyük çapta Türkiye'nin milli menfaatleri ile paralel hale geldiğini...

Tarihi olarak nitelendirilebilecek gelişmeleri sıralayacak olursak;

1- Suriye ile sınırlar açıldı, karşılıklı olarak vize kaldırıldı. Bunun da ötesinde iki ülke orduları askeri tatbikat yaptı. Stratejik işbirliği anlaşmaları imzalandı. Öyle ki PKK'ya verdiği destek dolayısıyla 10 yıl önce savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye'nin Başbakan Yardımcısı Abdullah el Derdari Türkiye'ye, terör örgütü PKK ile mücadelesi konusunda sonuna kadar destek vereceklerini söyledi. El Derdari, "Türkiye'de teröre verilen her kayıp bizim kaybımızdır. Türkiye'nin acısı bizim acımızdır. Türkiye'nin güvenliği bizim güvenliğimizdir. Teröre verilen her can bizim canımızdır" dedi.

2- Hicaz Demiryolu'nun -Mekke bağlantısı da tamamlanarak- yeniden faaliyete geçmesi için Türkiye, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan hükümetleri arasında mutabakata varıldı.

3- Türkiye pek çok uluslararası sorunda arabulucu rolü üstlendi. Örneğin Suriye-İsrail, Suriye-Suudi Arabistan, Pakistan-Afganistan, Sırbistan ve Bosna-Hersek arasında arabulucu oldu. Bu ülkeler arasındaki ihtilafları gidermek amacıyla girişimlerde bulundu.

4- Batı dünyasının "baskıların yoğunlaştırılması, yaptırımların sıkılaştırılması çağrılarına" karşın Türkiye, İran sınırında "serbest sanayi ve ticaret bölgesi" kurmak için hazırlık yaptıklarını açıkladı.

5- 'Komşularla sıfır-sorun politikası' olarak tanımlanan Türkiye'nin yeni dış politika vizyonu adı altında, Türkiye-Ermenistan yakınlaşması konusunda kimi çevrelerce alkışlanan, kimi çevrelerce sert eleştiriler yöneltilen imzalar atıldı.

6- Türkiye, bu yıl altıncısı gerçekleştirilecek olan ABD, İtalya ve NATO güçlerinin de katılmasının öngörüldüğü, İsrail ile yapılması planlanan ortak hava tatbikatını iptal etti. İsrail, Ankara'nın aldığı bu karara sert tepki gösterdi. İsrail'in restini gören Türkiye, İsrail makamlarına yönelik açıklamalarında, aklıselim içinde davranmaları çağrısı yaptı. Aradan birkaç gün geçmeden Suriye, Türkiye ile yeni bir tatbikat hazırlığı yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını açıkladı.

Sonuç: Batı-İsrail-Rusya ve İran merkezli yaşanan ve de yaşanması muhtemel gelişmeler ülkemizin lehine gelişiyor. Zira bölgede İsrail'in etkinliği azalıyor. İsrail'in bölgede etkinliğinin azalması, Türkiye'nin etkinliğinin artmasıyla orantılıdır. Dolayısıyla bu durum, yani; İsrail'in bölgeye müdahale alanlarının azalması, sadece Türkiye'nin değil, insanlığın da menfaatine olacaktır.