Suriye ve Irak ile aşk, İsrail ile ayrılık mı?
ABD ve Avrupa'nın şımarttığı İsrail her şeyin kendi istediği gibi olmasını ve gelişmesini istiyor. Eğer onun planlarına uymayan bir gelişme olursa çılgına dönüyorlar. Türkiye'nin Anadolu Kartalı tatbikatının uluslararası bölümünü iptal etmesine İsrail'in gösterdiği sert tepkiyi şımarıklık dışında başka bir kelime ile izah mümkün değildir. Bu gelişme ile zıvanadan çıkan İsrail TRT'de başlayan "Ayrılık" dizisi ile adeta yeni bir Nazi katliamına maruz kalmış gibi zıplamaya başladı. Geçmişte Nazilerin oluşturduğu kampların arkasında kimlerin bulunduğu, bu kampların neye hizmet ettiğini çeşitli kereler ifade etmiştim.. Daha sonraları bu kampların perde arkası kitaplaştırıldı da. Konumuz Almanya ve Naziler değil, İsrail'in diplomasi ve saygı kurallarını bir kenara itmesine yol açan gelişmeler.
Son zamanlarda birden bire Türkiye, Suriye ve Irak ile ilişkilerini geliştirdi. Hem de öylesine geliştirdi ki artık ayrı ülkelerden çok birlikte hareket eden ülkeler görünümü vermeye başladılar. Bu gelişmeler ile ABD'nin Irak'tan çekilme hazırlığı ve Büyük Ortadoğu Projesi arasında bir bağlantı olup olmadığı, bu gelişmelerin ABD'den bağımsız sağlanıp sağlanmadığı ya da sağlanamayacağı ayrı bir konu. Elbette son gelişmeleri değerlendirirken işin bu yönünün de göz önünde bulundurulması ve değerlendirilmesi gerekir. Tüm bunlara rağmen gelişmeler sevindiricidir. Zaten bazı yazarların dile getirmeye başladığı "İsrail gözden çıkarıldı mı?" sorusu da ister istemez göz önünde bulundurulması gerektiğini belirttiğimiz hususla örtüşüyor.
Hemen belirteyim ki ABD İsrail'i gözden çıkarmış değildir. Kuruluşundan bu yana ABD İsrail'e şartsız destek verdi. Bunun yanında ABD'deki Yahudi lobisi başta olmak üzere radyo, televizyon ve sinema yoluyla yürütülen yoğun kampanya karşısında başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri de kendilerini suçlu psikolojisine mahkum etmenin teslimiyetini yaşamaya başladılar. Bütün bunların sonucu İsrail tam bir şımarık çocuk havasına girdi. Sadece Ortadoğu'yu değil tüm dünyayı kendi planları doğrultusunda hareket etmeye mecbur görmeye başladı. Ne zaman bunun aksi küçük bir gelişme olsa kükremeye başlıyor. Bu kükremenin aslında ciddiye alınacak bir yanı yok. İsrail bölgede desteksiz bırakılacak olsa çok yumuşak ve uyumlu bir devlet haline gelecektir. Ancak, ABD nedense uyumlu bir İsrail yerine bölgede şımarık bir İsrail'i şimdiye kadar tercih etti ya da buna mecbur oldu.. Buna rağmen İsrail ile Türkiye arasındaki son gelişmeler kesinlikle ABD'nin İsrail'i gözden çıkardığı anlamına gelmez. Ancak, sürekli olarak bölgede yüz binlerce asker tutarak İsrail'in güvenliğini sağlamanın faturasının da giderek ağırlaştığını ABD yönetimi görmektedir. Son gelişmeler bu hesabın bir sonucu olabilir.
Hatırlanacağı gibi Türkiye'nin ortak tatbikatı iptal etmesinin ardından bazı İsrailli yetkililer "Ermeni soykırım iddialarına" destek vereceklerini açıklayarak ülkemize karşı şantaja kalkıştılar. Buna karşılık TRT'de yayınlanan bir dizinin ardından "Böyle nefret görmedik" çığlıkları atmaya başladılar. Galiba kendi içlerindeki nefreti başkalarında görme alışkanlığının bir tezahürü yaşanıyor.
Kaldı ki Gazze'de yaşananları tüm dünya biliyor. Eğer benzer bir olayın yüzde biri İsrail'e karşı yapılsaydı başta ABD olmak üzere tüm uluslararası kuruluşlar harekete geçer, saldırının durdurulması için müdahale bile söz konusu olurdu. Ama İsrail Gazze saldırısı ve katliamını kendi canı istediğinde durdurdu ve tüm dünyayı hiçe saydı. Bu bakımdan TRT'de yayınlanan dizi hayal ürünü değil daha dün denecek kadar kısa bir süre önce yaşananların çok az bir bölümünü ifade ediyor. Denebilir ki tüm Batı dünyasının saldırgana destek verdiği bir olayda mazlumların çektiklerini paylaşma anlamına gelebilecek bir bölüm, bir sahne bu şımarık çocuğu bağırtmaya yetmiş oldu.
Tüm bu gelişmeler önümüzdeki günlerde çeşitli boyutları ile ele alınacaktır ancak, bölgemizde yeni bir oyunun sahnelendiğini unutmamak gerekiyor. ABD, Irak'tan çekilirken kendinden sonrası için bir takım düzenlemelerin peşindedir ve bu planlamalarda Büyük Ortadoğu Projesinde olduğu gibi gönüllü görev üstlenmekten kaçınmak gerekiyor ya da getirisi ve götürüsü, gelecekteki sonuçları çok iyi değerlendirilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.