İnsanlığın uzlaşma ve birleşme yolu ve İsrail
İnsanların aynı noktada birleşmesinin iki yolu vardır. Bunlardan birincisi, önemli ve devamlı olanı, akıl ve vicdan yoludur. Akıl ve vicdanın ittifakı hak, hukuk, doğu, iyi ve güzel şeylerde olur. Yalan, yanlış, zulüm ve haksızlıklarda, akıl ve vicdan ittifak etmez. Allah insanı, akılla üstün kılmıştır. Akıl ve vicdan yolunu iptal etmek, aklın, fıtratın, ahlakın, erdemin, hak ve vicdan ölçülerini terk edip körleştirmek, sağlığını tehlikeye düşürmek, insanlığı kaybetmek, çok aşağılara düşmektir. Akıl ve vicdan yolunun hedefi, adalettir, sevgidir, insanlıktır. Hayattan da üstün inanç, değerler ve en üstün güç kaynağıdır. Hakta birleşmek, tabii, kolay ve geniş kitleleri bir araya getiren insanlığın saadet ve selamet yoludur. Aydınlık, açık ve net bir yoldur.
İkinci ittifak yolu, akla ve vicdana ters adaletsiz çıkar ittifaklardır. Bu yol, akıl ve vicdan yerine kuvvet, tehdit, fitne, gizli örgüt ve çeşitli organizasyonlar kullanır. Hedefi, fazla pay teminidir. Bu yolun renk ve şekli net değil, karanlıktır. Çifte standartları, akla ve vicdana ters zulümleri ve gizlenip saklanan, “dün dündür, bugün bugündür” diyen tutarsızlıklarıyla kendini gösterir.
Akıl vicdan, hak hukuk taraftarlarıyla, çıkar tarafları her zaman çok net görülemez. Çünkü çıkarcılar, akıl ve vicdanı kullanmayacak, hatta ters hareket edecekleri için, daha önceden onların yerine gizli teşkilatlar, tuzaklar, medya gibi organizasyonlar hazırlamışlardır. Çok geniş ön hazırlıklarına rağmen İslam düşmanlığı ile İsrail çıkar ve öfkesinde birleşenler, çok fazla denenmiş oldukları için açık ve net olarak ortada kalmakta ve görülmektedirler. Atasözümüz, “Aklı olan aynı çukura iki kere düşmez” diyor.
Zalimler, akıl, mantık, hukuk, ahlak ve vicdanla savaşa çıktıklarını çok iyi bildikleri için tehdit sopasını da yanlarından hiç eksik etmezler. Başörtüsü yasağı için Fransız masonları, “Halkın % 80’i istese hiç kıymeti yok” talimatını vermişti. O zamanki A. Necdet Sezer atamalı Malatya Üniversitesi Rektörü ise, tehditte çıtayı daha da yükseltip “% 95 oy alsalar, gene de kıymeti yok” diyordu. Teğmenin, erin eline pimi çekilmiş bomba vermesi gibi milletin eline de “biz güçlüyüz ha” tehdit bombası veriyorlar. İsrail’in, Konya’da askeri tatbikat yapıp Gazze’yi bombalama tatbikatının iptali konusu... Başörtüsü yasağındaki Fransız masonları ve rektörün meydan okumalarına ne kadar benziyor. Bir kısım medya ve kişilerin tepki ve tehdidi, İsrail’in tepki ve tehdidinden 15 puan daha fazla. Siyonizm’in ilk kongresi, 1897 Basell’de alınan karar, İsrail’in vatan toprağı olarak, “Süveyş Kanalı’ndan Kapadokya’ya kadar” demiyor mu? Demek ki bugün için elinden gelen bu kadar. Daha ne tehdidi?
Medeniyetler çatışması, Salman Rüşdi’ler, Teslime Nesrin’ler, Başkan Bush, İkiz Kule provokasyonu, Irak, Afganistan, şimdi Pakistan... Aynı merkez lobili bu tehdit faturası çok ağırlaştı. “Evrensel gizli-açık organizasyonlarımız, dayatma gücümüz, çok daha fazlasına dayanabilir” diyebilen bir akıl, mantık olabilir mi? Bu asrın gelişen şartları, bilgi şartları dikkate alınarak değerlendirilince böyle bir insanlık tecrübesi gösterebilmek imkanı yoktur. Şüphesiz, dünyanın en üstün gücü, Allah’ın üstün yarattığı, Yaratanından başka hiçbir güç karşısında eğilmeyen insandır.
Bu ulaşım ve iletişim çağında, ne kadar gizli örgütler, irtibatlar kurarsanız kurunuz, bütün provokasyon ve tedbirlere rağmen akıl ve vicdan ve haber alma imkanlarıyla insan gerçekleri görüyor. Gerçekleri göremeyen vicdan sahibi insanlık değil, çıkar kaygılarıyla gözlerini perdeleyen dayatmacılardır. Milletin % 95’ini kör zannedip, kendi körlüklerinin farkına varamayanlardır. En ağır suçtan yargılanıyor, mahkemeye efeleniyorlar. Teröristin zafer işareti yapması gibi. İbret için Siyonist lobiler güdümündeki Başkan Bush’un doğurduğu, henüz dumanı üstündeki insanlık yangını yeter. ABD’nin masum insanlar üzerine bomba yağdırma vahşetinden 1 ay 3 gün önce, 15 Şubat 2003’te protesto için dünya meydanlarını doldurdu insanlık. Akıl ve vicdan öyle şaha kalktı ki yalnız Londra’da 1 milyon, yalnız Washington’da 500 bin insan, “Bu vahşettir. Yapma!” diye haykırdı. İsrail’de 88 genç, askere gitmeyi reddediyor, İsrail’e göç azalıyor. Geri dönüş artıyor, BM’nin Gazze için görevlendirdiği Yahudi raportör bile “İsrail suçlu” diyor, hâlâ Kıvrıkoğlu gibi “anadan doğma Yahudi düşmanlığı” gibi saplantılarla zalimden fazla zalim yardakçılığı... Bir kere de, çıkarlarınızı bırakarak, vicdan ve insaf sahibi gibi düşünün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.