Kanal D’de bir haber programcı
Şahıslarla uğraşmayı hiç sevmem. İnsanları incitip kırmaktan hoşlanmam. Haksız yere bir gönül yıktım mı o gece sabaha kadar uyuyamam. Kimseyi kötü görme hakkını kendimde göremem. Bence dünyada kendi nefsimden kötüsü yok. Ama tabiî ki enayi de değilim. Bir iki hatasını gördüğüm zaman hemen insanlardan yüz çeviremem ama birinin ikiyüzlülük ya da münafıklığını tespit ettiğim zaman da, onunla derhal münasebetlerimi keserim. Eğer münafık şahsımla değil de inanç ve ideallerimle uğraşıyorsa o vakit de ona mertçe karşı çıkmaktan kendimi alamam. Bana göre aksi sabit oluncaya kadar her insan temizdir. Onun için herkese hüsnü niyetle yaklaşırım.
Kanal D’deki Haber Programcısı için de aynı duygularla doluydum. Değerli dostum, Sayın Emin çölaşan’ın onun hakkında yazdıklarını unutmak için kendimi çok zorladım. Fakat bizzat ben de adamın tutarsızlıklarına tanık oldum. Beni birkaç defa programına çıkarmıştı. Konuşmacıları, dinlemekten ziyade, onları kendi paraleline çekme çabası içinde olduğunu daha ilk programda sezmiştim. Bir programda, hiç gereği yok iken, bana: “Atatürkçü müsünüz?” diye sordu. “İçimden hadi be!.. Sayın çölaşan’ın hakkında yazdıklarının onda biri dahi doğru ise, sen bana bu soruyu soramazsın” dedim.
Şimdiye kadar kimse bana, Yahudî asıllı, Sabetayist, Mason, sahtekâr, dolandırıcı, hırsız demedi. İdamla yargılandım ama… Meselâ o zaman irticaî suçlulara uygulanan 163. maddeden bile hakkımda kesinleşmiş mahkeme kararı yok. Halbuki benim Atatürkçü olup olmadığımı soran kişi hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı varmış. Sayın çölaşan bunu yazmıştı. Tekzip de edilmedi. Ben vatanımı, milletimi, dinimi, devletimi canımdan çok seven bir insanım. Kimse bana Atatürkçü olup olmadığımı soramaz. Bana o soruyu soracak olan adamın, millî ve manevî mukaddesatımıza bağlılığı geçmişte dahi tartışılmış olmamalıdır. Elbette ki sayın programcının Atatürkçü olduğunda kuşku yoktur. Ancak bu, kendilerine başkalarını sorgulama hakkı vermez. İşte bunun için haber programcının sorusunu duymazlıktan gelmiştim. O korktuğumu zannetti. Gözlerimin içine baka baka bana tekrar: “Atatürkçü müsünüz?” dedi. Hiç tereddüt etmeden, hem de onunkinden daha yüksek tonda bir sesle yanıt(!)ını verdim: “Ben M…metçiyim! Atatürk’ün de bir millî kahraman olduğuna inanıyorum” dedim. Bir başka programda da yine bizi faka bastırmak istedi. Açık oturumda, konuşmacılar arasında, çok hızlı maneviyat karşıtları vardı. Beni onlarla tutuşturmak için bir hazırlık yapmış gibi görünüyordu. Bu defa da bana lâiklik hakkında ne düşündüğümü, ona inanıp inanmadığımı sordu. “Tabiî ki lâikliğe inanmıyorum. Ama karşı da değilim. Herhangi bir Müslümanın lâiklik düşmanı olacağını da sanmıyorum. çünkü biz: “Sizin dininiz size, benim dinim bana” mealindeki mukaddes ilahî ölçüye bütün kalbimizle inanırız. Ben şahsen lâikliğe değil, lâikliğin Türkiye’deki uygulamasına karşıyım. Lâiklik aslında, her türlü fikir, kanaat ve inançların, hatta inançsızlıkların teminatıdır. Batıda böyle uygulanır. Türkiye’de de aynı şekilde uygulansın, kimse lâikliğe karşı çıkmaz” dedim. Programcı, maneviyat karşıtı ünlü bir bayan yazarla bizi kapıştırmak istiyordu. Fırsat vermedim. “Bakın hanımefendi, bizim çocukluğumuzda, liselerde okutulan edebiyat kitaplarında, dini tezyif edici öyle manzumeler vardı ki… Onları burada okusam ikimiz de zararlı çıkarız. Şu kadarını söyleyeyim ki, lâiklik ülkemizde din karşıtlığı olarak uygulanmıştır. Bugün de baskı aracı olarak uygulanmak isteniyor” diyerek o konuyu kapattım.
Programcı son zamanda da beni haftada 1 gün yaptığı kendi programına çağırdı. Tâ Mudanya’dan kalkıp geldim. Programa 1 saat kala bir bayan bana telefonda programın ertelenmiş olduğunu söyledi. İnancıma göre sözünde durmamak ikiyüzlülüktür. Medya imparatorunun bu gözdesi, böylesi bir kritik dönemde Kanal D’de mevzilenmiş, durmadan ortalığı kin, nefret ve bölücülük bombar dumanına tutuyor. O kendini haklı görebilir amma.. Bizce değil. Yarınki yazımızda kendi ifadeleri ile ne kadar zararlı yorumlara sebep olduğunu yazacağız inşallah.. Yüce Rabbimiz, vatansever askerlerimizin yardımcısı olsun. Saygı, sevgi ve dualarımızla..