Hasan Aksay

Hasan Aksay

İnsanla insan arasındaki fark

İnsanla insan arasındaki fark

İnsanla insan arasındaki fark, yerle gök arasındaki farktan daha büyüktür. İnsan, ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluktur. Bu fıtrat ve değerinden habersiz ve uzak kalan, iman, ahlak ve erdem değerlerine ulaşamayan, aklı hırs ve kinine mağlup olup kalbi kararan insan, insanlık tahtından düşer; aşağıların aşağısı olur.
Hayattan da üstün değerlere, ölümü yenen imanla ulaşılır. Ahlak da bu iklimde doğar, yaşar ve meyve verir. Böyle olunca, işsiz, yarı aç yarı tok insan, bulduğu içi para dolu cüzdanı, karakola teslim ediyor. İnsanlığından habersiz çocuk bakıcısı, kendine emanet edilen 7 yaşındaki çocuğu ilaçla uyuşturup iki dolara dilencilere kiralıyor. Yaratılmışların en üstünü insan, değerinden habersiz kalınca zelil oluyor.
Akıl ve vicdan insanı, imana, yaratılış hikmetini aramaya, bilmeye, anlamsız kalmamaya zorluyor. Yaratan’ını bulamayan insan için, oyalanmak ve gurur arayışı için çırpınmaktan başka bir değer dünyada kalmıyor. Onun için, “ilmin başı Allah’ı bilmektir”. Yaratılış hikmetine ulaşmadan insan kendini bilemez. Akıl sahibi insanın, kendi değeriyle ilgilenmeyip gafil kalması ve kendini beş para etmez dünya metaına, makama, servete, gurura satması, zulüm, felaket ve zillet üretiyor.
Bu konuda insanlığın genel tecrübesi, “Balık baştan kokar” diyor. Makam, imkan, güç ve servet sahipleri, sahip oldukları imkanları doğru, yani kendi ve insanlığın yararına kullanmayıp, sadece güçlerini daha da artırarak pekiştirmek için kullanınca, imkanlar hırs ve gurura harcanıyor, vahşet doğuyor. Yakın ve çarpıcı örnekleri, Hitler, Napolyon, Mussolini, Bush’tan, utanç ve vahşetten başka ne kaldı? Kötü örnekler, sosyal hayatı ifsat ediyor.
Bir de insanlık var. Huzur verici ve kalıcı. Gazze 22 gün bombalanırken, tatilinde 12 gün Gazze Şifa Hastanesi’ne gidip çalışan Norveçli Prof. Dr. Mads Gilbert, “Ölseydim, Şifa Hastanesi’nde ölecektim” düşüncelerini de içeren engelli yolculuğuna başlarken iki kızının, “Baba, eğer gitmek istiyorsan biz de senin yanındayız” dediklerini ve ayrılırken ağladıklarını anlatırken, “Ama bir şeye inanıyorsanız, onun için mücadele etmelisiniz” diyerek, insan olmanın temel şartlarından birine işaret ediyor. Filistinlilerin acılarını kitaplaştırıyor. Birçok dile çevrilerek basılıyor ama İngiltere’de basılamıyor. “Çünkü Siyonist lobi istemiyor. Basacak yayınevi bulunamıyor” diyor. Bir tarafta risk, fedakarlık, insanlık. Öbür yanda, kitap yayınını engelleyen zorbalık...
İsrail Ordu Baş Hahamı General Avi Ronzki, Gazze vahşetinde orduya dağıtılan kitabında, “Öldürmek iyi bir özelliktir. Sivilleri de öldürün” diyor ve sivillerin korunmasını öngören uluslararası hukuku göz ardı etmelerini tavsiye ediyor.
Haham General Avi’nin, Gazze vahşetinde askere dağıtılan emirname niteliğindeki bu kitap, İsrail için bir istisna değildir. 60 yılın tekrarıdır. Gazze’de yaşanan vahşet, İsrail için ne bir ilktir, ne de son. Zulüm sürekli beslenmektedir. Örneğin diğer bir haham İzak Şapiro’nun, askere dağıtılan kitabında da, İsrail’e tehdit oluşturabileceği düşünülebilen bebek ve çocukların da öldürülebileceği; “Breaking the Silence” grubu kitapta ise, Filistinlilerin tamamının İsrail düşmanı olduğu için katledilmeleri gerektiği, gazete haberleri arasında yer almaktadır.
İşin en acı tarafı ise, bugünkü dünyanın egemen güçlerinin bu zulme destek verip alkışlamasıdır. Müslüman’ın başörtüsüne karşı, Türk masonlarına zulüm emirnameleri çıkaran Fransa masonları, 60 yıldır bütün Siyonist vahşetlere karşı dilsizdir.
Savaş suçlusu Şimon Peres’e Nobel ödülü verildi. Alkışladı. ABD’nin mevcut lobileri ve güç odakları içinde hiç olmazsa İslam ile barışın lafını yapabilen, İsrail’e “Yeni yerleşim bölgeleri açma” diyebilen; Tel-Aviv’de toplanan İsraillilere, video aracılığı ile, “Filistinliler umutsuzluk ve mutsuzluğa mahkum oldukça, İsrail gerçek bir güvenliği bulamaz” diye seslenen Obama’ya Nobel, kurulduğu günden beri Filistin’i kan gölüne çeviren İsrail zulmüne verilen Barış Nobellerinden daha mı garipsenecek bir durumdadır?
Zulmün ve kötülüğün ömrü kısadır. Beklenen ışık, insanlığın, bu vahşetlerden ibretle, itici güce çevirerek birlik ve dayanışmalarını güçlendirip, sorumluluklarını yüklenip, iyiliği kendi eliyle inşa etmesidir. Zulüm, fıtrata aykırı bir urlaşmadır. Bu urlaşma, bir ameliyatla alınmasa da kendi kendini yok eder. Ama tahribatı fazla olur. Firavunlardan Bush’a kadar binlerce örnek ibrettir. Gereken, milletlerin zamanında urlardan, hastalıklardan kurtulma gayret, irade ve direncini göstermelerindedir.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi